Soylu'dan "Barış Pınarı Harekatı" ile ilgili açıklama

İçişileri Bakanı Süleyman Soylu, "Barış Pınarı Harekatı" ile ilgili açıklamalarda bulundu. Soylu, "Biz o bölgeyi bugün görüyor değiliz. Biz o bölgeyi köy köy, aşiret aşiret mahalle mahalle kimin kim olduğunu biliyoruz." dedi.

Soylu'dan "Barış Pınarı Harekatı" ile ilgili açıklama

Bakan Soylu, CNN Türk'te, Ahmet Hakan ile Tarafsız Bölge programında, Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla başlatılan "Barış Pınarı Harekatı" hakkında soruları yanıtladı.

Harekatın son durumuna ilişkin bir soru üzerene Barış Pınarı Harekatı'nın Türkiye'nin terörle mücadelesinin 3. halkasını oluşturduğunu vurgulayan Soylu, birinci halkasının ise Fırat Kalkanı Harekatı olduğunu söyledi.

NATO ülkeleri içinde DEAŞ'la göğüs göğüse mücadele eden başka bir ülke olmadığını belirten Soylu, "Türkiye Fırat Kalkanı'nda hem büyük bir risk aldı, yaklaşık 3 bin 60'ın üzerinde DEAŞ'lıyı da etkisiz hale getirdi. Bu dünya kamuoyunda ve stratejik ortaklarımız tarafından bilinmesine rağmen bugüne kadar öne çıkarılmamaya çalışılan meselelerden birisidir. Fırat Kalkanı'nda 600'e yakın da PKK ve PYD'li teröristi etkisiz hale getirdi. Ancak asal hedef DEAŞ idi." diye konuştu.

Daha sona yapılan Zeytin Dalı Harekatı'nda bugünkü reaksiyonların büyük bir bölümünün o günde olduğunu anlatan Soylu, "Dünya kamuoyundan, 'Burada ne işiniz var' diyenler, eleştirenler oldu. Türkiye o zamanda bir kararlılık ortaya koydu. Bu sefer hem kendi sınırını tehdit eden hem de oradaki demografiyi değiştirmek için çalışın PKK ve PYD'ye de sessiz kalmadı." ifadelerini kullandı.

"30 bin tırlık takviye var"

Soylu, "Bu Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı'nından daha büyük bir harekat mıdır" sorusuna şu cevabın verdi:

"Bunu, sonucu itibariyle göreceğiz, kapsamı itibariyle bu söylenebilir. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı'na göre bize göre avantaj ve dezavantajları var. Avantajları olarak biz o günden insan kaynağı ve teknolojik olarak ve mühimmat bakımından çok daha iyiyiz. İstihbari açıdan da çok daha iyiyiz, bu avantajı. Dezavantajı koskoca 30 bin tırlık bir takviye var. Stratejik müttefiklerimizin takviyeleri var. Bu da bilançonun bir başka tarafı olarak nitelendirilebilir. Bu konudaki hazırlıklar çok uzun süredir yürütülmektedir. Biz o bölgede köy köy, aşiret aşiret, mahalle mahalle kimin nerede olduğunu çok uzun zamandır bilen ve bugün de bu bilgileri güncelleme kabiliyetine sahibiz.

Bu da bizim açımızdan önemli bir avantaj. Bu harekat başlamadan önce Avrupa bu harekatın olabileceğini düşünerek,yıllardır PYD ve PKK ile olan ilişkilerini de gözardı etmeden birkaç tezviratı ortaya koydu. Perde gerisindeki olay olarak bunun da değerlendirilmesi lazım. Söylediği şey şu, 'Türkiye buranın demokratik yapısını değiştirmeye çalışıyor' Bütün bunların tamamı Türkiye'yi bu harekattan vazgeçirmeye yönelik veya bu harekatın bir meşruiyetini sorgulamaya yönelik açıklamalar. Bizim ortaya koyduğumuz bu sınır ötesi harekat, hem uluslararası alanda bir meşruiyet sağlıyor. NATO Genel Sekreteri çok net bir açıklama yaptı, 'bu meşrudur' dedi. Türkiye'nin çok uzun süredir çektiği acılar var. Bölgenin çektiği sıkıntılar maliyetler var. Bu maliyetlerin sebebi bu hattın oluşturulmasına yönelikti. Biz harekatlar başlamadan 25-30 kilometre oradaydık."

"Planlamalar çok güçlü bir şekilde yapıldı"

Bakan Soylu, "Kara harekatı başladı mı" sorusuna ise "Şu sırada başlayacaktı" diye cevap verirken, harekatla ilgili planlamaların çok güçlü bir şekilde yapıldığını, başka bölgelerdeki planlamalarında yapıldığını vurguladı. Soylu, "Çok iyi planlanmış, özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerimizin çok iyi planladığı, şu ana kadar da bütün planlamaları kendi ölçeği içerisinde yürüttüğü bir harekatın içerisindeyiz." değerlendirmesini yaptı.

Barış Pınarı Harekatı'nın bir savaş değil bir terörle mücadele olduğunu belirten Soylu, "Bu savaş değil sınır ötesi harekattır." dedi.

Sosyal medyadaki sivil kayıp iddilarına ilişkin bir Hristiyan köyünde yaşananlarla ilgili paylaşımlara da değinen Soylu, "O köy, bizim harekat yaptığımız alan içinde değil. PKK ve PYD'nin bu konuda tam da batıyı tahrik etmek için yaptığı bir saldırı olarak değerlendiriliyor. Bizimle ilgili bir durum söz konusu değil, bu çok yanlış bir şey. Türkiye'nin sivilleri korumak için hassasiyetleri var." açıklamasını yaptı.

Barış Pınarı Harekatı'nın hedefine dikkati çeken Soylu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bize harekat başladığı andan itibaren aşiretlerden bilgiler geliyor. 'Sizinle beraberiz' diyorlar. Burada Türkiye uzun zamandır ilk kez bu fırsatı ele geçirdi. Biz PKK terör örgütü ile büyüdük. Bizden sonraki nesiller de mi bununla yaşayacak. Bu harekatın temel hedefi ilk olarak Suriye'nin toprak bütünlüğüdür. Bu harekatın temel hedefi, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı ve bizim etrafımızdaki sınırlarımızın ve coğrafyamızın karşı karşıya kaldığı terörü tasfiye etmektir. Biz kasti hiçbir şey yapmıyoruz. Dünyada hiçbir ülke bizim gibi kaçak göçle mücadele edemez. Kendi ülkesindeki insanlara da bu kadar iyi davranamaz. 400 bin kaçak göçmen yakalamışız şu ana kadar. Kimseye kıyak olsun diye yapılan bir harekat değil bu."

Düzensiz göçmenlerin geleceği hakkındaki soruyu yanıtlayan Soylu, "Sadece bağlamından çıkmış durumda. Şu ana kadar yakaladığımız Afgan sayısı 310 binin içerisinde 140 bin. Gönderdiğimiz Afganlı sayısı 45 bin. Çok yoğun bir Afgan göçü." ifadelerini kullandı.

Bakan Soylu, "Bir kere dünya şunu kabul etmeli. Bu meseleler eğer kaynaklarında çözülmezse Sudan Sudan'da, Afganistan Afganistan'da, Pakistan Pakistan'da çözülmezse bütün dünya 21. asrı göç meselesiyle uğraşmakla geçirecektir. Bunu artık tutabilmek mümkün olmayacaktır. Ya İtalya'daki gibi kötü manzaralarla karşı karşıya kalacağız. Van'da sınırlarda 8-9 metre karlar eriyince onlarca cesede ulaştık. Çocuk cesetleri... İnsanlar neden gelsinler? Ölüme koşuyorlar. Bunu yapmamız gerekiyor. Güvenli bölge tam da bu mesele. Kaynakta düzeltilmesi gerekiyor." diye konuştu.

Bir gazetecinin "Harekata Amerika izin vermese yapmayacak mıydık?" sorusu üzerine Soylu, "Türkiye bu iş için gözünü kararttı. Türkiye bunu yapmak zorunda. Eğer bunu yapmazsak bizden sonra gelecek nesiller buradan daha büyük bir belayla karşı karşıya kalacak. Dün daha PKK terör örgütü içimizdeydi. Bugün tam da alt koridorumuzda devlet kurmak istiyorlar. Toprağı belli. Uluslararası toplumun bir kısmı, müttefiklerimiz tarafından destekleniyor. 'PKK' dediler tutmadı. 'PYD' dediler tutmadı. 'SDG' dediler. Her gün yeni bir kılıf, yeni bir elbise buna giydirmeye çalışıyorlar. Bunun en önemli ayağı, stratejik ayağı belki çok bağlamında bulmayacaksınız ama Fırat Kalkanı bölgesine girmekle başladı. Çok stratejik ve çok doğru bir adım. Tarih kitaplarında savaşlarımızı ve attığımız adımları okuyoruz ya bunu okurken Fırat Kalkanı Harekatı'nı tam da böyle görecekler. Hem devlet, tarih ve coğrafya aklıyla hareket etti ve iyi bir şuurla oraya girdi, uluslararası meşruiyetini aldı hem de ardından oradaki terör koridorunun önemli bir bölümüne..." değerlendirmesinde bulundu.

Soylu, Türkiye'nin emperyal bir zihniyetle hareket etmediğini aktararak, "Fetih zihniyetiyle burayı almadık. Hayatın aynı şekilde devam etmesini sağlayabilecek bir unsur oluşturduk." dedi.

Terör örgütü PKK'nın o hatta uluslararası güçlü bir bağlantı oluşturmaya çalıştığını dile getiren Soylu, "Türkiye bu hamleyle birlikte... Orada da itiraz etti herkes. 'Giremezsiniz.' dediler. Afrin kendine ait büyüktü. Burası da Batı'nın kendisine sağladığı terör imtiyazını ortadan kaldıracak. Altını çizerek söylüyorum." diye konuştu.

Bakan Soylu, harekat bölgesinde bulunduğu iddia edilen DEAŞ üyeleri hakkında neler yapılacağına ilişkin, "Türkiye DEAŞ'la samimi bir mücadele yapıyor. Bizim bin 500 civarında tutuklu hükümlü DEAŞ ve El Kaide... Hepsinin toplamı bin 500. Yüzde 80 ağırlığı DEAŞ. Hem tutuklu hem hükümlü. Biz bunun acısını da çektik. Bundan 3-4 ay önce AB'den işkenceyi önleme gibi bir komite geldiğinde basına bir demeç verdim. 'DEAŞ hareketli.' dedim. Yani biz hiç olmadığı kadar DEAŞ alarmları almaya başladık. DEAŞ 'Vur kaç yapacağız. Turizmle ekonomik tesislere saldırı yapacağız. Küçük gruplarla saldırı yapacağız.' Aynı dönemlerde PKK/PYD'de de aynı şeyi söylüyor. 'Turizm ve ekonomik tesisler. Türkiye şu anda turizmde iyi. Turizmi baltalamak lazım. Ekonomide zaten bir mücadele ortaya koyuyor. Eğer oradan bir zafiyete uğratırsak...' Bu akıl bundan iki gün önce tweet atıp 'Ekonomik olarak mahvettim, bir daha mahvederim.' diyen çerçevenin ortaya koyduğu..." ifadelerini kullandı.

DEAŞ'ın harekatın yapıldığı yerde hiçbir etkinliğinin olmadığını NATO'nun açıkladığını anımsatan Soylu, "Oradaki cezaevlerindekiler hariç. Orada bir etkinlik söz konusu değil. Bunlar bir yere gidiyorlar. Benim yeni bir kavramsallaştırmam var. Gezgin terör örgütü. Bunları kim gezdiriyorsa, El Kaide'yi yukarıdan aşağı indirmediler mi? Fransa'dan, Hollanda'dan, Avusturya'dan insanlar devşirip buraya getirmediler mi?" diye konuştu.

Soylu, Türkiye'nin içerisine DEAŞ militanlarının geldiği iddiasının kafa karıştırmak için oluşturulan meseleler olduğunu aktardı.

Sosyal medyadaki Barış Pınarı Harekatı'nda "sivil kayıp" propagandasına da değinen Soylu, "Bizim o bölgeye... Orası Kamışlı'nın bir köyü. O köyle de ve oradaki insanlarla da bizimkiler temas içerisinde. Bizim orada bir harekatımız söz konusu değil. Bu tamamen Batı kamuoyunu harekete geçirebilmek için PKK/PYD tarafından koordine edilmiş bir operasyon. Bunu da böyle yansıtmaya çalışıyorlar. Uçağa binmek üzereydim, bizimkiler bu konuda bir açıklama yapıyordu. Bu tip çok meseleyle karşılaşacağız. Bu tezviratlar, yalanlar, dezenformasyonlar... Bunlarla karşılaşacağız." şeklinde konuştu.