100 bin dolar için yıllık 20 bin dolar faiz verilir mi?

Bu bilgiyi geçen gün bir tanıdıktan öğrenince şaşırıp kaldım.

100 bin dolara yıllık 20 bin dolar faiz.

İnanılmaz bir rakam. “Ciddi misin?” diye sordum, doğruladı.

Hangi bankalar olduğunu da söyledi. Birine test etmek için bizzat gittim. Üzgün bir sesle “Maalesef o uygulamamız kısa süre devam etti ve çok yeni kaldırdık” dediler.

İlan edilmemiş, kulaktan kulağa yayılan bir uygulama ve faiz oranı.

Paradan para kazanmanın dibine vurulmuş anlayacağınız. Üstelik 20 bin dolar faizini peşin ve cash olarak alıyorsun. Sonra onu da yıllık faize yatırıyorsun, bir 5 bin dolar da ondan götürüyorsun, yine nakit. Etti mi sana 25 bin dolar.

Tadından yenmez.

Bana söylenen iki banka var, diğerlerini bilemiyorum tabii.

Bunu yazıp yazmamakta önce tereddüt ettim ama uygulama kalktığı için, ilgili herkesin bildiği gerçeği ben de açıklayayım bari dedim.

Yazımın diğer nedeni de bugün Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan ile ilgili bir kulis haberinin basına yansımasıydı.

Gaye Erkan, faiz artışı kararının ardından bankacılarla gerçekleştirdiği toplantıda, para politikasında radikal değişikliklere gidileceğine ilişkin mesajlar vermiş ve güçlü TL’ye vurgu yapan “şahin” tutumuyla dikkat çekmiş.

Haberdeki asıl bomba aşağıdaki cümlede:

“Kaynakların verdiği bilgiye göre TCMB Başkanı Erkan, faiz artışı kararının hemen ardından bazı özel bankaların döviz alımına yönelmelerine de sitemde bulundu.”

Evet, Hafize Gaye Erkan, bazı özel bankaların DÖVİZ ALIMI için agresif faiz politikası uygulamasına sitem etmiş. Doğal olarak bankaların yüksek faizli döviz alımları, Merkez Bankası tarafından takip ediliyordu ve Hafize Gaye Erkan’ın serzenişi de bu konuyla ilgiliydi.

Bankacılar, “Gelen talepleri kullanarak TEST ETMEK istedik” diyerek tutumlarını gerekçelendirince, Erkan “Keşke testi TL’ye yönelerek yapsaydınız; döviz alım taleplerini faiz kararından birkaç dakika sonra değil, zamana yayarak karşılasaydınız” karşılığını vermiş.

Haksız değil.

Bankalar bu diyaloğun ardından agresif döviz alımlarını sonlandırmışlar anladığım kadarıyla. En azından benim sorduğum banka öyle, diğerlerini bilemem.

Bu arada Merkez Bankası’ndaki döviz rezervi ise bir haftadır epey arttı. Bu artıştaki en önemli etken ise Merkez Bankası’nın kuru baskılamak için artık döviz satışı yapılmayacağını açıklaması.

“Döviz satışı yapılmayacağı” ne anlama geliyor, bundan sonraki etkileri ne olur?

Soru çok ama cevabı yok.

Bu işlerden anlamam.

Merak ettiğim sadece şu:

Söz konusu bankalar kaç kişiye bu faiz oranını uyguladılar ve ne kadar döviz topladılar? Zaten bu konudaki veriler bilançolarda görünür.

Misal bir mudinin 1 milyon dolarına yıl sonu itibariyle 200 bin dolar kazanması nedir Allah aşkına, düşüneniz var mı?

CİLO KİMİN DAĞI? “HALKIN DAĞLARI” PKK’YA PEŞKEŞ ÇEKİLMEDİĞİ İÇİN RAHATSIZ OLANLAR

Hakkâri’nin saklı cennetlerinden biri olan, 3400 rakımlı, doğasıyla ve farklı endemik bitki örtüsüyle adeta cennetten bir köşe olan Cilo Dağı'nda gerçekleştirilen 5. Cilo Sat Gölleri Festivali ilginç görüntülere sahne oluyor.

Hakkârililerin yoğun katılımıyla şenlikli konserler düzenleniyor, halaylar çekiliyor.

O erişilemeyen ve PKK’lı teröristlerin yuvalandığı dağlarda festivaller yapılması ise HDP’de siyaset yapıyor görüntülü ya da gazeteci kisveli kripto PKK’lıları rahatsız ediyor anlayacağınız üzere.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizin dağları artık güvenli çünkü. Ya petrol çıkarılıyor ya da festivaller organize ediliyor, piknikler yapılıyor…

Cilo’daki festivalin görüntülerini biosunda Journalist yazan Medine Mamedoğlu adlı kişi paylaşmış. Sat buzul gölü kenarındaki festivalde bir şarkıcı “Makaram sarı bağlar” adlı türküyü söylüyor, festivale katılanlar da halay çekip eğleniyor.

Fakat paylaşımcının yazdıklarındaki son cümle niyeti belli ediyor:

“Şu görüntüye dahi baksak bazı şeylerin amacını anlarız. Halkın dağları kimlere peşkeş çekiliyor!”

“Halkın dağları” imiş. Peşkeş çekiliyormuş. O dağların sahipleri zaten orada. Evvelden PKK’lı teröristlere peşkeş çekiliyordu ve ellerinden alındı. Sıkıntısı bu belli. Çünkü PKK’nın kuyrukçusu etnik faşistler tarafından işgal edilmişti, şimdi gerçek sahipleri orada eğleniyor.

Eski HDP milletvekili ve HDP İstanbul il Eş Başkanı Ferhat Encü ise “Rezilliğe bakın hele! Ve bu rezilliği eğlence diye sunuyorlar. Bazıları da buna ortak oluyorlar” diye yazarak hem insanların eğlencesini “Rezillik” diye aşağılıyor hem de festivale katılanları suçluyor…

Aslında rezillik bu kafada.

Faşistlik de bu bakış açısında.

Vatandaş da cevaplarını vermiş tabii. Biri “Ne güzel eğleniyor benim halkım bitsin artık kan ve gözyaşı teröre harcanan para ile halk lüks içinde yaşardı anlayın artık!” diye yazmış ama Medine Hanım bu cevabı alakasız bulmuş ve sonra da eklemiş, “Sonra profilinizde ülkücü yazısını görünce anlam verdim” diye “teşhis”i koymuş.

Etiketçi sıfatsız kendisini gizleyecek kadar korkak çünkü. O yazmıyor profiline ne olduğunu. Ama biz biliyoruz bu “halkın dağları” tanımının nereye ait olduğunu.

Paylaşımın altındaki yorumlar daha da eğlenceli bu arada.

Şarkıcının söylediği “Makaram sarı bağlar” türküsünden esinlenerek herhalde, PKK’lı ağlakların yakınmalarını iyice makaraya almışlar ve bir CLİO muhabbeti almış başını gitmiş. Yani kafa bulmuşlar PKK’lılarla:

“Cilo’yu Clio diye okudum. Bu araba fiyatları benim psikolojimi bozdu iyice.”

“Ben de Clio okudum. Herhalde Renault fiyat sayfasını yenilemekten fiyat güncellemesi bitmedi.”

“Elimde icon 0 km Clio var. Turuncu otomatik. Düşünürseniz yardımcı olabilirim.”

Ama en doğalı da yine bir başka sosyal medya kullanıcısından gelmiş:

“Bu görüntülerdeki sorun nedir? Bir tek ben mi anlamadım?”

Yok kardeşim, sen anladın, anlamayan kendilerini bu ülkenin sahibi sanan alçaklar.