2 kişinin öldüğü tekel bayi saldırısı davasında yeni gelişme! Pasaport ayrıntısı dikkat çekti
İstanbul'un Esenyurt ilçesinde geçen yıl yaşanan 2 kişinin hayatını kaybettiği tekel bayisi saldırısına ilişkin davada yeni bir gelişme yaşandı. Yeni duruşmanın bugün görüldüğü davada, Erzen ailesinin avukatı, olayda meşru müdafaa ve haksız tahrik olayının söz konusu olmadığını belirterek, sanıkların araçlarında bulunan pasaportlara dikkat çekti. Avukat Kerim Bahadır Şeker, bu durumun sanıkların kaçacaklarına işaret ettiğini söyledi.
İstanbul Esenyurt’taki tekel bayisi saldırısına ilişkin davada yeni duruşma bugün görüldü. Esenyurt'ta geçen yıl 28 Temmuz günü 2 kişinin yaşamını yitirdiği tekel bayii saldırısıyla ilgili Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanıklar Tarık Özer, Murat Özer, Azat Özer ve Servet Özer tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses Görüntülü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.
Bazı tutuksuz sanıklar ile şikayetçi baba Cantürk Erzen, anne Solmaz Erzen ve yaşamını yitiren Batuhan Bayındır’ın babası Mustafa Bayındır ile taraf avukatları katıldı.
"PLANLANMIŞ BİR OLAYDIR"
Baba Cantürk Erzen ifadesinde, “Olaydan önce, 10-15 dakika önce, oğlum Yunus Emre ile telefonla konuşmuştum ama bu olayla ilgili konuşmadım. Kredi kartına para yatırması için aramıştım. Sosyal medya paylaşımımla ilgili herhangi bir konuşmamız olmadı. Bana isteselerdi parayı almak için ulaşıp alırlardı. İsteseler beni arayabilirlerdi. Benim telefon 24 saat açıktır. Benden alacakları varsa şimdi de ödemeye hazırım. Planlanmış bir olaydır. Nasıl yaptıkları bellidir.” dedi.
ANNE GÖZYAŞLARINI TUTAMADI
Anne Solmaz Erzen ise oğlunun acımasızca katledildiğini belirterek sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti. Anne Erzen’in talebi üzerine duruşma salonunda olay anına ait güvenlik kamera görüntüsü izletildi. O anlarda anne Solmaz Erzen gözyaşlarına hakim olamadı.
Tutuksuz sanıklardan biri, şikayetçi avukata şov yaptığını söyleyince avukatlar arasında sözlü tartışma çıktı. Baba Cantürk Erzen’in sanık avukatlarına bağırması üzerine mahkeme başkanı duruşmaya 10 dakika ara verdi.
"BİRANDA GELİŞEN BİR OLAYDI"
Davanın tutuklu sanığı Tarık Özer, yaşanan olaydan ötürü üzgün olduğunu savundu. Olayı tasarlama iddiasını reddeden Özer, “Biranda gelişen bir olaydı. Oraya gitmemin sebebi; Cantürk’ün sosyal medya hesabından yapmış olduğu hakaret içerikli sözleri nedeniyle gittik. İlk girdiğimiz anda, konuşmak için gittiğimiz için konuştuk. Olay başlayınca oğlumun baba demesinin üzerine babalık içgüdüsüyle, oğluma zarar geldi düşüncesiyle hareket ettim.” dedi.
“Yunus Emre’nin silahını çıkartıp kardeşimi vurmasıyla olay başladı. Ben oğlumu ve kardeşimi koruma içgüdüsüyle hareket ettim.” diyen Özer, şöyle devam etti:
“Öldürmek gibi bir niyetim yoktu. Emre’yi engellemek için 4 kurşunu ayaklarına doğru sıktım. Yunus Emre’yi kardeşim gibi severdim. Cantürk, o akşam çok hakaret etti sosyal medyada. Ben eminim ki Cantürk alkolsüz kafayla olsa bunları yapacak biri değildir. Kaçmak gibi bir niyetim olsa kendim gidip teslim olmazdım. Biz kötü insanlar değiliz, iş insanıyız. Bu zamana kadar şiddet içeren bir olaya karışmadım.”
ARAÇLARDA BULUNAN PASAPORTLARA DİKKAT ÇEKİLDİ
Erzen ailesinin avukatı, olayda meşru müdafaa ve haksız tahrik olayının söz konusu olmadığını belirterek, sanıkların araçlarında bulunan pasaportlara dikkat çekti.
Bu durumun sanıkların kaçacaklarına işaret ettiğini söyleyen avukat Kerim Bahadır Şeker, “Meydana gelen olayda sanıklar lehine takdiri indirim nedenlerinin de uygulanmaması suretiyle en ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
SANIK AVUKATI TAHLİYE İSTEDİ
Sanık avukatı Büşra Bayraktar ise, “Olayda tasarlama söz konusu değildir. Tasarlama için aranılan sebat etme olgusu dosyada yoktur. Müvekkilimizin beraat edeceğini düşünüyoruz. Tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
TUTUKSUZ SANIKLARIN ADLİ KONTROL ŞARTI KALDIRILDI
Mahkeme heyeti, sanıklar Tarık Özer, Murat Özer, Azat Özer ve Servet Özer’in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Heyet, 5 tutuksuz sanığın imza atma şeklinde adli kontrollerinin kaldırılmasına, yurt dışı çıkış yasaklarının ise devamına hükmetti.