2027 Avrupa Oyunları Ekrem İmamoğlu’nun PR çalışmasına döndü…
İstanbul, 2027 Avrupa Oyunları’na ev sahipliği yapacak. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, başından bu yana konuyu kendine mal ediyor. 2027 Avrupa Oyunları, duyurusundan lansmanına Ekrem İmamoğlu’nun piar çalışmasına döndü. En son İBB tarafından kiralanan 189 yolcu kapasiteli özel uçakla 37’si gazeteci toplam 69 kişilik bir heyetin Roma’ya uçması, yeme, içme ve konaklama masrafları tepkilere neden oldu.
2027 Avrupa Oyunları için düzenlenen imza törenine katılmak üzere Ekrem İmamoğlu’nun Roma'ya götürdüğü gazeteciler arasında yer alan Nevşin Mengü, konaklama dâhil bütün masrafların İBB tarafından karşılandığını açıkladı. “Herkes kendi parasını ödesin derseniz o bizim boyumuzu kat ve kat aşıyor. CNN bütçesine ulaşırsak kendi paramızla öderiz. Biz Danimarka, İsveç olsaydık doğru, çok haklılar. Valla Türkiye'de koşullar bu” şeklinde eleştirilere yanıt verdi. Özrü kabahatinden büyük bir savunma biçimi.
Aynı Nevşin Mengü 2019’da, “gazetecinin haberi takip etmedeki masraflarını kurumu karşılar. Gazeteci serbest çalışıyorsa masrafını kendi karşılar, daha sonra haberini satarak para kazanır” İfadelerini kullanıyor. Sanırım ibre CHP tarafına dönünce fikri, görüşü değişti. AK Parti’de eleştirilen yanlışları CHP’de makul karşılama hinliği tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriliyor...
Nevşin Mengü’ye sormak lazım; senin boyunu aşan masraflar; barınma, beslenme, faturalar derken geçim sıkıntısıyla iflahı kesilmiş, deprem gerçeği ile risk altında yaşamak zorunda bırakılan 16 milyon İstanbullunun boyunu aşmıyor mu? Doğru, Nevşin Mengü Danimarka ve İsveç’te bunu yapamazdı. Finlandiya cumhurbaşkanı NATO zirvesi için Ankara’ya tarifeli uçakla geldi. Çünkü istediği gibi davranamaz, ben yaptım oldu diyemez, derse siyasi, hukuki hesabı sorulur. En ince ayrıntısına kadar fatura ibraz etmek zorunda…
Türkiye koşullarında kamu malından kim ne götürürse kar sayıyor. “Devletin malı deniz yemeyen keriz” diye atasözü olan bir milletiz. Sözlük anlamı: “Devlete hıyanet etmeyi alışkanlık durumuna getirenlere göre devletin bitmez tükenmez malı vardır. Yolunu bulup ondan aşırmayan budaladır.” Daha ne olsun? Kişiye göre değişen, esnetilen kanunlarımız, kurallarımız olduğu sürece bu düzen kısır döngü halinde böyle devam eder gider…
Bir taraftan kamuda tasarruf paketleri açıklanıyor. Sunulan servis hizmeti ve giyim yardımının kaldırılması gibi karalar alınıp geliri düşük olan memura yansıtılıyor. Esasında tedbirler merkezi idareler, yerel yönetimler, kamu iktisadi teşebbüsleri yani bütün kamuyu kapsıyor. Bu çerçevede tasarruf önlemlerinin üst kademelere etki edip etmeyeceği yönünde haklı olarak tereddütler var...
Her şeyden önce kamuda denetim şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesini tam anlamıyla egemen kılmak lazım. Başkasında kınadığını kendine mubah sayan bir anlayışıyla hareket edilirse elbette bu mümkün olmaz. Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağına binen gazetecileri yerden yere vurup, fırsatını bulunca, hiç düşünmeden İBB bütçesi ile kiralanan özel uçakla Ekrem İmamoğlu’nun daveti üzerine Roma seyahatine katılan gazeteciler gibi.
Roma’dan verilen fotoğraf karesine şöyle bir baktım; adalet, hak, hukuk hakkında konuşurken mangalda kül bırakmayan İsmail Saymaz ön sıralardan gülümsüyor. Demek ki böyle oluyor. Biran kendimi sorgulamadım değil. Ben bu tartışmaların içinde yer almak istemezdim. Ne kadar itici ve itibar zedeleyici bir durum öyle değil mi? Aslında ayna tutuyor, görmek isteyene çok şey anlatıyor…
Ekrem İmamoğlu, Roma seyahati sonrası yaptığı açıklamada şöyle diyor: “İlk kez İBB bütçesiyle organizasyon yaptık, yadırganacak bir tarafı yok” ve ekliyor “bir avuç insana değil; milletimize ait olan her şeyi milletimize dağıtabilmektir, bizim sorumluluğumuz. Yolumuz hak, hukuk, adalet, cumhuriyet, demokrasi ve Atatürk’ümüzün yoludur.”
İmamoğlu kibir, ego, popülizm akımına kapılmış, güç zehirlemesi yaşıyor. Söylem eylem karmaşası ile samimiyetsiz, güvensiz bir görüntü çiziyor. İBB Meclis çoğunluğu CHP’ye geçti. İBB Mali Hizmetler Daire Başkanı Neslihan Vural, İGDAŞ başta olmak üzere İSPARK, Hamidiye Su ve Halk Ekmek’in halka arz yoluyla satışa sunulacağına yönelik demeç verdi.
AK Parti hükümetinin muhalefet tarafından eleştirilen özelleştirme politikaları, CHP’nin yönettiği İBB bünyesinde yeniden şekilleniyor. Hani sosyal belediyecilik anlayışı? Fahiş zamlar, özel şirketlerin elinde paraya endekslenen kurumlar, mağdur edilen vatandaş. Nepotizm, israf, lüks, şatafat, gösteriş, liyakatsizlik, kibir CHP’nin yönettiği belediyeleri daha şimdiden esir aldı. Ekrem İmamoğlu’nun uçağına binen gazeteciler ağzını açıp tek kelime edebilir mi? Edemez. Yanlışlara, hatalara haklı gerekçe üretme çabası ile sosyal sermayelerini bitirirler…
Gazeteciler kamu adına görev yapar. Halkın sesi olur. Halkın yanında durur. Halkın parasıyla Roma seyahatine çıkmaz. Türkiye ekonomisi iyi durumda değil. Özellikle İstanbul’un ara sokaklarında halk yoksulluk çekiyor, kirasını, faturasını ödeyemiyor, sağlıklı beslenemiyor, kötü şartlarda yaşam mücadelesi veriyor. Anadolu farklı mı? Aynı manzara oralarda da karşımıza çıkıyor. Biz zengin, gelişmiş bir ülke değiliz. Gelir dağılım eşitsizliği sorunu toplumdaki dengeyi giderek bozuyor. Ekonomide verimliliği ve büyüme oranlarını olumsuz yönde etkiliyor. Kısa ve orta vadede sosyal refahın tesis edilmesini güç hale getiriyor. Nasıl toparlayacağız , nereden başlayacağız?
2027 Avrupa Oyunları’nın İstanbul’da düzenlenecek olması Türkiye’nin tanıtımı ve prestiji için önemli. 2027’ye kadar Türkiye’nin ekonomik düzlüğe çıkması, yoksulluğun, yolsuzluğun, kamu israfının, gösterinin, son bulması, halkın refaha kavuşması, siyasette, medyada, iş dünyasında etik ahlaki değerlerin inşası çok çok daha önemli. Zarfa değil, mazrufa bakmak gerek…