Türkiye'nin muhteşem dağ manzaraları sunan noktalarından birisi olan Artabel Gölleri Tabiat Parkı, buzla kaplı gölleri, dereleri, şelaleleri, çiçekleriyle ziyaretçilerini ağırlamaya devam ediyor.
Gümüşhane’nin Torul ilçesi sınırlarında Türkiye’nin doğal güzellikleri listesine adını yazdıran, kristal berraklığındaki sularıyla ünlü irili ufaklı 22 göle ev sahipliği yapan Artabel Gölleri Tabiat Parkı, yaz mevsimiyle birlikte eşsiz bir görüntüye büründü.
‘Işıkla suyun buluştuğu zirve’ ve ‘Yüksek zirvelerin cenneti’ olarak da adlandırılan Tabiat Parkı, kentin en yüksek zirvesi olan 3 bin 331 metre rakımlı Abdal Musa Zirvesi başta olmak üzere çok sayıda zirveyi de içerisinde barındıran vadilerden oluşan bir coğrafyada yer alıyor.
Yalçın dorukların çevrelediği buzul gölleri, endemik bitki ve canlıları, eski göç yolları, yabani hayvan çeşitliliği, zengin flora ve faunası, siperleri, şehitlikleriyle özellikle yaz aylarında ziyaretçilerine eşsiz manzaralar ve büyüleyici güzellikler sunan Artabel Gölleri Tabiat Parkı, Gümüşhane’nin çatısı olarak nitelendiriliyor.
1998 yılında tabiat parkı ilan edilen 58 bin 590 dekarlık alana sahip Artabel Gölleri Tabiat Parkında geçtiğimiz yılların aksine bu yıl haziran ayının son günlerinde olunmasına rağmen göllerin üzerinin hala buzla kaplı olduğu gözlendi.
Gürül gürül akan derelerin, şelaleleri, göllerin oluşturduğu eşsiz güzellikleri görmek için bölgeye giden fotoğraf sanatçıları Gülaçar köyünden ulaştıkları alanda 6 kilometrelik parkurda irili ufaklı 10’dan fazla buzul gölünü görme fırsatı yakaladı.
2 bin 720 metre rakımdaki Büyük Gölden sonra yoğun kar örtüsü üzerinden yürüyerek 2 bin 890 metre rakımdaki Adalı Göle geçen ekip yol üzerinde yanlarındaki poşetin üzerine oturup haziran ayının son günlerinde kar üzerinde kaydı.
"HER GELDİĞİMİZDE YENİ BİR ŞEY KEŞFEDİYORUZ"
Alçak kesimlerden yüksek kesimlere doğru açan birçok çiçeğin hem görüntüsü hem de kokusunu derin derin ciğerlerine doldurup onlarca şelaleden ve buzul göllerinin yanında minik göller görme fırsatı yakalayıp bol bol fotoğraf çeken ekipten Herkes İçin Spor Federasyonu İl Temsilcisi spor uzmanı Osman Yılmazer, “Artabel Göllerine her yıl fırsat buldukça gelmeye çalışıyorum. Bu yıl da gelmek nasip oldu. Burası şelaleleriyle, buzul gölleriyle, ters laleleriyle, tüm doğal güzellikleriyle kendisine hayran bırakıyor.
Her geldiğimizde de yeni bir şey keşfetmenizi sağlıyor. Bu yıl da şöyle bir hikayesini öğrendim: Ormanlı-Rus harbi sırasında burada bir tabur askerimiz göle düşerek şehit olmuş. Şehit olan askerlerimizi gören tabur komutanı ah taburum ah taburum diye feryat etmiş ve o gölün adı Ahtabur Gölü olarak kalmış. Biz de bu vesileyle buradaki şehitlerimiz başta olmak üzere tüm şehitlerimizi yad etmiş olduk” dedi.
"İNSAN KENDİNİ BURADAYKEN FARKLI BİR GEZEGENDE HİSSEDİYOR"
Tüm Gümüşhanelilerin ve doğaseverlerin burayı gelip görmesini tavsiye eden Yılmazer, “Artabele hayranız. Hayran olmamızın en büyük nedeni de insan kendini buradayken farklı bir gezegende hissediyor olması. Burada şehirden, köyden, yaylalardan farklı bir ortam buluyor insan.
O yüzden Artabeli çok seviyor ve her yıl da gelmeye çalışıyorum. Artabeli seviyorum çünkü burada farklı hissediyorum. Yaylalara gidiyoruz, köylere gidiyoruz zaten şehir merkezindeyiz ama burası o saydığım yerlerden gerçekten çok farklı. Farklı olduğu için çok seviyorum” diye konuştu.
"YILDA EN AZ 2-3 KEZ GELMEK GEREKİR"
Bölgeye giden fotoğrafçılardan Samet Çelik ise “Artabel Gölleri Gümüşhane’nin muhteşem diyebileceğimiz yerlerden birisi. Karın erimediği, buzulları gördüğümüz, çiçekleri, dereleri, ters lalelerin, mor sümbüllerin bu muhteşem coğrafyada bize verdiği fotoğraflar çok güzeldi.
Artabel’e bu yıl biraz erken geldik. Kar üzerinde kaydık. Haziran ayının sonlarında kar üzerinde kaymak farklı bir duyguydu. Yanımızda getirdiğimiz karpuzu da kar üzerinde Artabelin soğuk suyuyla tatlandırdık. Ömrüm nasip ederse her yıl gelmeyi istiyorum. Yılda en az 2-3 kez gelmek gerekir buraya. Çünkü her gelmemizde farklı bir manzara, farklı bir detay görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Artabel Gölleri Tabiat Parkının bir bölümü 3 bin 149 metre rakımdaki zirvelerinde yer alan Osmanlı-Rus harbi döneminden kalma şehitlik, siper ve diğer savaş kalıntıları nedeniyle geçtiğimiz yıl Türkiye’nin en yüksek rakımdaki tarihi sit alanlarından birisi olarak tescillenmişti.