386 puan alıp usulsüz olarak 475 taban puanlı okula sızamazsın! Ekrem İmamoğlu 26 Şubat’ta şapkadan nasıl bir tavşan çıkarabilir?
Ekrem İmamoğlu fondaşı Oda tv adlı internet sitesinin sahibi Soner Yalçın, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diploması ile ilgili başlattığı soruşturmayı “Fuat Uğur başardı, İmamoğlu’na bir soruşturma daha” manşetiyle duyurdu.
Bu konuda son zamanlarda yazdıklarıma dikkat çekmişler ve beni hedef gösteriyorlar.
Evet, haftalardır bu konuda yazıyorum. Yasa dışı yatay geçişin nasıl yapıldığını, neden okula girişinin, dolayısıyla da diplomasının geçersiz olduğunu, bu ortaya çıkınca nasıl alelacele İstanbul Üniversitesi’ne gidip kendisine “Diploma” kaydı çıkarttığını, meselenin hukuki boyutunu, yatay geçişe konu olan Kıbrıs’taki o okulun tanınıp tanınmadığının İstanbul Üniversitesi tarafından YÖK’e neden sorulmadığını, zaman aşımının olmadığını, TCK’ya göre de suç teşkil eden hususlar olduğunu, diplomanın halen kullanılması nedeniyle suç isnadının “Mütemadi suç” olarak tanımlandığını ve bu konuda da zaman aşımı bulunmadığını…
Detaylarını vermiyorum çünkü artık herkesin kafasında durum net.
ÜNİVERSİTE HAYATINI “SOSİSLİ YEMEĞİ İLK O ZAMAN GÖRDÜM” DİYE ANLATMAK
Son 1,5 ayda İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nin İngilizce İşletme bölümüne YÖK tarafından tanınmayan Girne Amerikan Üniversitesi’nden usulsüz ve yasa dışı geçiş yapan Ekrem İmamoğlu bu konu kendisine sorulduğunda ASIL SORUNUN HEP ETRAFINDAN DOLAŞTI, saçma sapan sosisli yemek, arkadaşlarla aynı evde kalırdık gibi tuhaf hikâyeler anlatarak kendisine güldürdü.
Aslında ben meseleye epey sonra dâhil oldum. Olayı ortaya çıkaran ve takip ederek gazetecilik yapan arkadaşlarımızın hakkını yemeyelim. İlk başta Sabah gazetesinden Kenan Kıran 2019 yılında, Emre Erciş de aynı yollarda yazdı. Pek çok internet sitesi olayı duyurdu. Ama ne zaman ki geçtiğimiz aylarda Veryansın tv’den Erdem Atay konunun altını kazıyıp pek çok bilgiyi ortaya çıkarınca Hürriyet’ten Nedim Şener, Abdülkadir Selvi ve ben de devam ettirdim.
Doğrudur bu konuda ısrarla fikri takip yaparak konunun her türlü veçhesini ele aldım.
YATAY GEÇİŞİN VE DİPLOMANIN İPTALİNDE ZAMAN AŞIMI YOK
Özellikle de Danıştay’ın 1973 yılı İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararları uyarınca alınan diplomanın zaman aşımına tabi olmadığını ve iptal edilebileceğini de anlamış bulunduk.
Bu arada aldığım önemli bir bilgiyi de paylaştım. Aynı yıl Trakya ve Marmara Üniversitesi’ne de Girne Amerikan’dan başvurular olmuş yatay geçiş için, bu üniversiteler YÖK’e bu okulun tanınıp tanınmadığını sormuşlar. YÖK de tanınmadığını bildirince başvuruları geri çevirmişler. Ama o yıl İngilizce İşletme dâhil yatay geçiş için 5+5=10 kişilik kontenjan açan İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi ne enteresandır ki YÖK’e böyle bir soru sormaya gerek duymamış.
Sonuçta dün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma başlattı, Ekrem İmamoğlu’nu 26 Şubat günü ifade vermeye davet etti.
YÖK YATAY GEÇİŞİNİN USULSÜZ OLDUĞUNU SAVCILIĞA İLETTİ
YÖK savcılığa müfettiş incelemesi sonucu Ekrem İmamoğlu’nun yatay geçişinin tamamen usulsüz olduğunu bildirdi.
Dolayısıyla da usulsüz, yasa dışı yatay geçişle alınan diploma da usulsüz ve geçersiz demektir.
Diplomanın iptal edilmesi gerekecektir.
Önceki yazılarıma bakın izahatları var.
Yapılan usulsüzlüğün hem hukukî hem de cezai sonuçları olacaktır.
Çünkü bu usulsüz yapılmış geçişin ardından alınan ve geçersiz olması gereken DİPLOMA HÂLÂ KULLANILMAKTA ve dolayısıyla TCK’nın 204. Maddesine göre bu durum “Mütemadi suç” kapsamına girmekte. Zaman aşımı da bulunmamakta.
İşin ahlaki boyutuna girmemiştik şimdiye dek pek.
Ama o kadar önemli ki.
İMAMOĞLU ÖSYM SINAVLARINDA KAÇ PUAN ALMIŞTI? İNGİLİZCE İŞLETME KAÇ TABAN PUANLA ÖĞRENCİ ALIYORDU?
O dönemde üniversitelere girmiş olan bir kısmı gazeteci pek çok arkadaşımla konuştum. Çoğu muhalif. Hepsi de sınavlara nasıl deli gibi çalıştıklarını anlattılar.
Biri Ekrem İmamoğlu ile aynı yıl başlamıştı İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne. İngilizce İşletmeyi bir puanla kaçırmıştı.
Bana anlattıkları dürüst ve alnının teriyle çalışıp okullara giren öğrencilerin hikâyelerine benzer türdendi:
“Dershaneye gidecek paramız yoktu. Bir yıl hazırlandım. Dirseklerim çürüdü. Kendimi uyanık tutmak için geceleri sürekli çay içmekten bağırsak sistemim bozuldu. Sonunda 474 puan aldım. Kıl payı İşletme Fakültesi 470 taban puan koyduğu için girebildim. İngilizce İşletme ise 475 taban puanla aldığı için 1 puan ile kaçırmıştım. Ama görüyorum ki hülle yoluyla Ekrem İmamoğlu girmiş.”
Peki, usulsüz yatay geçişle bu okula giren İmamoğlu bir önceki yıl (1989) kaç puan almış?
Türkçe ve matematik ağırlıklı ÖYS puanı 390,058
1988 matematik ağırlık ÖYS puanı ise 386,347.
Bu puanların belgeleri elimde bu arada.
CHP’lilere soruyorum o zaman:
“Kendi çocuğunuzu düşünün. Girmek istediği okulu çalışıp çalışıp kazanamıyor ama sınavlarda başarısız olan birileri o okula çeşitli yan yollar kullanarak, usulsüz olarak giriyor. Gönlünüz buna razı olur mu?”
Bu toplum FETÖ’nün sınav sorularını çaldığı ortaya çıkınca ne büyük travma geçirdi. Binlerce diploma iptal edildi.
EKİBİ ARAYIŞTA; İMAMOĞLU ŞAPKADAN NASIL BİR TAVŞAN ÇIKARACAK?
Şimdi nasıl bir ifade verecek, topu kime atacak merak ediyorum.
Bakalım şapkadan nasıl bir tavşan çıkaracak.
Bu arada harıl harıl başka arayışlar içindelermiş.
Bazı seçeneklerini ben de işittim.
Misal Girne Amerikan’ın bağlı olduğu bir Amerikan Üniversitesi varmış Southern University(Öyle yazmış bir trol) diye, orasını YÖK tanıyormuş da o kontenjandan girmiş(!) Tam bir palavra. Ama trol bu arada kendini ele veriyor, o üniversiteyi bile YÖK 1992 yılında tanımış… İmamoğlu yatay geçişi 1990’da yaptı. Girne Amerikan Üniversitesi daha yeni verdiği ilanda YÖK’ün okullarını 1993 yılından beri tanıdığını belirtmekte “1993’ten beri tüm programları YÖK tarafından onaylı” ifadesiyle…
Şapkadan çıkacak ikinci tavşanın ise Ekrem İmamoğlu’nun bu arada başına gelecekleri bilip açık öğrenim yüksek okulu bitirdiği yönünde.
Bu da olmaz çünkü açık öğrenim yüksek okullarına SADECE ÜNİVERSİTE MEZUNLARI SINAVSIZ girebilmekte. Eğer sizin bitirdiğiniz fakülte ve oradan aldığınız diploma geçersiz ise gittiğiniz açık öğrenim de geçersiz sayılmış olur.
YÖK’ÜN DİPLOMA İPTAL YETKİSİ HAKKINDA İKİ FARKLI GÖRÜŞ
Diplomaları bu tür durumlarda YÖK iptal edemiyormuş. YÖK tarafından çeşitli gazetecilere iletilen bilgi bu. Üniversite rektörleri iptal ediyormuş. Yetki onlardaymış. Eğer al takke ver külah değillerse tabii.
Kimi üst düzey bürokratlar ise YÖK’ün bu konuda yargıdan bağımsız olarak tasarruf kullanma yetkisinin bulunduğunu, İstanbul Üniversitesi’ne gereği yapılmak üzere diploma iptal kararını iletmek ve ardından da geriye dönük olarak sorumlular hakkında savcılığa suç duyurusu yapmak zorunda bulunduğu ifade etmekte.
Konuştuğum bürokrat şöyle diyor:
“Savcılık sair bir suç duyurusunun gereğini yapıyor ve konuyu ceza yönüyle ele alıyor. YÖK sorulan soruya cevap vermiş. Diplomayı iptal etmek için yargı kararına ihtiyacı yok ve YÖK direk iptal kararı alabilir. YÖK bu konuda yasayla tanımlanmış olan bir uygulama yargı kararına muhtaç değildir ve ita amiri usulsüzlük tespit ettiği an derhal gereğini yapmak zorundadır. Eski bürokrat olduğum için prosedüre vakıfım. Aynı şey geçmişte tıp diplomalarında da olmuştu.”
DURUM ŞU ANDA ÇOK NET: DİPLOMA ARTIK HİÇBİR İŞLEMDE KULLANILAMAZ
YÖK zaten işlemin usulsüz olduğunu beyan etmiş ve diploma hükmen geçersiz.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı müracaatı dâhil hiçbir işlemde kullanılamaz.
İlgili kişinin son tahsili otomatikman lisedir.
Hükümsüz diploma ile yapmış olduğu tüm işlemler geriye doğru geçersiz sayılmak zorundadır ve yapılacak inceleme sonucunda birçok işlemden tazminata mahkûm olacaktır.”
Askerlik de buna dâhil ama bedelli olarak yaptığı için buradan yırtar.
Kısaca usulsüz demek geçersiz demektir ve derhal gereğini yapmak zorundadır.
CEZAİ SORUMLULUKLARI HATIRLATALIM
Bu arada cezai sorumlulukları da hatırlatalım:
1-Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2-Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
3-Resmî belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.
Başa dönelim.
Soner Yalçın’a söyleyeceğim tek şey şu:
Fuat Uğur değil, Ekrem İmamoğlu başardı…