Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nden Dünya Hayvan Hakları Günü mesajı
4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) yazılı açıklama yaptı. Açıklamada ‘5199 Hayvan Hakları Kanunu daha caydırıcı olmalıdır mesajı verilirken yeryüzünde bulunan tüm canlıların yaşam hakkına sahip olduğunun vurgusu yapıldı.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB), 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Açıklamada “Hayvan Hakları Müfettişliği ile Hayvan Refahı Polisi kadroları oluşturulmalıdır” denildi.
4 Ekim Dünya Hayvan Hakları Günü sebebiyle yazılı açıklama yapan Türk Veteriner Hekimler Birliği (TVHB), bu yıl ‘Dünya Hayvanları Koruma Günü Herkes İçindir’ ve ‘5199 Hayvan Hakları Kanunu daha caydırıcı olmalıdır” temalı yazılı basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamada, “Hayvanları Korumak; İnsanların hayvanlara iyi davranmalarını ve onların daha iyi koşullarda beslenmelerini ve barınmalarını sağlamaktır. 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü, hayvanlara karşı yapılan haksızlıklara dikkat çekmek ve bu sorunları engellemek için hayvan hakları konusunda farkındalık oluşturulması amacıyla kutlanmaktadır. 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü, sadece gözümüzün gördüğü hayvanların değil, yeryüzünde var olan tüm hayvanların da yaşam hakkına sahip olduklarının hatırlanması açısından çok önemlidir. Bu yıl 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nün teması; “Dünya Hayvanları Koruma Günü Herkes içindir” denildi.
UNESCO Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin Madde 5.1’ine atıf bulunan açıklamada bir insanın desteğine ihtiyaç duyan her hayvanın uygun beslenme ve bakımı görme hakkına sahip olduğu hatırlatıldı.
Açıklama şöyle devam etti:
“Bir taraftan Dünya genelinde hızla artan nüfus, çarpık yapılaşma, doğal alanların tahribatı, yasa dışı avcılık ve ticaret, yaban hayatının dengesini bozarak, diğer canlıları bir yok oluşa doğru sürüklemekte, diğer taraftan maddi kazanç ve eğlence amacıyla hayvanlar, işkence, eziyet ve kötü muameleye maruz kalmaktadır. Son derece üzücü bu tablo 21. Yüzyıl insanına hiç yakışmamaktadır. Sahipsizlik, sokak hayatı, yeterli gıdaya ulaşamama, açlık ve sağlıksız yaşam diğer ciddi bir sorun olarak devam etmektedir. Türkiye’de son yıllarda giderek artan hayvana şiddet olaylarına karşı çıkarılan 5199 sayılı Hayvan Hakları Yasası’na göre hayvanlar mal olarak değil can olarak değerlendirilmekte ve buna paralel olarak cezaların bir bölümünün idari cezalar kapsamından çıkarılıp suç olarak değerlendirilerek arttırılması oldukça önemli bir gelişmedir.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak aşağıda yer alan hususları bir kez daha kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz. Biz insanlar olarak, kendi geleceğimiz açısından da, hayvanları korumak ve onları yaşatmak zorundayız. Hayvanlar da yaşamımızın bir parçası ve insanların can dostlarıdır. Hayvanları koruma konularında toplumda farkındalık ve bilinç oluşturulmalıdır. Hayvanlar potansiyel tehlike değil, onlar eko-sistemin koruyucularıdır. Yaşam alanlarının, ormanların tahrip edilmesi ile yaban hayatının yok oluşa sürüklenmesi engellenmelidir. Kürkü ve postu için yapılan hayvan cinayetlerine engel olunmalıdır. Yeterli bir bütçe kaynağı için Hayvan Refahı Fonu oluşturulmalıdır. Yetkili tek merkezden daha istikrarlı bir uygulama için Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde Veteriner işleri Genel Müdürlüğü Kurulmalı ve bunun bünyesinde Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı Daire Başkanlığı oluşturulmalıdır. Büyükşehir statüsündeki illerdeki Belediyelerde Veteriner İşleri Daire Başkanlığı diğer il ve ilçelerde ise Veteriner İşleri Müdürlükleri oluşturularak buralarda yeterli Veteriner Hekim ve yardımcı personel istihdamı sağlanmalıdır. Hayvan Hakları Müfettişliği ile Hayvan Refahı Polisi kadroları oluşturulmalıdır. İlköğretim öğrencilerine yönelik olarak hayvan sevgisini aşılayan dersler konulmalıdır. Vatandaşlarımız ücretsiz olan barınaklardaki kedi-köpekleri sahiplenmelidirler. Hayvan sahiplenecek kişilere hayvan sağlığı, çevre sağlığı ve mevzuat hakkında eğitim verilmeli ve hayvan sahiplenme ehliyeti olmayan insanların hayvan sahiplenmesi engellenmelidir. Kısırlaştırma ve aşılamalar devam ettirilmeli, kedi ve köpekler mikroçip uygulaması ile kimliklendirilip, kayıt altına alınmalıdır. Sahipsiz hayvan rehabilitasyonu yapan merkezler günün şartlarına ve ihtiyaca uygun donanım, personel ve fiziki şartlara kavuşturulmalıdır. Hayvan mağduriyetlerinin başında sokağa terk etmeler gelmektedir. Bunun hem vicdani açıdan, hem de havyan sevgisi açısından sorumluluğu büyüktür. İnsanlar terk etmek için evlerine süs eşyası gibi hayvan almamalıdır. Bunun yasal bir müeyyidesinin olması gerekiyor. Geçen yıl çıkan 5199 sayılı hayvan hakları kanununda bunlara yer verildi ama daha caydırıcı olması gerekiyor. Ayrıca 5199 sayılı kanun çeşitli yönlerden tekrar değerlendirilmelidir. Sokakta yaralı bulunan sahipsiz hayvanların bakım ve tedavisi için yine Türk Veteriner Hekimler Birliği ile yapılacak bir işbirliği içerisinde üyeleri olan serbest veteriner hekim kliniklerinden tedavi hizmeti satın alınarak can dostlarımızın tedavi hakkı kesintisiz sağlanmalıdır. Türkiye 1984 yılında tarafı olduğu Bern Sözleşmesi’nin yükümlülükleri gereği, nesli tükenmekte olan canlılarını koruma altına almalı ve avlanılmasına izin vermemelidir.”