Acılı baba Özer Aci yaşadıklarını tv100 Özel Dosya'da Devrim Tosunoğlu'na anlattı: "Formaliteden bile olsa gözyaşı dökmediler!"

Türkiye'nin konuştuğu İstanbul'da bir çocuk babası Oğuz Murat Aci'nin yaşamını yitirmesine sebep olan ölümlü kazanın ardından acılı Aci ailesinin yarası bir gün olsun dinmedi. Kayıplara karışmalarının ardından 106 gün geçtikten sonra ABD'de yakalanan anne ve oğlu için adalet arayışı sürerken Aci ailesi ise yargılamadan çıkacak karar ve Eylem Tok'un Türkiye'ye iadesiyle acılarının biraz olsun soğumasını bekliyor. Baba Aci yaşadıklarını Devrim Tosunoğlu'nun sunduğu Özel Dosya'da anlattı.

İstanbul'un Eyüpsultan ilçesinde 1 Mart tarihinde ölümlü kazaya karışıp önce Mısır'a sonra ise ABD'ye kaçan ehliyetsiz sürücü Timur Cihantimur ile annesi Eylem Tok 106 günün ardından ABD'de yakalanmıştı. 

Ölümlü kazanın ardından ABD'de yargılanmalar sürerken ve anne Eylem Tok ve oğlu Timu Cihantimur'un Türkiye'ye iade edilip edilmeyeceğine ilişkin tartışmalar devam ederken kazanın hayattan kopardığı Oğuz Murat Aci'nin acılı ailesinin gözyaşı dinmedi. Aradan aylar geçmesine karşın acılarının ilk günkü kadar taze olduğunu söyleyen aile şimdi Amerikan yargısından, mahkemeden çıkacak kararla içlerinin bir nebze olsa rahatlamasını bekliyor. 

Acılı baba Özer Aci ve olay yerinde Oğuz Murat Aci'nin yaşamını yitirdiği akşam birlikte ATV ile yola çıkan Oğuz Murat Aci'nin arkadaşı İbrahim Gümüş ve kayınbiraderi Süleyman Keçici o akşam yaşananları Devrim Tosunoğlu'nun hazırladığı Özel Dosya'da anlattı. 

"KAZADAN SONRA OĞUZ MURAT ACİ'NİN NABZI VARDI, ERKEN MÜDAHALEYLE BELKİ KURTULABİLİRDİ"

Oğuz Murat Aci'nin arkadaşı İbrahim Gümüş yaşadıklarını, "

Oğuz Abi çok babacan biriydi, yardımseverdi. Depremler olduğunda da Hatay’a gitti hemen. Oğuz abi çok istiyordu Cuma akşamıydı çıktığımız akşam. Çıktık hiçbir şey yoktu. Şen şakrak, neşeli bir şekilde tabi bu şekilde olacağını bilmiyorduk. Oğuz abi benzininin az olduğunu ve benzin alması gerektiğini söyledi. Benzini aldık. Dönerken Süleyman’ın ATV arıza yaptı. Beyaz ışık geldi ve araba vurdu ama ben arabanın vurduğunu bile hatırlamıyorum. Sadece farlarını gördüm, nasıl geldi nasıl çarptı o anlar hiç yok bende. O andan sonra Oğuz abiden haber alamayınca merak ettiğim tek şey o oldu… Oğuz abi ambulansa kaldırıldı. Orada nabzı vardı belki kurtulurdu. Belki 10-15 dakika erken müdahale edilebilse kurtulacaktı. Yurt dışında yakalandıklarını öğrenince buruk da olsa bir mutluluk yaşadım." sözleriyle anlattı.

"YARDIM İSTEDİM: 'DİKEN VAR GELEMİYORUZ' DEDİLER"

Oğuz Murat Aci'nin kayınbiraderi Süleyman Keçici ise "

Çevresine karşı çok iyiydi, şen şakrak biriydi. Saat 10 gibi biz yola çıktık. Sürekli yola çıktığımız için yolları biliyorduk. Benim yakıt almam lazım dedi. Gidelim dedik. Oradan dolaşa dolaşa eve dönecektik. Dönüşte ATV arıza yapınca eniştem ‘Çalışacak motor’ döneyim arkaya doğru viraja doğru ışıkları açayım gelen giden araçlar bizi görsün dedi. Sadece beyaz ışığı gördüm virajda. Biz sadece onunla beraber yola kitlendik, ışık geldiği gibi direkt kaza oldu. Kazadan sonra aşağı uçmuşum kalkamadım gözlerimi açamadım. Sesleri duyuyordum. Yukarıdan bana ışık tuttular. Yardım istedim onlardan… Diken var gelemiyoruz dediler. Biraz toparlandım kalkmaya çalıştım.

Ambulans 10 dakika geç gelmiş oraya. Madem kaçacaksın bari ambulansı arasaydın. O ambulans 10 dakika erken gelseydi belki yaşıyor olacaktı…

O kaza yaşandıktan sonra haftalarca kendimi sorguladım. Keşke çıkmasaydık benim yüzümden ölmüş gibi hissediyordum."  dedi.

OĞUZ MURAT ACİ'NİN BABASI: SON KEZ YÜZÜNÜ GÖREMEDİM, O GECE BENİMLE VEDALAŞTI

Acılı baba Oğuz Murat Aci yaşadıklarını; "Oğlum her şeyden önce iyi bir evlattı. Vicdanlıydı, merhametliydi. Hiçbir kötü alışkanlığı yoktu. O gün o gece benimle vedalaştı. Sarıldı, öpüştük, koklaştık. Şu an 113 gün oldu, sanki o akşammış gibi hatırlıyorum. O gece benimle vedalaştı, son kez yüzünü göremedim...

Bundan sonra ateş düştüğü yeri yakıyor, tutuşuyor, alev alıyor. Bunu hazmedemedik, içimize oturdu. Çok keşkeler var. Keşke gitmeseydi. Bir sürü keşkeler var ama gerçekten kaçamıyorsun. Bizim yaramızla oynadılar.

Belki de ambulansa erken haber verilse oğlum yaşıyor olacaktı. Bir vicdan, merhamet çerçevesinde yaralıya yardım etmelerini beklerdim. Hep birileriyle telefonla görüşmüşler, 112’yi meşgul etmişler…

Yine ilk görgü tanığının ifadesinde 1 Mart gecesinde orta boylu bir bey ile yanında gri pardösülü bir bayan gördüğünü söylediler. Net bir şekilde şunu söyleyebilirim. Oradaki 5 kişiye çarpanlar veya çarpan aileler tarafından hiçbir şekilde yardım edilmedi. Oğlumun öldüğünü hastanede öğrendik. Saat 20.30 civarında oğlumla vedalaşırken sabah görüşürüz dedi, sabah tabutuyla karşılaştık. Sağ olsun oğlumun arkadaşları, yakın çevrem oğlum adli tıptan çıkmadan o acılı durumdayken benim aileme, dostuma ulaşıp görüşme yapalım demişler. Bir gram gözyaşları yok, bir gram ruh yok… Formaliteden bile olsa karşı tarafın timsah gözyaşı bile yoktu. Ne yapabilirim senin için dedi Timur Cihantimur’un babası. ‘Eşini, çocuğunu alacaksın getirip adalete teslim edeceksin, kapım ondan sonra açık, dedim.’ Sonradan öğreniyoruz ki zaten çocukla beraber anneyle oğlu yurt dışına çıkartan babaymış.

"DÜNYAYI SİZE DAR EDECEĞİM, DEDİM, FİZAN'A GİTSELER DE YAKALARINI BIRAKMAYACAĞIM"

Bu katil çocuğa ve annesine ‘O evladı getir ve adalete teslim et’ dedim. Bu yürek acılı acılı ona da evlat diyebildi. Zordu ama kamuoyu oluşturmak için başka bir çıkar yolum yoktu.

Çocuk bilinçli ve bilerek bir şey yapmış olmayabilir. Ama babada para var, milyonluk araçları altına veriyor ve sonra bunlar oluyor… Bizim isteğimiz öncelikle yakalanmaları ve cezalarını çekmeleriydi. Cezalarını çekmeleri için illa Türkiye’ye getirilmeleri diye bir kaide yok ki! Şu an hapishanedeler. Ben onlara dedim ki ‘Dünyayı size dar edeceğim’ dedim. Fizan’a gitseler de yakalarını bırakmayacağım.

Geçenlerde Eylem Tok ile oğlu yakalandı. Ben şahsen gururlandım. Adalet bakanım ilgilenmiş. Beni arayıp yakalandıklarının müjdeli haberini verdi. Yakalandıklarında derin bir nefes aldık. Çocuk orada yargılansın, anne de burada yargılansın, bir ayrılsınlar…

"ÇOCUK ORADA KALSA DA ANNE BURAYA GELSİN, ONU GÖRMEM LAZIM!"

Çok üzülerek söylüyorum bu anne hem benim oğlumu gömdü hem kendi oğlunu gömdü, farkında değil. Bu 1 kişinin değil 2 kişinin katilidir. Ne yaptı çocuğunu kaçırıp? Diri diri toprağa gömdü. Eylül ayına kadar orada yargılanacaklar sonra Türkiye’ye gelecekler. Çocuk orada kalsın anne buraya gelsin, anneyi görmem lazım. Anneyi karşılayacağım, yapabilirsem de sözüm söz davul zurnayla karşılayacağım!" sözleriyle aktardı.