TÜRK-İş tarafından yapılan çalışmaya göre 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı 33 bin TL'yi aştı. Yeni rakam 33 bin 752 TL oldu.
Açlık sınırı ise 10 bin TL üstüne çıkara 10 bin 362 TL oldu.
Türk-İş'ten yapılan açıklamada, Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 10.362,01 TL’ye, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 33.752,49 TL’ye, bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 13.439,41 TL’ye yükseldi.
Türk-İş'ten yapılan değerlendirme şöyle;
"Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 2,23 oranında gerçekleşti. Beş aylık değişim oranı ise yüzde 27,44 olarak tespit edildi. Son on iki ay itibariyle değişim oranı yüzde 72,18 oldu. On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı ise yüzde 112,13 olarak hesaplandı.
Geçim şartlarının ağırlaşması ve gıda harcamasından bile tasarruf edilir noktaya gelinmesi yapılan çalışmalarda da kendini göstermektedir. Bu alanda yapılan araştırma sonuçları, vatandaşın öğün sayısını düşürdüğünü, daha az ve daha kalitesiz beslendiğini ortaya koymaktadır. Örneğin; Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği (ETBİR) verilerine göre 2017’de yıllık kişi başı kırmızı et tüketimi 14 kg iken beş yıl sonra 2022’de yarı yarıya azalarak 7 kg’a düşmüştür. Tarımsal girdi maliyetlerinin artışı, TL’nin değer kaybetmesi, hayvan varlığındaki azalmalar gıda enflasyonunda önemli unsurlar olarak dikkati çekmektedir. Resmi olarak açıklanan Hayvansal Üretim İstatistikleri’ne göre; 2022 yılında 2021’e kıyasla hem büyükbaş (-1 milyon / manda, sığır) hem küçükbaş (-1,2 milyon / koyun, keçi) hayvan sayıları azalmıştır. Üstelik bu süreçte hem Türk nüfusunun hem geçici koruma altındaki ve diğer yabancıların sayısı artmıştır.
Ekonominin enflasyonist politikalar temelinde yönetilmesinin yanı sıra doğaya verilen tahribat sonucu oluşmuş olan iklim krizi sebebiyle meydana gelmiş kuraklık ve diğer iklim sorunları da yıllar geçtikçe aşırılaşarak, gıda enflasyonu ve gıda güvencesi sorunlarını daha da şiddetlendirme potansiyeli taşımaktadır. Tarımsal gıda piyasalarında yapısal politikalara ihtiyaç vardır. Gıda ve barınma gruplarında meydana gelen fiyat artışları, özellikle alt ve orta gelirli ailelerin harcamalarının büyük bir bölümünü oluşturmakta, bu durum söz konusu gruplara dâhil olan yurttaşların hayat pahalılığını yoğun bir şekilde hissetmelerine neden olmaktadır.
Bilhassa yoksulların varsıllara oranla daha çok zarar gördüğü ve pek çok ülkede ‘canavar’ olarak tarif edilen enflasyon, toplumlarda gelir dağılımının bozulmasındaki en önemli sebeplerden birisidir. Ücretliler bakımından enflasyonun doğru ölçülmesi büyük önem taşımaktadır.