Acun endüstrisi 250 Milyon dolara ulaştı
Bizim evde üç nesil; Ben, kızım ve torunum “Survivor” hastasıyız.
Gittikçe felaketleşen bir dünyada, gittikçe sıradanlaşan siyasi tartışma programları arasında bize bir vaha gibi görünüyordu.
Güzel bir doğa, sağlıklı ve güzel insanlar, yarışma duygusu, sıfır siyaset ve modernite…
Hepimizi iyi geliyordu…
Peki neydi bu işin sırrı ve “Survivor’ın” arkasında nasıl bir dünya vardı…
İşte tam bu sırada Türkiye’deki Survivor yarışmalarında iki takımın birleşme partisi geldi…
İki ayrı adada yaşayan yarışmacılar bu haftadan itibaren aynı yerde yaşamaya başlayacaklardı.
Dominik’e gidip, yerinde izledim.
İşte size bir haftalık Survivor gözlemlerinin günlük zabıtları…
BİR A330 DOLUSU SURVIVOR HAYRANI
Önce uçaktan başlayayım.
Survivor ekibi aynı zamanda yılda bir kere adaya ziyaret gezisi düzenliyor.
Bunun için bir A330 uçak kiralanmış.
Tek koltuğu boş kalmayan bir uçakla, yarışmaların düzenlendiği “Dominik Cumhuriyeti’nin” La Romana havalimanına gittik.
Giden yolculara dikkat ettim.
Çoğu Survivor’daki yarışmacılar gibi spor giyinmiş genç ve dinamik bir insan profili vardı.
Uçakta “ünlüler takımından” benim dışımda, yemek programlarını keyifle izlediğim Zühal Topal ve eşi ses sanatçısı Korhan Saygıner vardı.
Bir de Beşiktaş’ı şampiyon yapan eski teknik direktörü Sergen Yalçın oradaydı.
Acun Ilıcalı Fenerbahçeli ama Beşiktaşlı Sergen Yalçın’la çok iyi dost.
Sergen ayrıca Birleşme Partisi sırasında düzenlenen kum saha futbol maçında Acun Medya takımında, ALL Star yarışmacılara karyşı oynadı.
Top hakimiyeti hala çok iyi.
Takımları maçı kazandı…
Zuhal Topal son derece sempatik ve özellikle sinema konusunda çok bilgili bir kadın.
Epey sinema ve Netflix, BluTV, Hulu muhabbeti yaptık.
İLK GECE MUSON GİBİ BİR YAĞMUR
Gittiğimiz günün akşamı “Birleşme Partisinin” ilk programı vardı.
Bir de Edis konseri…
Edis’i son kez Pandemi öncesi Ertuğrul Ural’ın Nişantaşı’ndaki fizik tedavi merkezinde görmüştüm.
Ben boyun, o da konser öncesi bel ağrısından muzdaripti.
Aradan geç enr iki yılda daha da parladı.
Onu da dinleyeceğim için çok sevindim.
Ancak konserden hemen önce başlayan ağır yağmur nedeniyle konseri bir gece sonraya ertelemek zorunda kaldılar…
NEREDEYSE BİR WOODSTOCK SAHNESİ KURULMUŞ
Konserin yapılacağı alana girdiğimizde ilk dikkatimi çeken şey kurulan devasa sahne oldu.
Tam onun kadar olmasa da Woodstock Festivali’nde gördüğümüz sahneye yakın bir platform kurulmuştu.
Sahneyi kuran da Survivor’u yapan Acun Medya’nın şirketleriydi.
Organizasyonda çalışan insanlara baktım.
Çok sayıda kadın çalışan vardı.
Tipleri, kıyafetleri, davranış biçimleri bana bir Coldplayl konserinin sahne arkasına hatırlattı.
Bu sahneyle birlikte Acun endüstrisine giriyoruz.
Ama oraya gelmeden önce ilk gün gözlemlerime devam edeyim.
BİZDEN İKİ GÜN ÖNCE COLDPLAY KONSERİ
Dominik küçük bir ada.
Adı kendinden daha büyük.
Artık Türkiye’de yapılamayan bazı mega konserler orada yapılabiliyor.
Mesela izden 2 gün önce Coldplay konseri vardım.
Bizden sonra The Weeknd konseri yapılacaktı.
Adanın La Romana kısmı tam anlamıyla bir “Survivor bölgesi” olmuş.
Birazdan rakamları vermeye başlayınca bunun nedenini daha da iyi anlayacaksınız.
Dediğim gibi önce coğrafi özelliklere bakıyoruz.
BİR YARIŞMACI GİBİ YARIŞTIM, TEK RAKİBİM KENDİMDİ ONA DA GEÇİLDİM
Türk seyircisi Dominik’i Survivor programı ile tanıdı.
Sadece Türkiye değil 13 başka ülkenin seyircisi de Survivor ve “Exatlon” programlarından tanıyor.
Ben gittiğimde Birleşme partisi programları olduğu için oyunlara ara verilmişti.
O nedenle oyun alanlarını boş haldeyken gezdim ve yarışmacıların yaptığı en basit hareketlerden bir kaçını denedim.
Şunu söyleyeyim.
74 yaşında bir insan için yorucu hareketler.
Daha ikinci bariyerin altından geçmeye çalışırken yere yığıldım.
Tahmin ediyorum genç insanlar için de çok kolay hareketler değil.
YARIŞMACILARIN YAŞADIĞI YERE İLK GİREN YABANCI BEN OLDUM
Böylece yavaş yavaş Survivor’la ilgili merak ettiğim konulara da girmeye başladım
Mesela ekranda yarışmaları izliyoruz, ama yarışmacıların yaşadığı gerçek yerleri pek görmüyoruz.
Acaba akşamları lüks otellerde kalıyor olabilirler miydi…
Adada olmadıkları zaman yaşadıkları yer, çok sık bir ormanın içinde. Yakın çevresinde hiç yerleşim yok.
Ekranda gördüğümüz nehrin kenarında bir yer.
Yarışmacılar kalacakları yerleri kendileri, çevrede buldukları yaprak ve dallardan yapıyor.
Çok basit yerler.
Bir çatı altında 4-5 kişi kalıyor.
Altlarında basit mi basit bir yer yatağı var.
Kendilerine sadece su veriliyor.
YAĞMUR AKŞAMI YİYECEK BÜFELERİ NEDEN KAPATILDI
Yarışmacıların beslenme koşulları çok katı.
Yiyeceklerini kendileri temin ediyor.
Arada kazananlar için bir günlük küçük hediye yiyecekler var. Mesela bir sandiviç veya bir tabak makarna.
Onun dışında herşey kesinlikle yasak.
Mesela şöyle birk omlay oldu.
Yağmur nedeniyle konserin iptal edildiği gece, gelen misafirler için açılan yiyecek büfeleri hemen kapatıldı.
Çünkü kargaşadan istifade eden bazı yarışmacıların bu büfelerden sandviç falan yeme girişiminde bulundukları görülmüş.
Anında tedbiri alındı.
KİRLİ ÇAMAŞIRLAR NE OLUYOR KENDİLERİ NASIL YIKANIYOR
Çok basit.
Çamaşırları yıkanmıyor.
Kendilerinin yıkanmaları için de su yok.
Bedenleri suyu sadece yarışma için atladıkları göletlerde görüyor.
Anlayacağınız gerçek bir survivor hayatı bu.
17 KİLO KAYBETMENİN ÜÇ DOĞAL SIRRI NEYMİŞ
Dediğim gibi zor bir hayat.
Her gün yarışıyorlar…
Yarışmalar çok efor gerektiren hareketler.
O nedenle yarışma başından itibaren çok kilo kaybediyorlar.
Konuştuğum yarışmacılar, 10 ile 17 kilo arasında kaybetmişler.
Farketmişsinizdir “Kilo vermek” demiyorum, “Kilo kaybetmek” filini kullanıyorum.
Çünkü bu fazla kiloları vermek değil, zoraki bir diyet.
Sırrı da şu:
Doğal diyet, çok spor ve çok stres…
Anlayacağınız “Survivor endüstrisine” bir de “Sağlıklı yaşam kliniği” eklenebilir.
PURO DÜKKANINDA, SİGARA “İÇMEYEN ACUN” İNDİRİMİ
La Romana bir Acun Ilıcalı bölgesi haline gelmiş dedim.
Mesela bunun ilk işaretlerinden birini yarışmaların yapıldığı yere yakın bir yerdeki puro dükkanında görülüyor.
Dominik adası Kuba’dan sonra en iyi puro üretim merkezlerinden biri.
La Romana’da buradan puro alırsanız ve Acun’u tanıyorsanız size bir indirim yapılıyor.
Anahtar kelime de “Acun…”
Tabi “Akun” diye telaffuz edeceksiniz.
Anlayacağınız, sigara ve içki içmeyen Acun, Dominik’in puro ve içki sanayine de epey katkıda bulunuyor.
BURADA 13 ÜLKENİN YARIŞMA PROGRAMI YAPILIYOR
Bizler ekranda yarışan 15-20 genç insan görüyoruz.
Ama bunun arkasında devasa bir endüstri var.
Buna “Survivor endüstrisi” diyebilirsiniz…Ya da bir “Acun ekonomisi…”
Bölge Survivor’dan geçiniyor denebilir.
Burası devasa bir film platosu…
Yani Hollywood’da bile az göreceğiniz bir büyüklükte.
Ekranda gördüğümüz nehir boyunca 13 ülkenin Survivor ve “Exatlon” yarışma programları yapılıyor.
Bunların 7’si Survivor. Yani Amerika’da bulunmuş bir formatla yapılan oyunlar.
Altısı ise Acun Medya’nın bulduğu kendi formatı olan Exatlon.
Survivor yapılan ülkelerde Exatlon yapılmıyor.
Nehir boyunca ilerlediğiniz zaman çeşitli ülkelerin yarışmalarının yapıldığı bölgeler görüyorsunuz.
Ben oradayken Maçaristan’ın oyunları yapılıyordu.
250 MİLYON DOLARLIK BİR EĞLENCE ENDÜSTRİSİ
Survivor, gösterildiği her ülkede “majör” denilen bir kanalda yayınlanıyor.
Yani ülkenin en büyük kanallarından biri.
Çoğu da gösterildiği gecenin en iyi reytinglerini yapan iki programdan biri oluyor.
Bu şirket artık devasa bir “Oyun imalat sanayii” haline gelmiş.
Büyüklük olarak, 250 milyon dolarlık bir iş hac mi yaratıyor.
Bunun içinde reklam gelirleri, yapım giderleri, personel giderleri, çevrede yaratılan ekonomi var.
2000 KİŞİNİN ÇALIŞTIĞI BİR ŞİRKET HALİNE GELDİ
Survivor ekibinde 1200 kişi çalışıyor.
Öteki ülkelerin personeli de eklendiğinde bu büyüklük 2000’e çıkıyor.
Çalışanların yüzde 30’una yakını kadın.
O nedenle şirket La Romana bölgesinin emlak pazarını da etkilemiş.
Çünkü bu personelin bir bölümü otellerde bir bölümü kiralanan evlerde kalıyor.
Bazılarının çocukları yerel okullara gidiyor.
Onlar için araba alınıyor, kamyon alınıyor, yeril hizmetler alınıyor, restoranları kazanıyor.
Mesela Acun Ilıcalı’nın kendi kaldığı evin bulunduğu güzel devasa sitede en az 6-7 ev şirket tarafından alınmış.
Acun kendine yeni bir yaptırıyor.
OYUN ALANININ ARKASINDAKİ DEV ÜRETİM MERKEZİ
Oyun alanlarının bulunduğu ormanlık araziye giderken yolda büyük bir fabrika gözünüze çarpıyor.
Burası Survivor ve Exatlon yarışmalarında kullanılan oyun araçlarının, yapıldığı yer.
Kapısında onlarca kamyon bekliyor.
İçerde çok sayıda insan şimdiden gelecek sezonunun yeni oyun araçlarını, sahnelerini inşa ediyor.
13 ülkeye üretim yapıldığını düşünürseniz, fabrikanın full kapasite ile çalıştığını tahmin edebilirsiniz.
Onun hemen yanında ise çok geniş bir alanda stoklanan Survivor ve Exatlon araç gereçleri var.
Bütün araçları ekrandan o kadar iyi tarıyoruz ki…Burası sanki bir Universal Stüdyosu…
Uzunca bir süre gezdim.
ÇELİK KONSTRÜKSİYON OTEL TÜRKİYE’DE İNŞA EDİLİYOR
Bu arada 2 de otel inşa ediyorlar.
Binalar üç dört ay içinde tamamlanacakmış.
Gidip gördüm. Çok ilginç bir çelik konstrüksiyon teknolojisi kullanılmış.
Otel bir anlamda Türkiye’de inşa ediliyor ve gemilerle Dominik’e getiriliyor.
Gelecek sezondan itibaren personelin birn bölümü bu otellerde kalacak, yemeğini orada yiyecekmiş.
EDİS’İN MARTILAR’I DOMİNİK’İ SALLIYOR
Edis yağmurdan sonra ikinci gece çıktığı sahnede müthiş bir performans sergiledi.
Özellikle “Martılar” şarkısı hem yarışmacılar, hem de birleşme partisini izlemek üzere Türkiye’den gelen ziyaretçileri acaip eğlendirdi.
Bunlardan biri de bendim ve yarışmacılarla dans ederken çekilen videom olay oldu. (En azından ben öyle diyorum.)
Özellikle kadın yarışmacıların sahnede dans performansı çok iyidi.
Edis’le sanki uzun provalar yapmış kadar uyumlu dans ettiler.
Ama en şaşırtıcı olanı, onlardan sonra sahneye çıkan Yunanistan Survivor yarışmacılarının Edis’in sanki kendi dans grubuymuş gibi dans etmeleriydi.
Sonradan öğrendik ki “Martılar” yarışmasının Tik tok videosu Yunanistan’da viral olmuş ve Yunanlı yarışmacılar onu seyrederek hazırlanmışlar.
EDİS THE WEEKND‘İN YAPIMCISI İLE ÇALIŞIYOR
Onu son gördüğümden beri Edis epey iş yapmış.
Los Angeles’e yerleşmiş ve dünyanın en büyük şirketlerinden Warner Music’le çalışmaya başlamış.
Şimdi 21 şarkılar bir albümü tamamlamak üzereymiş.
Bu arada The Weeknd’in 4 yapımcısından biriyle çalışıyormuş.
Bu yaz Türkiye programı da çok doluymuş.
Yaptığımız sohbette gördüm ki, Los Angles’de dünya müzik trendlerini çok iyi takip ediyor.
Hip hop’un etkisini kaybedip, yeni tarzların başladığı bir makas değişimine doğru gidiyoruz.
Bunu anlayan müzisyenler ileri gidecek…
En iyi örneği de The Weeknd…
Etiyopya göçmeni bir annenin çocuğu bugün dünya müzik pazarının bir numarası haline geldi.
KİMDİR BU KÜRESEL MEDYA FENOMENİ ACUN ILICALI
Acun Ilıcalı ile daha sonra Miami’ye geçtik.
Orada evinde uzun sohbetler yaptık…
Nereden geliyor, nereye gidiyor…
Nasıl yaşıyor, nasıl çalışıyor…
Müthiş bir başarı hikayesi tabii ki…
Ama gördüm ki bu hayatta hiçbir başarı tesadüfi değil…
Onu da sonraki yazımda anlatacağım.
Oyun oynama ve oynatmayı seven bir Türk çocuğunun başarı hikayesi olacak bu…