Afrika Fransızları, biz de Afrikalıları kovarken mutluluk gözyaşları dökenler…
Çok ilginç zamanlardan geçiyoruz.
Beş yıl öncesinden başlayalım.
O tarihi konuşmayı hiç unutmadım.
Giorgia Meloni’nin, İtalya Başbakanı olmadan önce, Afrikalı göçmenlerden Fransız sömürgeciliğini sorumlu tutarak yaptığı konuşmayı yani.
“Fransa nükleer reaktörleri için kullandığı uranyumun yüzde 30'unu Nijer'den çıkarıyor. Hal böyleyken Nijer nüfusunun yüzde 90'ı elektriksiz yaşıyor. Afrikalılar senin politikan yüzünden kıtalarını terk etmek zorunda kalıyor. Çözüm Afrikalıların Avrupa'ya göç etmesi değil. Afrika'nın Avrupalılardan kurtulmasıdır.”
İşte o NİJER’de Fransa kuklası hükümete karşı darbe yapıldı.
Ülkede Fransa aleyhtarı gösteriler eşliğinde Fransa Büyükelçiliği’nin duvarlarına Rusya bayrakları asıldı.
Evet, Afrika tek tek Avrupalılardan kurtuluyor.
Mali ve Burkina Faso’dan sonra NİJER.
Yönetimi deviren isim, Omar Tchiani olarak da tanınan General Tchiani.
Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron önce tehdit etti. Mali ve Burkina Faso'dan Fransa'ya “Nijer’in yanındayız ve onunla birlikte savaşırız” mesajı verilince de Fransa Dışişleri Bakanı, Fransa'nın Nijer'e yönelik askeri operasyon planlarının olmadığını açıkladı.
FRANSA AFRİKA’DA KAYBEDERKEN BİZ NE YAPMALIYIZ?
Omar Tchiani ne kadar dayanır bilinmez. O da Mali ve Burkina Faso gibi Rusya yanlısı. Ülkenin Sahel bölgesinde, DEAŞ benzeri gerillalarla mücadele etmek üzere Fransa ve ABD’nin askeri üsleri var. Uranyum pazarının kaybedilmemesi için kendi ürettikleri vekâlet savaşçıları ile mücadele adı altında aslında ülke yönetimini kontrol altında tutmak için askeri üs kurdukları bilinmekte.
Fransa Nijer’deki sivil vatandaşlarını tahliye etmek istiyor ama askerlerini değil ne hikmetse. Maksadı müdahale. Bunu bilen Nijer yönetimi de halkı meydanlarda nöbet tutmaya çağırdı. Yabancı askerler ülkeyi terk etmeden yabancı sivillerin tahliyesine izin verilmesin diye.
Türkiye bir açıklama yayınlayıp, Fransa ve ABD’den, Nijer’in içişlerine karışılmamasını ister mi?
Sanmam ama olmalı.
Fransa giderek Afrika’daki varlığını ve etkinliğini kaybetmekte. Bu üç ülkenin ardından Fildişi Sahili gibi bir iki ülke kaldı halen sömürmeye devam edebildiği. Libya dâhil olmak üzere ülkemizin Afrika’daki artan etkinliğine karşı Fransa’nın Türkiye’ye karşı izlediği düşmanca politikanın sebebi bu.
Batı içeriden de çalışıyor.
Gayri Milli Türkiye muhalefeti Fransa ve ABD’yi, bittabi İsrail’i de memnun etmek için elinden geleni ardına koymuyor.
Somali’deki üslerimiz bu ekonomik sıkıntıda bize yük oluyor, çekelim askerlerimizi. Katar’dan da çekelim. Katar’ın ne işi var Türkiye’de, her şeyimizi alacaklar. Afrika’da boşuna elçilik kurduk her ülkeye, masraf kapısı. Kapatalım gitsin. Fransa onlarla ilgileniyor zaten. Hem Fransa NATO’daki müttefikimiz değil mi?
Kemal Bey'in kulakları çınlasın, zaten sürekli söylemedi mi Libya’da ne işimiz var diye…
Ne diyoruz hep birlikte:
Yurtta sulh, cihanda sulh!
Yani muhalefetin anladığı şekliyle, içe doğru büzülerek küçül.
TÜRKİYE’Yİ ENGELLEMEK İÇİN ŞAHANE FORMÜL; YABANCI DÜŞMANLIĞI
Amma velâkin bu yetmez.
Yabancı düşmanlığını en üst seviyeye çıkarmak gerekir ki, Afrika, Ortadoğu ve Asya halkları nezdinde ırkçıların kol gezdiği ülke damgasını yiyelim ve bu ülkelerle ilişkilerimiz bozulsun.
Türkiye ile diğer Müslüman ve Afrikalı mazlumlar arasına düşmanlık tohumları ekmek için ülkemizde emperyalizmin ve Siyonizmin yeterince uşağı var nasılsa.
Geçtiğimiz haftalarda ülkemize gelen Afrikalılara karşı nefret videoları dolaşıma sokulmuştu.
Suriyeliler ve Afganlar zaten ırkçı faşistler için “nefret edilesi millet” kategorisinde yer almakta.
İSRAİL’İ VE ÜMİT ÖZDAĞ’I MUTLULUKTAN AĞLATAN OLAY
İki gün önce Kristal Şehir adlı sitede çocuk kavgası yüzünden bir Yemenli gencin 50 kişi tarafından öldürülürcesine, vahşice dövüldüğünü izledim.
Tek kelimeyle korkunç.
Yemenli ve Türk iki çocuğun kavgası yüzünden devreye giren Yemenli ağabey linç edildi. Taraflardan biri Türk olsaydı belki yine kavga çıkardı ama bu kavga aileler arasında yaşanır ve biterdi. Oysa ırkçılıkla beslenen nefret sayesinde olay böyle bir boyuta ulaştı. Merak ediyorum, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ sevinç ve mutluluk gözyaşları döküyor mudur acaba?
Ama mutluluktan ağlayan birileri var.
Fransa, Amerika ve İsrail’deki abiler.
Görev tamam Moiz! Hallediyorlar…
Peki Hükümet’in bir mücadele plânı var mı bu gelişmeyle ilgili?
Yoksa çalışan Afgan ve Suriyelileri avlayıp ülkelerine göndermekten mi ibaret yapacakları? O çalışanların yerine işletme sahipleri yenilerini bulabiliyor mu dersiniz? Hayır, bizim bebeler çalışmayı sevmiyor çünkü.
Yani bir taşla iki kuş. Hem yabancıları kov, nefreti tırmandır hem de ekonomiyi tıka.
ULUSLARARASI ÇIKARLARIMIZ KONUSUNDA MAKAS MI DEĞİŞTİRDİK?
Almanya ve Fransa göçmenlere karşı kendi içindeki ırkçı faşistlerle iş birliği yapabiliyor. Çünkü bu iki ülkede de sömürgecilik için çıkarlar ortaktır ve tüm partiler iş birliği yaparlar. Bizde tam tersi.
Afrika’daki üç ülke de Rusya yanlısı…
Nijer’deki uranyum yataklarının Fransız sömürgecilerin elinden alınması, Fransa için büyük bir krizin eşiği demek.
Çin dibimizde ABD müttefiki dediğimiz Gürcistan’la “Stratejik Ortaklık” anlaşması yaptı.
İran malum. Suriye de keza. Mısır’la ilişkileri ilerlettik ama daha on fırın ekmek lazım. Kişiselleştirilmiş dış politikaların sonuçları.
Şimdi mesele şu:
ABD ve Batı ile “Ortodoks ekonomi politikaları” eşliğindeki iş birliğimizi dış politikaya da sirayet ettirerek Rusya ile restleşmeyi mi tercih edeceğiz, yoksa denge politikasını sürdürüp Suriye meselesini mi çözümleyeceğiz?
Her şey sırayla.
Bakın, Rusya’nın sözümüze güvenerek bize teslim ettiği o Nazi bozuntusu pislikleri Zelenskiy’e vererek çelme attıktan sonra ne oldu? Şimdiye dek ılımlı mesajlar veren Şam Babası, hemen Türkiye hakkında ileri geri konuşmaya başladı “Ülkemden çekilin, yoksa anlaşma filan olmaz” diye. Sanki elinde ülkesi kalmış gibi. Yarısı ABD kuklası PKK’nın elinde zaten.
Afrika için de öyle…
Ne yapacağız?
Proaktif bir tutum mu alacağız yoksa “İzleyelim bakalım, Fransa halletsin” diye mi bekleyeceğiz?