Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş: Belçika'da ölüm tehditleri aldım
23 yaşından beri siyasetin içinde..
Belçika'da belediye meclis üyeliğinden partisinin teşkilat başkan yardımcılığına, Brüksel Parlamentosunda milletvekilliğinden Sosyal Hizmetler Komisyonu Başkanvekilliğine birçok alanda görev yapmış.
Belçika'da doğup büyümesine rağmen geldiği yeri unutmamış ve aldığı ölüm tehditlerine rağmen Türkiye aleyhine işleri elinin tersiyle itmiş. İkbâlini değil, ülkesinin istiklalini düşünmüş.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile makamında sohbet ettik.
Belçika’da yaşadıkları, ülkemizdeki televizyon programları, çocuk evlerindeki son durum ve bakanlığın ailelere yaklaşımına kadar önemli mevzuları konuştuk.
Bakan Göktaş’ın açıklamaları şu şekilde:
“İZMİR’DE HAYATINI KAYBEDEN ÇOCUKLAR”
Yenidoğan Çetesi ile ilgili Sağlık Bakanlığımız en titiz şekilde incelemelerde bulunuyor. Orada sağlık sistemini ilgilendiren boyut var. Soruşturma titizlikle yürütülüyor, yargıya yansımış bir durum var.
Biz Türkiye'de kamuya yansımış veya yansımamış pek çok davanın takipçisiyiz. Çocuk, engelli, yaşlı, aile içi şiddet, kadına yönelik şiddet, her türlü istismar davalarında yaklaşık 60 binden fazla dosyanın bizzat takipçisiyiz. Vatandaş her zaman bize ulaşabiliyor.
İzmir Selçuk'ta 5 çocuğumuzun hayatını kaybettiği olayı bakanlık olarak bizzat yakından takip ediyoruz. Sosyal yardım birimlerimizden destek alan ailemizi Ocak’tan bugüne 18 kere ziyaret ettik. Yakın takip ettiğimiz bir aile ve annenin çocuklarla güçlü bağları vardı. Çocuklarıyla bir arada yaşamak istediğine, çocukların kendisinden alınmasını istemediğine dair beyanları var. Aileyi kaymakamlığımız da sürekli takip ediyor, tanıyor.
Biz Bakanlık olarak her olayı kendi özelinde değerlendiriyor, çocuğun üstün yararını gözeten bir anlayışla konuları ele alıyoruz.
Bakanlık olarak 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında çocuğun üstün yararını gözeterek ihmal, istismar, şiddet gibi durumlarda çocuğu doğrudan kendi kurumlarımıza alıyoruz. Bu konularda en ufak bir şüphede dahi hemen aynı işlemi uyguluyoruz.
Bunun haricinde ekonomik yoksunluk altından bulunan ailelere çocukların ihtiyaçlarının karşılanması, ailelerin güçlendirilmesi, geçici olarak yaşanan sosyal ve ekonomik güçlüğün önüne geçilmesi yoluyla çocukların öz aileleri ve yakınları yanında bakımlarının ve desteklenmelerinin sağlanması ile fırsat eşitliğinin oluşturulması amacıyla Sosyal ve Ekonomik Destek Hizmeti (SED) veriyoruz. Ailelere destek olurken, hizmet sunarken çocukların bakımını üstlenebileceğimizi de belirtiyoruz. Ancak Selçuk’taki anne evinde çocuklarına kendi bakmak istediğini ifade ediyor. Çocukların kendini hayata bağlayan tek unsur olduğunu ifade ediyor, çocukların alınması durumunda kendine zarar vereceğini belirtiyor. Orada yaşanan sorunun çok katmanlı bir boyutu var. Bir arsa sorunu nedeniyle yaşanan tartışmalar mevcut, anneye yönelik ortaya atılan ve iftira olduğu belirlenen bazı durumlar söz konusu.
Biz soruşturmayı yakından takip ediyoruz. Bununla birlikte konuyla ilgili yine de ihmal veya kusurumuz var mı diye kendi içimizde denetim ve teftiş başlattık. Müfettiş görevlendirdik, konuyu derinlemesine inceliyor.
Bununla birlikte yeni bir çalışma da başlattık. Bakanlığımız bünyesinde yeni bir ekip oluşturduk. Bakan Yardımcıları başkanlığında oluşturulan ekip, İzmir’deki facianın bir benzerinin yaşanmaması için yurt genelinde Sosyal Ekonomik Destek sağlanan ve mahkeme tarafından danışmanlık tedbiri verilen ailelere yönelik raporları detaylı olarak incelemeye başladı. Üzerinde özel çalışma gerektiren durumlarla ilgili de evler farklı ekiplerce tek tek ziyaret edilecek.
“SİYASET ÜSTÜ”
Kadın ve çocuk bizim için siyaset üstü bir konu ve politikalarımızı çocukların üstün yararını gözeterek hayata geçiriyoruz. Keşke bütün siyasetçiler böyle bakabilse ve çocuklar için birlikte bu sistemi nasıl iyileştirebiliriz diye beraber hareket edebilsek. Çocuklarımızın için uzatılan her el bizim için kıymetlidir yeter ki bu uzatılan el iyi niyetli olsun.
Alana gitmekten, ailelerin yanında yer almaktan ve ihmal bulunması durumunda sorumlularından hesap sormaktan asla geri atmam ama bizi eleştiren, durumu farklılaştıran, siyasi malzeme haline getiren, hiçbir politika üretmeyen bir kitle var. Bu da bizim istemediğimiz bir durum.
“ÇOCUK EVLERİNDEKİ SAYILAR”
Kurum bakımında gerçekleştirdiğimiz büyük bir dönüşümle, koğuş tipi bakım modelinden, ev tipi bakım modeline geçerek çocuklarımızın aile sıcaklığında büyümelerini sağlıyoruz.
Bu kapsamda bugün, 1.185 çocuk evinde 5 bin 538, 116 çocuk evleri sitesinde 7 bin 137, 62 ihtisaslaştırılmış çocuk evleri sitesinde 1.698 çocuk olmak üzere 1.363 kuruluşumuzda 14 bin 373 çocuğumuza hizmet veriyoruz. 2024 yılında 2 çocuk evleri sitesi ve 1 ihtisaslaştırılmış çocuk evleri sitesini hizmete açtık. Şu an kuruluşlarımızda kalan ve en az bir spor dalıyla uğraşan 6 bine yakın çocuk bulunuyor. 46’sı milli ve 2 bin 134’ü lisanslı olan sporcu çocuklarımızla gurur duyuyoruz.
Ayrıca, çocuklarımızın kariyer hedeflerine ulaşmaları yolunda destekçisi oluyoruz.
Bu yıl korumamız altındaki 421 çocuğumuzun üniversite sınavında elde ettiği başarılarla mutlu olduk.
Çocuklarımızın kamuda, mezuniyetlerine uygun kadrolarda istihdamlarını sağlıyoruz.
Çocuklarımızın her zaman büyük ailesiyiz.
“SOSYAL YARDIMLAR”
Son 23 yılda ülkemizin büyümesiyle güçlenen kamu kaynaklarını, genişlettiğimiz sosyal yardım programlarımız aracılığıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza ulaştırmaya devam ediyoruz.
Hak temelli, sosyal dayanışmayı teşvik eden, hesap verilebilir ve sürdürülebilir sosyal yardımlaşma sistemimizi, toplumun ihtiyaçlarına göre yenileyerek devletimizin şefkat elini vatandaşlarımıza uzatıyoruz.
Ulusal Vefa Programıyla, yaşlı ve engelli vatandaşlarımızın hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla temizlik, bakım ve yemek hizmetleri gibi temel ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Bu bağlamda, 2024 yılı itibarıyla 127 bin vatandaşımız için 2,8 milyar liralık kaynak sağladık.
Bugün sosyal yardımlardan faydalananların yüzde 82’si çalışamayacak durumda olan vatandaşlarımızdan oluşuyor.
“TV PROGRAMLARI”
Kadına yönelik şiddetle en etkili mücadele, güçlü bir toplumsal farkındalık oluşturmaktan geçiyor.
Bu hususta kültür, sanat ve medyanın dönüştürücü gücünden faydalanmayı önemsiyoruz.
Bu kapsamda RTÜK ile iş birliği içerisinde çalışmalar yürütüyoruz. Geçtiğimiz aylarda hem yapımcılarla hem de medya temsilcileriyle bir araya geldik. Yaptığımız toplantılarda medyada kadın temsilinin iyileştirilmesi konusunu ele aldık. Medya içeriklerinde şiddeti normalleştirmeyen, kadını sömürmeyen, metalaştırmayan bir dilin kullanılması yönünde istişarelerde bulunduk.
Kadın ve çocuk başta olmak üzere tüm aile bireylerini ve değerlerini gözeten, çocukların fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimlerini önceleyen yapımları yaygınlaştırmanın önemine değindik.
Yine, RTÜK ile iş birliğinde “Medyada Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye İlişkin Etik İlkeler Rehberi” hazırladık ve kamuoyuyla paylaştık.
Kadınların hayatın her alanında hak ettikleri yeri almaları için kapsamlı çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
“ÖLÜM TEHDİTLERİ ALDIM”
Belçika’da siyaset yaptığım dönemde, sözde Ermeni soykırımının yıl dönümünde o zaman mensubu bulunduğum parti bu konuyu onaylamamı istedi. Kesinlikle bunu tanımayacağımı, öncelikle Belçika'nın kendi geçmişini tanıması gerektiğini söyledim. Kongo'da, Ruanda'daki soykırımları tanımaya davet ettim. Yedi aylık hamile bir kadın milletvekili olarak beni partimden ihraç etmekle tehdit ettiler. Bu tehditlere boyun eğmedim ve beni ihraç ettiler. Sonrasında bana ve aileme yönelik ölüm tehditleri aldım ama hiçbir zaman geri adım atmadım.
Ailem 1969'da Belçika'ya göç etmiş, orada doğdum ve eğitimimi tamamladım ancak biz asla değerlerimizi ve geldiğimiz yeri unutmadık.
O dönemde Sayın Cumhurbaşkanımız çok destek oldu. Avrupa’daki ve Türkiye’deki vatandaşlarımız ve uluslararası insan hakları savunucuları destek oldu. Destek olan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.
SON SÖZ: Bakan Göktaş gayet tempolu çalışıyor ve enerjisini düşürmüyor. “Evde dizi izliyor musunuz?” diye sorunca izlemeye vakit bulamadığını söyledi. Her soruma büyük bir özenle cevap verdi. “Dışarıda kimseyi bırakmama” ilkesine göre hareket etmesi ise milletimiz adına sosyolojik kazanımların önünü açması bakımından büyük önem arz ediyor.