AK Parti, CHP ile hangi aynı hatayı yapıyor?

Bunca zamandır iktidar olabilmek, hele ki bunu yerel siyaset üstünden yürütebilmek, dünyada eşi benzeri görülmemiş ve kolay kolay da görülemeyecek bir başarı.

İşte AK Parti ve lideri Recep Tayyip Erdoğan böyle bir başarının sahibi.

Fakat uzun süredir dikkatimi çeken bir konu var. Siyasi iletişimde, gerçekten kusursuza yakın giden AK Parti, bir konuda CHP ile aynı hataya düşüyor.

Yıllar boyunca CHP, Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsını eleştirerek, onu kötüleyerek bir sonuç alabileceğini düşündü.

Deniz Baykal da bunu yaptı, Kemal Kılıçdaroğlu da… Şimdi de Özgür Özel devam ediyor.

Hatta CHP, kimi zaman hakaret davalarıyla sonuçlanan söylemleri de siyaset olarak gördü ve uyguladı. Sonucu da ortada.

Gelin görün ki benzer bir hatayı son beş yıldır AK Parti de yapıyor.

Hedefe koydukları Ekrem İmamoğlu’nu yerden yere vuruyorlar.

Bunu tüm partililer, AK Parti’ye yakın gazeteciler ve yorumcular da yapıyor. Yıllardır.

Oysa bu yaklaşım, halk nezdinde nasıl Tayyip Erdoğan’ı negatif etkilemediyse, İmamoğlu’nu da etkilemiyor.

Türkiye siyasetinde bu hakaretamiz yaklaşımlar hedefe konulan siyasi figürü yıkmıyor, aksine güçlendiriyor.

Seçim sürecine girildiğinden bu yana AK Parti’nin, Ekrem İmamoğlu hakkındaki söylemleri de aynı ve şiddetini artırarak devam ediyor.

Murat Kurum’un adının açıklandığı toplantıda da tüm ifadeler bu şekildeydi.

Bunca yıldır son derece başarılı bir siyasal iletişim yürüten ve iktidarda kalabilen AK Parti’nin bu yaklaşımının hata olmadığını söyleyen varsa yorumunu dinlemek isterim. 

AK PARTİ ADAY TOPLANTISINDAN İZLENİMLER

AK Parti ince eledi sık dokudu ve sonunda İstanbul’a çıkarabileceği en iyi adayı çıkardı; Murat Kurum.

Genç, projeleri cebinde olan, tecrübeli bir isim Murat Kurum.

Adayların açıklanacağı Haliç Kongre Merkezi’ne ben de gittim. Canlı yayın yapacağımız noktada hazırlıkları kontrol ettikten sonra salona geçtim.

Doğrusu, benim daha önce izlediğim birçok AK Parti organizasyonu gibi gümbür gümbür değildi. Nasıl desem, bir ‘hava’ eksikliği vardı salonda. Ya da belki enerjisi düşüktü demek daha doğru olur.

Konuştuğum bazı partililer de benimle aynı düşüncedeydi.

AK Partili bir dostum, “Bir yorgunluk olduğu muhakkak. Bir de adayın geç açıklanması bu psikolojik ortamı destekledi” yorumunu yaptı.

AK Parti’yi yakından bilen meslektaşım Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk’e fikrimi söyleyip, düşüncesini sordum. Hasan’ın yorumu ilginçti:

“Salon daha çok bürokrat ağırlıklı katılımcılardan oluşmuş. Enerjinin düşük olması, heyecanın yansımaması bu yüzden.”

Olabilir.

Fakat yine de alışılan, bilinen, benim de zaman zaman tanık olduğum heyecanın salonda olmaması çok ilginçti.

Hele ki, İstanbul adayının açıklanacağı toplantıda…