AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal: Millet darbe mekaniğini yok etmiştir

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal katıldığı canlı yayında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Ünal, "Her türlü uygulamayı, kurumu ve kurulu gayrimeşru ilan eden bir akılla karşı karşıyayız" dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal: Millet darbe mekaniğini yok etmiştir

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, "Darbenin çözüm olduğuna dair inançları sağlam olanlar bu tartışmaları ısrarla gündemde tutuyorlar." dedi.

Ünal, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 

Darbe açıklamalarının sorulması üzerine Ünal, "Bu darbe tartışmaları şunu net bir şekilde gösteriyor ki birilerinin darbenin çözüm olduğuna dair inançları son derece sağlam bir şekilde yerinde duruyor. Özellikle eski bir Genelkurmay Başkanının yaptığı ve 'Eğer Menderes 27 Mayıs öncesinde Eskişehir'de erken seçim çağrısı yapsaydı 27 Mayıs darbesi olmazdı' açıklaması son derece vahim bir açıklama." değerlendirmesini yaptı.

Başbuğ'un sözleri

Ünal, İlker Başbuğ'un sözlerine ilişkin, şunları söyledi:

"Peki 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan, 15 Temmuz neden oldu? İşte bu kritik sorunun cevabı üzerinde durur ve bu ülkede 27 Mayıs'ı, 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü, 28 Şubat'ı, 27 Nisan'ı, 15 Temmuz'u oluşturan işte, 12 Eylül öncesinde ne demişti Kenan Evren 12 Eylül darbesinden sonra? 'Şartlar olgunlaşsın diye bekledik.' Yani demokrasiye müdahalenin bir çözüm olduğunu düşünen, darbenin bir çözüm olduğunu düşünen, millet iradesinin, sandığın, seçilmiş olmanın yeterli olmadığını, devleti yönetecek iradenin Millet iradesi olması gerektiğini kabul etmemiş ve darbenin çözüm olduğuna dair inançları sağlam olanlar bu tartışmaları ısrarla gündemde tutuyorlar."

"Türkiye'de bir darbe girişimi olasılığı görüyor musunuz?" sorusuna Ünal, şu yanıtı verdi:

"Türkiye'de darbe mekaniği bitmiştir. Zaten sorun şu Türkiye'de darbe mekaniği, bu sözünü ettiğim darbe mekaniği millet iradesine yenik düşmüştür. 15 Temmuz gecesi bu millet çıplak elleriyle darbeyi, darbecileri, darbe mekaniğini yok etmiştir. Millet iradesi siyaset kurumu eliyle referandumla anayasal olarak siyasal sistemi değiştirmiş darbeyi ve darbeciliği Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tarihi bundan sonraki tarihi içerisinde artık yok etmiştir. Mesele artık ellerinde bir darbe mekaniği olmadığı için ellerinde geçmişte olduğu gibi kimi zaman yargı darbesinin, kimi zaman ordu darbesini, kimi zaman medya darbesini kullananların elinde şu anda bir darbe mekaniği kalmadığı için ne yapıyorlar? Sokakları hareketlendirmek, üniversiteleri hareketlendirmek ve sürekli meşruiyet krizi üzerinden ülkede bir huzursuzluk ortamı yaratmak."

Sağlar'ın açıklaması

Fikri Sağlar'ın açıklamalarına muhalefetin yaklaşımın sorulması üzerine Ünal, "Fikri Sağlar'ın bir anda kişisel olarak çıkıp ifade ettiği bir konu değil yani Fikri Sağlar'ın açıklamasını destekleyen ben size yüzlerce CHP içerisinden açıklama getirebilirim, isimler de sayabilirim. Yani başörtüsüyle ilgili işte başörtülü birisinin polis olması ile ilgili başörtülü birisinin asker olması ile başörtülü birisinin hakim olması ile ilgili CHP içerisinden rahatsızlıklarını ifade eden üst düzey size rahat 10-15 tane siyasetçi, yetkili siyasetçi sayabilirim." ifadelerini kullandı.

Ünal, CHP'nin Boğaziçi Üniversitesine yapılan rektör atamasına yönelik bir tartışma yürüttüğünü belirterek "Şimdi Boğaziçi Üniversitesine bir rektör atanmış, peki bu rektörün atanması ile ilgili herhangi bir şekilde hukuki bir sorun var mı? Yasal bir sorun var mı? Yok. Ha şunu tartışabilirsiniz dersiniz ki rektörlerin Cumhurbaşkanlığı tarafından atanması konusunu demokratik siyaset zemininde tartışabilirsiniz, bu başka bir şey. Hukuki, meşru zeminde Cumhurbaşkanının atadığı bir rektörü gayrimeşru saymak ve kayyum olarak nitelendirmek başka bir şey. Her türlü uygulamayı, kurumu ve kurulu gayrimeşru ilan eden bir akılla karşı karşıyayız." diye konuştu.

"Biz neyi tartışıyoruz?"

Bazı HDP'lilerin akademisyenlik görevinin ardından milletvekili olduğuna işaret eden Ünal, şunları kaydetti:

"Mesela şimdi hendekleri destekleyen, 'hendekler özgürleştiriyor' diyenleri, HDP, milletvekili yaptı. Boğaziçi Üniversitesinden isim de verebilirim. O dönemde işte hendek olayları olduğunda PKK sokaklara ve caddelere HDP'li belediyelerin iş makineleri ile sokakları caddeleri kazıp el yapımı patlayıcı bombalar yerleştiren ve onlarca polisimizin şehit olmasını ile sonuçlanan ve illerimizde özerklik ilan edenler vardı ya illerimizde özerklik ilan ediyorlardı. Bunlarla ilgili 'hendekler özgürleştiriyor' diyenleri aldı HDP, milletvekili yaptı. Peki bunlar milletvekilli akademisyenler milletvekillikleri bittiğinde akademiye dönme hakları var mı? Bir HDP Milletvekili milletvekilliği bittikten sonra akademiye dönme hakkı var mı? Var. Peki rektör olma hakkı var mı? Var. Peki HDP'li Boğaziçi'nden profesör olup HDP'den milletvekili olmuş sonra da akademiye dönmüş birisi rektör olsaydı buna itiraz ederler miydi? Etmezlerdi. Peki AK Parti'den milletvekili adayı olmuş sonra da seçilmemiş birisinin akademiye tekrar dönme hakkı var mı hukuki olarak? Var. Peki bunun rektör olma hakkı var mı hukuki olarak? Var. Peki o zaman burada biz neyi tartışıyoruz?"

"MLKP, DHKP-C ve DEV-LİS ile ilişkili"

Ünal, Boğaziçi Üniversitesinin isminin lekelenmemesi gerektiğini vurgulayarak şu değerlendirmelerde bulundu:

"İşte orada bir avuç 'katil polis' diye slogan atanları Boğaziçi Üniversitesi olarak görmemek lazım. Devlete 'seri katil' diyen CHP İl Başkanının onlara desteğe gitmesini yine Boğaziçi Üniversitesine yüklememek lazım. Çünkü Boğaziçi Üniversitesinde çocukları olan aileler, İçişleri Bakanımızı arayıp 'lütfen orada huzurumuz bozulmasın, lütfen burada kamu düzenini ve burada huzuru güvenliği sağlayın' diyorlar. Yani bizden şunu mu istiyorlar, devlete 'seri katil' diyen devletin polisine 'katil polis' diyen gözaltına alınanlardan 17 kişiden sadece ikisi Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi. Diğerlerinin yasadışı MLKP ile DHKP-C ve DEV-LİS ile ilişkili olan kişiler.

Şimdi bunların orada PKK marşları okumasını, DHKP-C'nin marşlarını okumasını ve orada 'katil polis' diye devletin polisine hakaret etmesinin suç olmadığı, tıpkı hendekler özgürleştiriyor demenin suç olmadığı gibi tıpkı ellerinde şehirlerimizde özerklik ilan etmenin suç kabul edilmediği gibi tıpkı 6-7-8 Ekim olaylarında insanları sokağa çağırıp 53 kişinin katilinin suçlu olmadığını söyledikleri gibi biz üniversitelerimizi, biz şehirlerimizi terör örgütlerine, devleti, devletin polisini, devletin kurallarını meşru görmeyenlere mi terk edelim şimdi?"

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü olarak atanan Melih Bulu'nun, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezunu, yüksek lisans ve doktora eğitimini Boğaziçi'nde yaptığını son derece yetkin bir kişi olduğunu belirten Ünal, "Yani şimdi CHP'li olduğu zaman bir rektör Cumhuriyet Halk Partisinin meclis grup toplantısında cübbesi ile beraber konuşma hakkı var ama geçmişte AK Parti'den aday adayı olduğu için rektör atanma hakkı yok. Bu hangi hukukta, hangi yasada, hangi ilkede, hangi yönetmelikte, hangi tüzük de var?"

"Nezaket ziyareti"

Ünal, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi evinde ziyaret etmesine ilişkin soruya, "Bu bir nezaket ziyareti idi. Çünkü geçtiğimiz günlerde Sayın Devlet Bahçeli Cumhurbaşkanımızla beraber Resim Heykel Müzesi'nin açılışına katıldı. Yine aynı şekilde Kültür Bakanlığı Kültür Sanat Büyük Ödüllerinin veriliş törenine katıldı. Anladığım kadarıyla Cumhurbaşkanımız da bir nezaket ziyaretinde bulundu." yanıtını verdi.