Al sana bir Kürt! Al sana Ortodoks bir ekonomist!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, başbakanlığı döneminde konuşma yapıyor meydanda:
“Kürt aşağı, Kürt yukarı. Al sana bir Kürt!”
Erdoğan bunu dedikten sonra yanındaki eski Tarım ve Orman Bakanı Mehdi Eker’i gösteriyor. Eker kollarını havaya kaldırıp meydandaki kalabalığı selamlıyor.
Devam ediyor:
“Al sana bir Kürt daha!”
Bu kez gösterdiği kişi Mehmet Şimşek’tir. O da kollarını havaya kaldırarak halkı selamlıyor.
Bu konuşma dün sosyal medyada yeniden dolaşıma girdi ve herkesi gülümsetti.
Mehmet Şimşek’in özellikle de Nureddin Nebati’nin ardından ters köşe yapılarak Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanması ekonomi ve finans çevrelerinden iktidar ve muhaliflere kadar çok geniş kesimde "Kurtarıcımız geldi” nidalarıyla karşılandı.
Şaşırtıcı değil. Mehmet Şimşek, küresel finans sistemi tarafından kabul gören, faize bağlı olarak sürekli yer değiştiren spekülatif sermaye sahipleri (sıcak paracılar) tarafından hasretle beklenen bir isimdi. Aynı zamanda Ortodoks ekonomi politikalarına yeniden dönüleceğinin de işaret fişeğiydi. Akla gelen ilk mesele de “faiz-enflasyon sarmalı”nda kullanılacak yöntemdi. Yani Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın NAS sözüyle vazgeçilmeyecek bir kural olarak ortaya koyduğu “düşük faiz-düşük enflasyon” prensibine yukarıda sıraladığım çevrelerin tamamı karşı. Paradan para kazanan sıcak para sahiplerini sevindiren sebep ise malum; Mehmet Şimşek’in bunu değiştireceğine dair inançları.
Peki Şimşek onların bu beklentilerini karşılayacak gibi görünüyor mu?
Bu noktada kimsenin kehanet yumurtlamasına gerek yok.
Bekleyip göreceğiz.
Çünkü yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ne yapacağını doğrusu ben çok merak ediyorum.
Ancak şunu söyleyebilirim ki devir teslim töreninde eski Bakan Nureddin Nebati’nin ardından konuşan Mehmet Şimşek, mevcut ekonomi politikasını yumuşak bir tonla ama hayli sert bir içerikle temelden eleştirdi:
Şu sözleri ilginçti:
1- Toplumsal refahı artırma hedefine ulaşmada şeffaflık, tutarlılık ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkemiz olacaktır.
2- Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır.
3- Kurala dayalı, öngörülebilir bir Türkiye ekonomisi, özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır.
4- Mali disiplinin tesis edilmesi
5- Her alanda öngörülebilirliğin artırılması
6- Cari açığı azaltacak yapısal dönüşümün hızlandırılması.
Bence yenilir yutulur cinsten değil bu eleştiriler. Çünkü “Yapacağız” dediği her şeyin mevcut ekonomi politikalarından kaynaklandığını ifade etmiş oluyor.
Yabancı yatırımcılar şüphesiz Mehmet Şimşek’i olumlu karşıladı ama ihtiyatlı olduklarını da belirtmeliyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birkaç yıl önce Naci Ağbal’ı Merkez Bankası’nın başına getirdikten sonra düşen dolar seviyelerinin faydasını bile görmeden görevden alması bu ihtiyatın başlıca nedeni. Dolayısıyla Bakan Şimşek’in kalıcı olup olmadığına bakılacaktır.
Borsada yabancı takası artabilir ama zirveleri görmez.
KKM uygulaması malum önümüzdeki yılbaşında sona eriyor. Bu değişmez, çünkü kaldırılması durumunda dövizdeki ani fırlamaların getireceği yük karşılanamaz.
Geriye tek enstrüman kalıyor; faizin artırılması. Ama bu da büyümeyi düşürebilir ve talepte durgunluğa sebep olabilir. Dolayısıyla gerek tüketim harcamalarını düşürmek gerekse de üretime dönük yatırımların artırılmasına devam etmek gerekebilir. Özellikle ara mal üretimi cari denge açısından önemli.
Bu süreçte cari açığın en önemli sebebi olan enerji alanındaki açığı kapatmak üzere yıllardır sürdürülen yenilenebilir enerji yatırımları katlanarak artırılmalı ve ülkemiz enerji ihtiyacının yüzde 100’ünden fazlasını kendi kaynaklarıyla karşılar hale gelmeli.
Bu noktada Ekonomist Nejat Özanay’ın faiz önerisi de ilginç:
“Faiz artışının Hazine’ye getireceği yük iyi hesaplanmalı… Merkez Bankası oranlarına dokunmadan, banka kredi faizlerini yükseltmek mantıklı olabilir. Yani, kamu bankalarının üreticiye/ihracatçıya verdiği krediler, Exim, KGF, Merkez Bankası reeskont kredileri… Böylece, bu kredileri kullanıp dolar alan ya da yüksek faizle mevduat yapan tüzel kuruluşlar bir parça engellenmiş olur.”
Neyse bugünden söylenen her söz bir parça da dublaj deyimiyle RABARBA efektinden öteye bir anlam ifade etmemekte.
Cumhurbaşkanı Erdoğan özetle dün “Al sana bir Kürt daha” diye takdim ettiği Mehmet Şimşek’i, bugün sistemi tıkayan ve sebep olarak da düşük faiz politikasını gösteren küresel sermayeye “Al sana Ortodoks ekonomist” diyerek yeniden Bakan yaptı.
Bekleyelim ve görelim.