"1 Mayıs"sız ev hanımlarına
Dükkanı her sabah 6'da açarım... Garantici patronum (kızım) beni uyandırdıktan bir saat sonra tekrar uyur. Bunun dışında tüm gün başımdadır.
Sınırlandırılmış bir mesai saatim olmadığından sabahları, akşamdan kalma bir halde, bedensel ve zihinsel gelişimim için gerekli olan değerli vitamin ve minarellerden yoksun şekilde uyanırım.
Erken yaşlılik belirtileri göstersem de, patronumun bedensel ve zihinsel gelişimine azami özen göstermekteyim.
Öte yandan bulunduğum kilit pozisyon sebebiyle tüm operasyonel birimleri tek başıma yönetir, Ar-Ge ve lojistik hizmetlerde de etkin görev alırım.
Kurum içerisindeki (annelik kurumu) iş ve hizmetlerde aksamanın yaşanmaması ve optimum düzeyde verim alınması için sosyal paydaşlarımı (annem, babam) koordine ederim.
Buna mukabil, çalışma şartlarımda "yıpranma payı" maddesi bulunmadığından, emeklilikte böyle bir tazminat hakkımın bulunmayacağını itiraf etmeliyim..
Hoş, evde sigortasız çalıştırıldığim için, bir emeklilik hakkım da olmayacağından "yemişim yıpranmayı" desem başım ağrımaz.
Patronumun yerli yersiz, sınırsız istekleri, anlamsız duygusal iniş çıkışlarına anlamlı ve proaktif çözümler üretmek görev tanımıma girse de, bunun çoğu zaman mobbing noktasına ulaştığını üzülerek belirtmeliyim.
Mazeret, ihtiyaç, hastalık iznim olmadığı gibi, "bi kapat aç kendine gelir" diyebileceğimiz kapatma butonum da olmadığından kriz yönetimi olarak sistemi kapatıp, mavi ekran verme yöntemi, olmazsa olmazlarım arasındadır.
Bu yazıyı yayınlamak için 1 Mayıs'ı bekledim; zira tüm gün, işçi ve emekçiler için... Ev hanımlığı ise, yetenek, beceri ve eğitim kapasitesinin altında kalan kadınlar için "gizli işsizlik" kabul edildiğinden, bu tür bir emek, toplum tarafından kabul edilmiş, altı çizilmiş bir "Emek" kategorisine girmiyor.
Bu kadınlar şayet şanslılarsa, emeklerinin karşılığını "yoğunlaştırılmış sevgi" olarak alıyorlar.
Öyle ya, sevgi neydi? Sevgi emekti.. Bu yazıyla, emeği peşin peşin hibe görülüp, gözardı edilmiş tüm ev hanımlarına selam ederim. Ayağınız taşa değmesin, elleriniz çiçek toplasın, ağzınız bal yesin...