6 Şubat depremi felaketler ve motosikletlerin gücü
Hatırlamaktan bile korktuğumuz günlerden biriydi. 17 Ağustos 1999. Saat 03.02'de meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki deprem 45 saniyede İzmit Körfezi'ni yerle bir etmişti. İstanbul da kötü durumdaydı. Maltepe ve Avcılar'da denize yakın binalar yıkılmıştı. Resmi rakamlara göre ölü sayısı 17.480 olsa da, gerçek rakamlar bunun iki katına yakındı..Felaketin ayrıntılarına girmeyeceğim. Ama hafızamdan çıkmayan bir ayrıntı var; felaket haberleri duyduğumda hep onu hatırlarım. Bazen rüyalarıma girer.
NTV haber merkezinde şeftim. Sabit ve mobil telefon sistemi çökmüştü. İzmit, Yalova, Değirmendere, Karamürsel ve Adapazarı'ndaki muhabir arkadaşlarımızla uydu üzerinden haberleşebiliyorduk. Saatlerdir yayında olmamıza rağmen, felaketin boyutlarını tam olarak kestiremiyorduk. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bile, verdiği ilk demeçte afetin büyüklüğünü televizyon görüntülerinden anladığını söylemişti.
Saat 17.00 sıralarıydı.Televizyonun farklı bölümlerinde çalışan nişanlı bir çift yanıma geldi. Belki istemezler diye isimlerini vermiyorum.Çiftlerden kadın olanın ailesi felaketin merkezi Değirmendere'de yaşıyordu ve haber alınamıyordu. Yollar bozulmuş, viyadükler yıkılmıştı. Buna rağmen, binlerce araç yollardaydı. Trafik açılamayacak şekilde kilitlenmişti. Durum çok kötüydü. Nişanlı çift bölgeye gitmek için fikrimi soruyor ve yardım istiyordu. İlk aklıma gelen "motosiklet kullanmayı biliyor musunuz" oldu. Erkek "biliyorum" dedi. " O zaman bir motosiklet bulun ve gidin" dedim. Gittiler. Sonrasını anlatmamalıyım.
Aradan 24 yıl geçti. 6 Şubat 2023. Kahramanmaraş'ın Pazarcık İlçesi saat 04.17'de sallanmaya başladı. 7.7 büyüklüğündeki deprem, 65 saniye sürdü ve 11 şehirde büyük yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri bölgeye ulaşmaya çalışırken, saat 13.24'te bu kez Elbistan ilçesi 45 saniye süren 7.6 büyüklüğündeki depremle sarsıldı.Türkiye asrın en büyük felatekini yaşadı. 53 bin kişi öldü, yüz elli bine yakın insan yaralandı. Yıkımın en fazla olduğu illerden Hatay'da 21.920, Kahramanmaraş'ta 12.622, Adıyaman'da 8.367, Gaziantep'te 3.897 kişi hayatını kaybetti.
24 yıl geçmesine rağmen Körfez depreminde yaşadığımız kaotik durumu, maalesef Kahramanmaraş depreminde de yaşadık. Arama kurtarma ekiplerinin bölgeye ulaşımında yine problemler oldu, telefonlar yine çekmedi. Yardım malzemelerinin dağıtımında yine sorunlar yaşadık. Binlerce gönüllü, kurtarma çalışmalarına katıldı. O gönüllüllerin arasında bu kez motosikletçiler de vardı.
İstanbul Kurye Hakları Derneği'ne üye bir kurye:
"İlk 4-5 gün profesyonel ekipler yoktu. Hafif hasarlı, büyük riskli olmayan binalarda yaralı depremzedeleri çıkarmakla işe başladık. Bizim ekip altı kişiydi. 10-15 gün içerisinde enkazdan toplam 62 kişi çıkardık. Eğitimli ekipler gelmeye başladıktan sonra, bizler onların yönlendirmeleri ile destek çalışmalarımıza devam ettik. O günlerde profesyonel ekiplerin eli ayağı gibi davrandık, onlar bizi nasıl yönlendiriyorsa biz de öyle hareket ettik. Enkazlardan ses dinledik, depremzedelerin üzerini örtmek için battaniye taşıdık, çalışanlar için getirilen yemekleri ve suları dağıttık. Bir saniyemiz bile boş geçmedi.”
Konya'dan Kahramanmaraş'taki arama-kurtarma çalışmalarına katılan bir başka kurye:
"Araçların ambulansların giremediği yerler vardı, bazı yollar kapalıydı, kimi köylerden haber alınamıyordu. Oralara yemek, erzak, kıyafet, özellikle de ilaç götürdük. Acil ilaç götürülmesi gerekiyor, yollar sıkıntılı ve araçlar geçemiyor. Biz de, motorlarla bu yollardan geçerek hızlıca ilaçları hastalara ulaştırdık. Belli bir organizasyon yoktu, herkes belli bölgeleri kendi seçmişti. Doktor ve hemşireleri motosikletlerimizin arkasına alıp, yolları kapalı köylere götürdük. Acil durumlarda motosikletlerimiz bir nevi ambulans işlevi gördü. Artçı depremlerde yollar daha fazla kapandı, ambulansların dahi giremediği yollar vardı. O durumlarda biz sağlık personeli bile taşıdık.”
Hız ve kazalarla anılan motosikletçilerin büyük afetlerde ne kadar işlevsel görevler yapabileceklerini 6 şubat depreminden gördük. Kurye Hakları Derneği'ne göre, sadece İstanbul'dan 1000 gönüllü kurye zorlu iklim koşullarına rağmen, arama kurtarma çalışmalarına destek vermek için deprem bölgesine gitti. Geçtiğimiz yıl İzmir'de meydana gelen orman yangınlarında da kurye dernekleri aktif rol aldı. Yanımızdan sağımızdan solumuzdan geçiyor diye kötü bakılan bu gençler hiç bir aracın giremediği yollardan geçerek, itfaiyecilere omuz verdiler. Yangın söndürdüler, su ve erzak taşıdılar.
Türkiye'de motosiklet sayısı 6 buçuk milyonu geçti. Bunların büyük bölümünü kuryeler oluşturuyor. Ve bu kuryelerin büyük bir bölümü, ülkemizde meydana gelebilecek olası afetlerde gönüllü olarak çalışmak istiyor. Bunun için bizi eğitin ve bir organizasyonun içine sokun diyor. Kurye Hakları Derneği Başkanı Mesut Çeki ile aylar önce konuşmuştum. Bu konuda hazırladıkları kapsamlı raporu İçişleri Bakanlığı'na da sunduklarını söylemişti. Raporun özeti şöyle,
Kuryelere, Afet Bilinci, Arama Kurtarma, İlkyardım ve Amatör Telsizcilik eğitimleri verilmeli, kuryeler sertifikalandırılmalıdır.
AFAD’a bağlı motorize ekipler kurulmalı. Ayrıca 112, İtfaiye gibi kritik görevlerdeki kurumların da özel motorize grupları olmalı. Bu konuda kuryelerden destek alınmalı.
Büyük Marmara Depremi’ne hazırlık kapsamında başta İstanbul çevresindeki iller olmak üzere, aktif faylara yakın illerde eğitimlerini tamamlamış, her an harekete geçmeye hazır birkaç yüz kişilik “Hızır Acil Kurye” grupları kurulmalı.
Yakıt ve motosiklet bakımı konusunda kurye sayısına paralel olarak, bazı bölgelerde "motosiklet bakım istasyonları” oluşturulmalı.
Kuryelerin bu talebi İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığ'ınca dikkate alınmalı ve derhal harekete geçilmeli. Çünkü motosikletlerin hareket kabiliyeti yüksektir. Her tür yol ve hava koşulunde en kısa zamanda hedefe ulaşmakta etkilidir. Diğer araçların giremeyeceği dar patikalardan bile ilerleyerek bir dağın zirvesine çıkabilir. Motosiklet, az yakıtla çok uzun mesafelere ulaşabilir.
Kuryelerin bu isteklerini araştırırken yine motosikletçilerden oluşan bir iyilik hareketini inceledim.
MAKUD, yani Motosikletli Arama Kurtarma ve Destek Derneği. Dernek, tamamen motosikletli gönüllülerden oluşuyor. İçinde her meslekten insan var. Ve Makud, Afad tarafından kabul ve akredite edilen ilk dernek olma özelliğini taşıyor. Derneğin başkanının, Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencilerine verdiği bir röportajı okudum. Ve çalışmalarına hayran kaldım.
Diyor ki:
Büyük afetlerde yoğunluktan dolayı telefonlar kilitlenebiliyor, bu sebeple telsizlerimiz var. Telsizlerimizin başında 7/24 nöbet tutan arkadaşlarımız oluyor ve sırayla nöbet tutuyoruz. Hemen hemen tüm Türkiye ile telsizlerimiz aracılığıyla iletişim kurabiliriz. Ayrıca, kendimize ait rölelerimiz var ve İstanbul genelinde kendi aramızda bu rölelerimizi kullanarak iletişim sağlayabiliyoruz. Olayın seyrine göre, AFAD’dan gelen talep doğrultusunda harekete geçiyoruz. Ciddi bir olay olduğunda ekibimiz, yarım saat içinde dernek merkezimizde toplanıyor. AFAD çıkış yapabilirsiniz dedikten sonra, 15 dakika içerisinde olay yerine çıkış yapıyoruz"
Dernek hızla büyüyor.. Üyeleri uzman ekiplerden düzenli olarak arama kurtarma ve ilk yardım eğitim alıyor. Afet ve olağanüstü durumlarda haberleşme kesildiğinden, her bir motosiklete telsiz yerleştirilmiş. Bence Makud motosikletlerin büyük felaketlerde nasıl verimli, organize ve işlevsel kullanılabileceğinin en güzel örneği.
Bir kaç gün sonra 6 şubat depreminin 2. yıl dönümü. Allah korusun ülkemizde meydana gelebilecek olası afetlerde organize bir arama kurtarma faafiyeti yürütebilmek için, Makud gibi oganizasyonların büyütülmesi ve desteklenmesi gerekiyor. Fransızların Cezayir Bağımsızlık Savaşı'nda yurtseverleri öldürmek için üzerine roket yerleştirdikleri motosikletleri,Türkiye hayat kurtarmak için kullabilir ve bu alanda diğer ülkelere örnek olabilir.. Bu konuda İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı başta olmak üzere tüm ilgili kuruluşları göreve çağırıyorum.
Çünkü motosikletler doğru kullanıldığında hayat kurtarır.