AB, Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşimcilere yaptırımları görüşüyor
Fransa Dışişleri Bakanı Sejourne ve İrlanda Başbakan Yardımcısı Martin, AB dışişleri bakanları toplantısı öncesi Batı Şeria'da Filistinlilere yönelik şiddet uygulayan yasa dışı Yahudi yerleşimcilere yaptırım uygulanması için ısrarcı olacaklarını ifade etti.
Fransa Dışişleri Bakanı Stephane Sejourne, AB dışişleri bakanlarının Orta Doğu'da iki devletli çözümü ele alacakları toplantının girişinde basına yaptığı açıklamada, AB'nin, işgal altındaki Batı Şeria'da Filistinlilere karşı şiddet eylemlerinde bulunan yasa dışı Yahudi yerleşimcilere yaptırım uygulanması için birkaç gün içinde harekete geçeceğini umduğunu söyledi.
Sejourne, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "iki devletli çözüme" karşı çıkan açıklamasının "rahatsız edici" olduğunu belirterek, herkes için "güvenlik garantisi" anlamına gelen Filistin devletinin kurulmasına ihtiyaç olduğunu vurguladı.
"YASA DIŞI YAHUDİ YERLEŞİMCİLERE YAPTIRIMDA ISRARCIYIZ"
İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Savunma Bakanı Micheal Martin de yasa dışı Yahudi yerleşimcilere yönelik yaptırım uygulanmasına dair görüşmelerin devam ettiğini dile getirerek, isim vermeden AB içerisinde iki ülkenin söz konusu yaptırımlara karşı çıktığını kaydetti.
Ülkesinin Yahudi yerleşimcilere yaptırım uygulanması konusunda duruşunun net olduğunu vurgulayan Martin, "Hamas'a yönelik yaptırımlar konusunda bir mutabakat var ve bu doğru bir karar. Ancak aynı şekilde Batı Şeria'daki şiddet yanlısı yerleşimcilere yönelik yaptırımlar konusunda da anlaşmaya varılması gerekiyor. Bu konuda çok netiz ve bugün ısrarcı olacağız." dedi.
Martin, Netanyahu'nun "iki devletli çözümü" reddetmesinin "kabul edilemez" olduğunu, bu tutumun bölgede barışın tesis edilmesine katkıda bulunmadığını söyledi.
Hem İsrail hem de Filistin vatandaşlarının güvende ve barış içinde yaşaması için "iki devletli çözümün" öneminin altını çizen Martin, Netanyahu'yu dünya genelinde barışı savunan çoğunluğa kulak vermeye çağırdı.
İRLANDA "SOYKIRIM" DAVASINA MÜDAHİL OLMAYI DEĞERLENDİRİYOR
Martin, İrlanda kamu yayın kuruluşu RTE’ye yaptığı açıklamada ise ülkesinin, Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanında (UAD) İsrail’i Gazze'de "soykırım" yapmakla suçlayarak açtığı davaya müdahil olmayı değerlendirdiğini duyurdu.
Güney Afrika'nın açtığı davada Filistin dahil hiçbir ülkenin henüz resmen müdahil olmadığını belirten Martin, UAD'nin ilk olarak Güney Afrika'nın Gazze'ye saldırıların derhal durdurulması ve insani yardım girişlerinin engelsiz sağlanması gibi ihtiyati tedbir talepleri hakkında karar vereceğine işaret etti.
Martin, ülkesinin UAD'de Ukrayna'ya saldırıları nedeniyle Rusya aleyhindeki davaya müdahil olmadan önce 12 hafta yasal argümanları değerlendirdiğini anımsatarak aynı durumun İsrail aleyhindeki dava için de geçerli olacağını ve herhangi bir müdahil olma adımı atmadan Güney Afrika'nın argümanlarını detaylıca analiz etmeleri gerektiğini söyledi.
NE OLMUŞTU?
Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle 29 Aralık 2023'te UAD'de dava açarak İsrail aleyhine ihtiyati tedbir kararı alınmasını talep etti.
Güney Afrika, bu kapsamda UAD'den 9 ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesini istedi.
Bu kararların arasında "İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarını derhal durdurması, Filistinlilere yönelik soykırımın önlemesi için gerekli tüm makul tedbirleri alması, yerlerinden edilenlerin evlerine dönerek yeterli gıda, su, yakıt, tıbbi ve hijyen malzemeleri, barınak ve giysi dahil olmak üzere insani yardıma erişimini sağlaması, soykırıma karışanların cezalandırılmaları için gerekli adımları atması ve soykırımın delillerini muhafaza etmesi" de bulunuyor.
Güney Afrika, durumun aciliyeti sebebiyle UAD'den tedbir kararına hükmetmesini talep ederken 11-12 Ocak'taki duruşmaların tamamlanmasının ardından Divan, tarafların beyanları ve delillerini inceleyerek karar için müzakerelere başladı.
Kararın açıklanması için hakimleri bağlayan bir tarih bulunmuyor ancak UAD'nin önceki yargılamalarına bakıldığında soykırım gibi aciliyet gerektiren durumlarda bu sürenin birkaç hafta olabileceği öngörülüyor.