ABD saldırısıyla öldürülen Kasım Süleymani kimdir? İşte Süleymani'nin hayatı
ABD Başkanı Donald Trump'ın talimatıyla Bağdat'ta öldürülen Kasım Süleymani son on yılda İran'ın Lübnan, Irak, Suriye, Gazze ve Yemen'de attığı adımları yönlendiren isim olarak biliniyor.
1980'lerde tüm bölgeyi etkisi altına alan İran-Irak savaşından bu yana İran'ın bölgedeki güvenlik politikalarının belirlenmesinde önemli bir rol oynayan Kasım Süleymani, son on yılda Lübnan, Irak, Suriye, Gazze ve Yemen'de İran'ın attığı adımları yönlendirdi.
ABD'nin 3 Ocak 2019'da Bağdat'ta düzenlediği saldırıda öldürülen İranlı Komutan Kasım Süleymani, ilokul mezunu bir inşaat işçisiydi.
1956'da İran'ın güneydoğusundaki, Afganistan sınırına yakın Rabord köyünde doğan Süleymani, 19 yaşındayken, Hamaney'in öğrencilerinden birinin verdiği sohbetlere katılmaya başladı. Hemen ardından Hamaney'le doğrudan bağlantı kurdu.
Sadece birkaç yıl sonra İran İslam Devrimi gerçekleşip Hamaney liderlik koltuğuna oturduğunda, Devrim Muhafızları'nın göze çarpan isimlerinden biri olmuştu.
İran-Irak savaşında cephede savaştıktan sonra uzun süre Afganistan sınırındaki birliklerin komutanı olarak görev yaptı.
1990'larda Taliban, İran'ın doğu sınırlarında daha fazla etkinlik göstermeye başladığında Tahran, bundan Suudi Arabistan ve Pakistan'ı sorumlu tuttu.
Hamaney, 1998'de, İran Devrim Muhafızları'nın bünyesindeki en etkili güç olan Kudüs Gücü'nün başına Süleymani'yi getirdi.
O tarihten bu yana da doğrudan İran'ın dini lideri Ali Hamaney'e bağlı.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre; Süleymani'nin komutan olmasından sonra Kudüs Gücü, tüm bölgede istihbarat faaliyeti yürüten, özel operasyonlar da yapan, sadece devletlerle değil devlet dışı gruplarla da yakın ilişki geliştirerek etkinliğini geniş bir alana yayan bir silahlı güce dönüştü.
Suriye'de de etkin rol aldı
Kudüs Gücü ve Kasım Süleymani, son dönemde bölgede etkinliğini savaşçıları üzerinden artırdı.
Suriye'de yakın ilişki içinde olduğu Devlet Başkanı Beşar Esad yönetimine karşı başlayan iç savaşta, Esad'ın yanında savaşmak üzere Afganistan'dan, Irak'tan ve Lübnan'dan Şii milis güçlerini Suriye'ye gönderdi.
İç savaş boyunca birkaç kez Suriye'nin farklı bölgelerinde cephede görüldü.
2014'ten itibaren Suriye'de Kudüs Gücü askerlerinin cenazeleri yapıldı, bu cenazelerin haberleri İran medyasına da verildi.
Haziran 2013'te, Lübnan sınırındaki Kuseyr'in Şam ordusu tarafından ele geçirilmesi, muhaliflerin 2 yılda büyük kazanımlar elde ettiği iç savaşın seyrini değiştiren olay oldu.
Kasım Süleymani'nin burada oynadığı rol, Nasrallah'tan Hizbullah savaşçılarını Kuseyr'e göndermesini istemek oldu. Hizbullah'ın ilk kez Suriye'de aktif olarak savaştığı cephede Esad büyük bir kazanım elde etti.
Süleymani, Lübnan'daki etkinliğini, Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah'la çok yakın bir ilişki kurarak geliştirmişti.
Lübnan'daki birçok siyasetçi ve uzman, Lübnan siyasetine ve İsrail'le olan çatışmalara yön veren örgütün Hizbullah olmadığını, doğrudan Kudüs Gücü ve Kasım Süleymani olduğunu söylüyor.
Kasım Süleymani, öldürülen Hizbullah komutanlarının cenazelerine de katıldı.
2006'da başlayan Hizbullah öncülüğündeki Lübnan-İsrail savaşı sırasında cepheye giderek Hizbullah savaşçılarına liderlik ettiği biliniyor.
ABD ile görüşme
ABD, 11 Eylül 2001'de New York'taki saldırıdan El Kaide'yi sorumlu tutup Afganistan'a operasyon düzenleyeceğini açıkladığında, Cenevre'de, İranlı ve Amerikalı yetkililer arasında görüşmeler yapıldı.
Çünkü İran da Suudi Arabistan'ın uzantısı olarak gördüğü bu örgüte karşı Afganistan sınırında savaş veriyordu.
Kasım Süleymani'nin yönlendirmesiyle İran heyeti, El Kaide'ye ait tespit ettikleri üslerin yerlerini Amerikalılarla paylaştı.
Ancak ABD'nin 2003'te Irak'ı işgali sırasında bu sınırlı işbirliği de sona erdi. Kudüs Gücü'ne bağlı Hizbullah Tugayları, Mehdi Ordusu, bugün Haşd-i Şabi'nin en kalabalık ve en kritik gücü olan, 1982'de Irak'ta İran için savaşmak üzere Şii güçleri toplayan Bedir Tugayları, o dönemde Irak'ta Amerikan işgaline karşı mücadele etmek üzere bir araya getirildi. İlk aşamada Irak'ın Sünni lideri, İran'a karşı 8 yıl boyunca savaşmış olan Saddam Hüseyin'in devrilmesi için ABD işgaline üstü kapalı destek verseler de Hüseyin'in idamının ardından ABD'ye karşı savaşmaya başladılar.
2007'de iki ülke arasında bir dizi görüşme daha yapıldı.
Bağdat'ta bir araya gelen Amerikalı ve İranlı yetkililer, Irak'taki mezhep çatışmalarıyla nasıl mücadele edeceklerini görüştü.
Görüşmelere katılan eski ABD Büyükelçisi Ryan Crocker, BBC'ye verdiği bir mülakatta, görüşmelerde General Süleymani'nin oynadığı gizli rolü şöyle vurgulamıştı:
"İran temsilcisi sürekli ara verilmesini talep ediyordu. Önce sebebini anlayamadım. Ama daha sonra fark ettim, kendisinin değinmediği konularda bir şey söylediğimde Tahran'a telefon açıp soruyordu. Tahran tarafından sıkı bir şekilde yönlendiriliyordu. Telefonun diğer ucundaki kişi de Kasım Süleymani'ydi."
Süleymani, Irak'ta 2010'da İran'a yakınlığıyla bilinen Nuri el Maliki'nin başbakan seçilmesinde de, koalisyon görüşmelerine katılan yardımcıları sayesinde etkili oldu.
Haşd-i Şabi'nin arkasındaki güç
2014'te DEAŞ'ın Musul'u ele geçirmesinin ardından Iraklı Şii lider Al Sistani, DEAŞ'a karşı savaşma çağrısı yaptığında, Kasım Süleymani bu çağrıyı fırsata çevirdi ve DEAŞ'a karşı savaşmak üzere kaydolan gençleri Haşd-i Şabi bünyesinde toplayarak 50 binin üzerinde savaşçı kazandı.
Hizbullah Tugayları ve Bedir Grubu'nu da Haşd-i Şabi'nin parçası haline getirdi. DEAŞ'a yönelik savaş sırasında Kasım Süleymani defalarca Irak'ta cephede görüntülendi.
Bedir Grubu'nun ve Haşd-i Şabi'nin komutanı Hadi el Amiri, Mart 2015'te Kasım Süleymani'yle ilişkisi sorulduğunda "Ne zaman ihtiyaç duyarsak ona danışıyoruz, bize yardım ediyor" yanıtını vermişti.
2014'te ABD de, uluslararası koalisyonun öncüsü olarak Irak'ta DEAŞ'a karşı operasyonlara başlamıştı.
2015'te, dönemin CIA Başkanı John Brennan, Kasım Süleymani'nin Irak'ta Şii milislerle birlikte DEAŞ'la çatışmaları komuta etmesini eleştirerek "Süleymani'nin Irak'ta DEAŞ'la mücadeleyi zorlaştırdığını" söylemişti:
"İran'ın Irak'ta öyle bir rol oynamasını engelleyeceğiz. Bence Iraklılarla birlikte çalışarak o rolü oynama uğraşındalar ama biz de Iraklılarla çalışıyoruz."
New York Times da, İran'ın Irak üzerinde nasıl etkili olduğunu anlattığı makalesinde, "İran'ın ulusal güvenliği için hayati olarak gördüğü Irak, Suriye ve Lübnan'daki politikalarının İran Devrim Muhafızları ve ona bağlı özel kuvvetler olan Kudüs Gücü tarafından şekillendirildiğini" yazdı.
Gazete, İran'da mevcut ve geçmiş yönetimde yer alan kaynaklara dayanarak, İran'ın bu ülkelere Dışişleri Bakanlığı yerine Devrim Muhafızları'nda görevli kişiler arasından büyükelçi atadığını yazıyor. Bu kaynaklar, Irak'ta Devrim Muhafızları ve istihbarat çalışanlarının da birlikte hareket ettiklerini belirtiyor.
2018'de Amerikan ordusunun Orta Doğu'daki aktivitelerinden sorumlu komutanlardan Joseph Votel, "Nerede İran'ın bir hareketliliği varsa, orada Kasım Süleymani'yi görüyoruz. Lideri olduğu Kudüs Gücü en büyük tehdit." demişti.
Ekim 2019'da Devrim Muhafızları'nın istihbarat şefi Hüseyin Taeb, İsrail-Arap ortak suikast timi için çalışan ve Kasım Süleymani'yi öldürme planı yapan üç kişiyi tutukladıklarını duyurdu.
İsrail basınına göre Mart ayında İsrail Dışişleri Bakanı İsrael Katz, "Kasım Süleymani'nin kökünü kazımaya çalışıyoruz" demişti. Ağustos ayında İsrail, Suriye'de Kudüs Gücü'nün üssü olduğunu söylediği bazı hedeflere yönelik hava saldırıları düzenledi.