Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'dan referandum açıklaması: Çok net söylüyoruz...

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, başörtüsü düzenlemesiyle ilgili teklifin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 400 ve üzeri bir oyla kabul edilmesi halinde halk oylamasına gidilmediğini açıkladı. Bakan Bozdağ "Bazıları '400'ün üzerinde bir kabul ile Meclis'ten geçerse dahi bu değişiklik halk oylamasına götürülecek, biz bu nedenle karşıyız.' diye konuşabilir, konuşanlar da var. Çok net söylüyoruz; değişiklik 400 ve üzeri bir oyla kabul edildiği zaman halk oylamasına gitmeyeceğiz." dedi.

Çeşitli programlara katılmak üzere Yozgat'a gelen Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Hazreti Ali Cami ve Külliyesi'nin temel atma töreninde yaptığı konuşmada, camilerin yeryüzünde Allah'ın evleri olduğunu söyledi. Bozdağ, Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Allah'ın Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa'dan bahsettiğini anımsattı. Cenab-ı Allah'ın iki tane de mescidin niteliklerinden bahsettiğine değinen Bozdağ, "Birisi Mescid-i Nebevi, diğeri ise Mescidi Aksa. Tabii ikisine dair bu değerlendirmeleri elbette ulema yapacaktır ama biz biliyoruz ki mescitler yeryüzünde Allah'ın evleridir. İkincisi mescitler Müslümanların mezhep, meşrep, tarikat ve benzeri farklılıkları gözetilmeksizin millet, devlet farkı gözetilmeksizin dünyanın her neresindeyse hepsinin ortak mabedidir. Mescit demek, cami demek her şeyden bağımsız bütün Müslümanların birliğini, dirliğini, omuz omuza oluşunu, sırt sırta verişini, birlikte Allah'ın huzurunda eğilmelerini, birlikte secde edip, birlikte dua etmelerinin sağlandığı muhteşem bir birlik, kardeşlik ve Müslümanlığın yaşandığı büyük eserdir. Hakikaten baktığınızda dünyanın dört bir yanında camilerin birlik, dirlik, kardeşlik konusunda verdiği mesajı doğru okuduğumuzda eminim ki pek çok ihtilaf belki daha doğmadan çözülecek. Allah'ın huzurunda diz dize, omuz omuza ve aynı istikamete bakan ve aynı Allah'a inanan, aynı Allah'a ibadet eden aynı Allah'a dua eden insanların birbirine sevgisiz, saygısız, husumetle bakması, yaklaşması kabul edilebilir mi? Elbette kabul edilemez. Camilerin birleştiriciliğini, en üst düzeyde olmasını sağlayan hiç şüphesiz ki cami cemaatidir. Camiyi güçlü kılan içindeki Müslümanlardır, müminlerdir." dedi.

"Camiler bulundukları şehirleri aydınlatan birer kandildir"
Camilerin bu yüzden de her zaman hedefte olduğuna dikkati çeken Bozdağ, çünkü bu milletin birliğine, dirliğine ve kardeşliğine kastetmek isteyenlerin pek çok tartışmayı camiler üzerinden yaptığına dikkati çekti. Bakan Bekir Bozdağ, "Bir bakarsınız bir yanlış iş var veyahut da çarpıtılacak bir konu var, merkezinde cami var. Hep beraber üzerine üzerine giderler. Yahu durun bakalım. Bir insanın yaptığı hatanın veya bir kişinin yaptığı yanlışın camiyle ne alakası var? Alaka kurulamaz ama kurarlar. Onun sebebi de camilerin fonksiyonlarındandır. Allah Resulü Mekke'den Medine'ye hicret etti. İlk yaptığı şey Mescid-i Nebevi'dir. Ayağının tozuyla yaptığı şey ve Medine'yi Medine Münevvere yapan oradaki ışıktır ve orada yapılan ilimdir, irfandır, ibadettir. Camiler bu açıdan da bulundukları mahalleleri, şehirleri aydınlatan adeta birer güneştir, birer aydır, birer kandildir. Camilerin gölgesinde, mazlumların sığındığını, mağdurların camilere gittiğini, kimsesizlerin camilerin kapısında medet aradığını, çoluk çocuk vesaire kim varsa camiye gidersek 'bize sahip çıkan biri olur' deyip camiye koştuğunu da görüyoruz. Bu da cami cemaatinin mazluma, garibe, mağdura sahip çıkarak toplumda oluşturduğu müspet imajın bir örneğidir." ifadelerini kullandı.

"Camiler bu memleketin tapusudur"
Bakan Bozdağ, camilerin bu açıdan büyük bir görev ifa ettiklerini belirterek "Bir diğer açıdan da camiler bu memleketin tapusudur. Buranın Müslüman Türk yurdu olduğunun, ecdadımızın, atalarımızın bin yılı aşkın bir süredir bu topraklarda yaşadığının tapu kağıtlarıdır camiler. 'Buralar bizimdir' diyorsak, işte Hazreti Ali Cami, Çapanoğlu Cami, Süleymaniye, işte Selimiye diyoruz. 'Bizim' diyoruz. Sebep, işte bu minare, işte bu kubbe, işte bu şadırvan, işte bu minber, işte bu mihrap. Bizim atalarımızın nakış nakış işlediği eserler dört bir yanından bağırıyor. Bu topraklar Müslüman Türk yurdudur. Bu topraklar bizim topraklarımızdır. Ecdadımızın kanlarıyla sulayıp hayat verdiği bu topraklar İslam diyarıdır. O yüzden düşmanlar, Türkiye'ye dönük faaliyette bulunanların her daim hedefinde camiler olmuştur. Bundan sonra da olacaktır. Camileri de ayakta tutan hep siz oldunuz. Allah razı olsun, Aziz Türk milleti cebinde olanı vererek, dilinde olan duasını ederek, kimisi emeğini koyarak, kimisi ben yanındayım diye durarak kimisi sahip çıkanlardan, 'Biri de ben olayım' diye koşarak bin yıldır ve İslam'a girdiği günden beri camilerin hep muhafızı, hep müdafi, hep banisi, hep ihyacısı olmuştur. Allah bizleri ecdadının peşinden gitmeyi, şereflerin en büyüğü kabul eden ve gönlü camilere bağlı olan camilerin imarı, ihyası, inşası konusunda üzerine düşen bir şey olduğunda etrafına bakmadan koşanlardan eylesin diyorum." diye konuştu.

"Ülkemizde hamdolsun 90 bin camimiz oldu"
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ise Hazreti Peygamber'in hicret ettiğinde ilk yaptığı işin Mescidi Nebevi'yi inşa etmek olduğunu hatırlattı. Bir şehrin aydınlanmasının yolunun camilerden geçtiğini vurgulayan Erbaş, Medine'den sonra Ashabı Kiram'ın gittikleri her yerde camiler ve mescitler inşa ettiklerini anlattı. Camilerin duvarlarını inşa ettikleri gibi içinde de eğitim yaparak, ilim, irfan, bilgi, hikmet merkezi haline getirerek, medrese talimi yaparak ihya etiklerini aktaran Erbaş, "İnşallah bizler de peygamber varisleri olarak müftümüz, hocalarımız, vaizlerimiz, imamlarımız hem burada yapılacak olan camide hem de bütün camilerimizde, cami dersleriyle, Kur'an dersleriyle, ilmihal dersleriyle, tefsir, hadis, fıkıh dersleriyle inşallah camilerimizin içini ihya etmenin gayreti içerisinde olacağız. Ülkemizde hamdolsun 90 bin camimiz oldu. 90 bin camimizde 150 bine yakın hocamızla, Kur'an kursu hocalarımızla, vaizlerimizle, imamlarımızla, müezzinlerimizle milletimizin manevi hayatına, dini hayatına katkı sunmaya gayret ediyoruz. İnşallah bu cami de en kısa zamanda tamamlanır ve cami dersleriyle, eğitimle, öğretimle, içinde yapılacak 4-6 yaş kursuna devam eden çocuklarımızın eğitimleriyle camimizi ihya etmiş oluruz. Hayır sahibi kardeşlerimden Allah razı olsun. Cami inşa etmek en büyük hayrı kazandıran hususlardan birisidir. Bu camimizin de tamamlanmasında katkısı olacak bütün hayır sahiplerimizden Allah razı olsun diyorum." dedi. Yozgat'ta dört halifeden üçünün isminin verildiği camiler bulunduğunu dile getiren Erbaş, bu camiye de Hazreti Ali ismini verdiklerini sözlerine ekledi. Konuşmaların ardından temel atma töreni, butonlara basılarak gerçekleştirildi.

"Kanun, süs gibi kaldı"
Bakan Bozdağ, Şehit İbrahim Yılmaz Dini İhtisas Merkezi'nin açılışında, Anayasa'ya rağmen haksız ve hukuksuz bir biçimde yıllar yılı bu ülkede kadınların bir kısmının çalışmalarının, dini inancı sebebiyle tercih ettiği kıyafeti yüzünden elinden alındığını söyledi. Bu haksızlığı da ortadan kaldırdıklarını belirten Bozdağ, şu anda bu ülkede çalışan kadınlar içerisinde başı açık, başı örtülü ayrımı olmadığını vurguladı. Bu milletin evlatlarının, kıyafet konusunda arasında hiçbir sorun olmadığını dile getiren Bozdağ, "Sorun bu ülkeyi yönetenlerin zihniyetinde, kafasında. İktidar olanların o dönemdeki ilkel anlayışlarıdır. Sorunun olmadığını 2013'ten bu yana yaşanan hürriyet ortamında hep beraber gördük. İnşallah bundan sonra Türkiye böylesi ortamlara yeniden dönmesin istiyorum. Sayın Kılıçdaroğlu da 'Endişe var.' diyor. Yeniden dönülür mü, dönülmez mi diye bir kanun teklifi Meclise sundu. Sayın Cumhurbaşkanı'mız da dedi ki 'Madem öyle biz bunu daha üst bir güvenceye kavuşturalım. Anayasal güvence getirelim. Bundan sonra bu konu kalıcı olarak Türkiye'nin gündeminden çıksın.' dedi ve Anayasa teklifiyle ilgili hazırlıklarımızı yaptık, tamamlandı. Teklif, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunuldu. İnşallah Türkiye Büyük Millet Meclisi bu konuda büyük bir uzlaşmayla bu teklifi kanunlaştırır. 'Kanun yeter, Anayasa'ya lüzum yok' diyenler, rahmetli Özal'ın Yüksek Öğretim Kanunu'na koyduğu ek 17'nci madde var. Yürürlükte hala, ne diyor? 'Kanunlara aykırı olmamak kaydıyla yüksek öğretim kurumlarında kılık kıyafet serbesttir' diyor. Doksanlı yıllarda, bu serbesttir diyen hükme rağmen Yükseköğretim Kurumlarında ikna odaları kurulmadı mı? Kanun, süs gibi kaldı. Uygulama kanunu tanımadı. Bırak uygulamayı, idareyi, Danıştay tanımadı kanunu. Bırakın Danıştay'ı, kanunu korumakla görevli Anayasa Mahkemesi tanımadı kanunu." şeklinde konuştu. 

 "Çok net söylüyoruz; değişiklik 400 ve üzeri bir oyla kabul edildiği zaman halk oylamasına gitmeyeceğiz"
Kanunun bu meseleyi çözmede kafi olmadığını vurgulayan Bozdağ, öyleyse kanundan daha güçlü bir yasal metne yani anayasal güvenceye ihtiyaç olduğunu söyledi. O yüzden bu meselenin Türkiye'nin gündeminden kalıcı olarak çıkmasını istemeleri halinde yolun belli olduğunu belirten Bozdağ, "Anayasa değişikliğini yaparak bu meseleyi artık Türkiye'nin gündeminden kalıcı olarak çıkarabilirsin. Umar ve dilerim ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygın üyeleri bu değişiklik teklifini 400'ün üzerinde bir oyla kabul ederek yasalaşır. Buradan şunu da ifade etmek isterim, Sayın Cumhurbaşkanı'mız da ifade etti, ben de tekrar etmek isterim. Bazıları '400'ün üzerinde bir kabul ile Meclis'ten geçerse dahi bu değişiklik halk oylamasına götürülecek, biz bu nedenle karşıyız.' diye konuşabilir, konuşanlar da var. Çok net söylüyoruz; değişiklik 400 ve üzeri bir oyla kabul edildiği zaman halk oylamasına gitmeyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı'mız da halk oylamasına götürmeyeceğini ifade etti. Ancak 400'ün altında 360'ın üstünde kalırsa bunu düşünürüz dedi. Neden? O zaman da Türk halkı şunu diyebilir, 'Meclis 400'le kabul etmedi, bana gelseydin ben kabul ederdim' diyebilir. Bu açıdan da 400 ve üzeri bir kabul olduğu takdirde Cumhurbaşkanı'mızın halk oylamasına götürmeyeceğini açıkladığını buradan bir kez daha tekrar etmek isterim. Bunun arkasına kimse sığınmasın. 400 ve üzeri kabul olduğunda Resmi Gazete'de yayımlanır, yasalaşır ve bu konuda Türkiye'nin gündeminden kalıcı bir şekilde çıkmış olur. Umarız ki bu konudaki mutabakat Parlamentoda sağlanır ve Türk Parlamentosu 27'inci dönemi, Türkiye için örnek bir uzlaşmayı hayata geçirir." dedi. 

Sonraki Haber