Adnan Oktar davasında Merve Büyükbayrak'ın sözleri şoke etti: "O cennetten gelmiş bir kuzu"
Adnan Oktar davasında Merve Büyükbayrak'ın sözleri duyanları resmen şoke etti. Büyükbayrak, "Adnan Bey'i yakıcı bir aşkla seviyorum. O cennetten gelmiş bir kuzu gibi gözümde" ifadeleri dikkat çekti.
Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik hükmün istinaf tarafından usulden bozulmasının ardından 72’si tutuklu 215 sanığın yeniden yargılandığı davada, tutuklu sanıkların mütalaaya karşı savunmaları alındı. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülen davanın 24. duruşmasına, Oktar’ın da aralarında bulunduğu bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı. Merve Büyükbayrak'ın sözleri duyanları resmen şoke etti. Büyükbayrak, "Adnan Bey'i yakıcı bir aşkla seviyorum. O cennetten gelmiş bir kuzu gibi gözümde" dedi.
"Adnan Bey'i yakıcı bir aşkla seviyorum"
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda savunması alınan tutuklu sanık Merve Büyükbayrak da “Adnan Bey'i yakıcı bir aşkla seviyorum. O cennetten gelmiş bir kuzu gibi gözümde ama asıl ruhunu seviyorum. Saçının telinden tırnağının ucuna kadar aşığım. Bu metafizik bir bağ ve bu bağı Allah’ın izniyle kimse koparamaz.” ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanık Tarkan Yavaş ise savunmasında, kendi lehlerine sonuçlanmış soruşturma kararları bulunduğunu savunarak, örgüt olmadıklarını iddia etti.
“Yaşam biçimimizi kimileri yadırgıyor olabilir"
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Halil Hilmi Müftüoğlu, kendilerini bir araya getirenin inançları ve ortak davaları olduğunu belirterek, “Yaşam biçimimizi kimileri yadırgıyor olabilir ama bu bizim bir suç örgütü olduğumuzun varlığının delili değildir. Mehdiyet inancı adı üstünde dini bir inançtır. Dini inançlar suçlanamaz, suçlama konusu yapılamaz. İddianame ve mütalaada, bu anayasal hakkımızı çiğnemiş, suç işlemişlerdir. Benden başka hiç kimseyi ilgilendirmeyen bir konuda suçlanmaktayım. Evet, mehdiyet inancım vardır. Buna inanmak bir suç değildir.” dedi.
Duruşma ertelendi
Yavaş, savunmasında dosyalarının çoğunda suç olmayan ithamların bulunduğunu öne sürerek, “Baştan örgüt olduğumuz ilan edilmiş. Örgüt olduğumuzu söyleyen kesinleşmiş bir mahkeme kararı var da biz mi bilmiyoruz.” dedi.
Duruşma, savunmaların alınmasına devam edilmek üzere bugün devam edilecek.
Mütaaladan
Duruşma savcısı tarafından 19 Eylül’de hazırlanan 445 sayfalık mütalaada, elebaşı Adnan Oktar’ın 1994’te örgütün dışarıya açılması yönünde talimat verdiği ifade ediliyor.
İmkanı olanların iş kurması, iş kuramayanların ise iş bulmaları ve kazandıkları paraları örgüte “infak” adı altında getirmeleri talimatlarının iletildiği yer alan mütalaada, yapılan harcamalara ilişkin örgüt liderinin sürekli bilgilendirildiği ve örgüt içinde tüm harcamaların son kararının örgüt lideri tarafından verildiği belirtiliyor.
Silahlı terör örgütü FETÖ ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü’nün oldukça benzer saiklerle hareket ederek, insanların dini hassasiyetlerini manipüle ettikleri bilgisine yer verilen mütalaada, dönemin siyasi ve sosyal koşullarına göre söylem geliştirdikleri ve faaliyetlerini buna göre tanzim ettikleri vurgulanıyor.
Mütalaada, sanıkların, Akkuyu Nükleer Santral Projesi, Suriye politikaları ve Türkiye-Rusya’yı ilgilendiren istihbarı konularda bilgi toplama, ayrılan örgüt üyelerinin zor durumda bırakılmaları için FETÖ’cü olduklarına ilişkin yabancı istihbarat birimlerine bilgi verilmesi şeklindeki eylemlerde bulundukları aktarılıyor.
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen sanık ve katılanların beyanlarına göre örgüt lideri sanık Adnan Oktar’ın özellikle kadın örgüt mensuplarına yönelik “bakışını beğenmediği, yanlış hitap ettiği, kendisine itiraz ettiği/karşı çıktığı” gibi sebeplerle küfür ve hakaret içerikli sözler kullanarak veya darbedip psikolojik ve fiziki şiddet uyguladığı anlatılan mütalaada, Oktar’ın ayrıca örgüt üyelerinin eğitim alma hakkını engellediği bildiriliyor.
Mütalaada, Oktar’ın sistematik şekilde örgüt mensuplarına cinsel istismarda bulunduğu, örgüt üyelerinin bir kısım bürokrat, siyasetçi, gazeteci, kamu görevlisi ve sivil vatandaşlara yönelik kişisel bilgileri kaydedip Oktar’a sundukları, bu verilerin arşivlenmiş şekilde muhafaza edildiği kaydediliyor.
Esas hakkındaki mütalaada, örgüt elebaşı Oktar’ın, “örgüt yöneticiliği”, “FETÖ silahlı terör örgütüne yardım”, “siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs”, “eziyet”, “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma”, “birden fazla kişiyle birlikte birden fazla kez çocuğa karşı cinsel istismar”, “cinsel saldırı”, “cinsel saldırıya teşebbüs”, “kişisel verilerin kaydedilmesi”, “tehdide azmettirme” suçlarından 232 yıl 9 aydan 1198 yıla kadar hapsi isteniyor.
Örgüt yöneticisi konumundaki diğer sanıklar Tarkan Yavaş, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Yeliz Sucu, Ayşegül Hüma Babuna ve Fatma Ceyda Ertüzün’ün de benzer suçlardan cezalandırılması istenen mütalaada, 71 tutuklu sanığın mevcut hallerinin devamı talep ediliyor.