AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Kılıçdaroğlu'nun iddialarına tepki! "Affedilir bir tarafı yoktur"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde muhabirlerle bir araya geldiği programda konuştu. Kılıçdaroğlu'nun Meclis'te yaptığı konuşmaya tepki gösteren Ömer Çelik, "Meclis'in gazi Meclis olması konusundaki yaklaşımla ilgili olarak ortaya koyduğu polemiğin hiçbir şekilde affedilir bir tarafı yoktur." dedi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde muhabirlerle bir araya geldiği programda konuştu.

Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:

En çok kullandığı ifadelerden birisi okur yazarlık konusunda problemi olduğu için, bu Meclis'te de bir kere daha siyasetten haberi olmadığını gösteren ifadeler kullandı.

"Politik okur yazarlığı olmadığının yeni bir ifadesi"

Tek kişilik hükümet tabiri hukuki ve siyasi olarak, bir kişinin yönetiminden bahsetmiyor. Başkanlık seçimlerinde Cumhurbaşkanı seçildiğin andan itibaren hükümetin kurulması anlamına geliyor. Parlamenter sistemde ise seçildikten sonra Meclis'te bir güven oyu süreci söz konusu oluyor. Cumhurbaşkanı tarafından atama oluyor, daha sonra Meclis'ten oy alması gerekiyor. Aradaki farka dikkat çekmek için Başkanlık sistemleri için tek kişilik hükümet tabiri kullanılır. Bu şekilde baktığınızda da her zaman görüldüğü gibi bütün başkanlık sistemlerinde de başkan göreve geldiği andan itibaren seçildiği andan itibaren, resmi sonuçlar açıklandığı andan itibaren hükümet kurulmuş demektir. Bu son derece net bir durumdur. Buna rağmen sürekli olarak bunu gündeme getirmesi politik okur yazarlığı olmadığının yeni bir ifadesi olarak önümüze gelmiştir.

Kendisi bir çok kere demokrasiden, demokratik üsluptan bahsediyor. Bu çerçeveden bakıldığında esasında Meclis'te yaptığı konuşmada, yüce Meclis'in iradesine son derece saygısız olduğu, yüce Meclis'in milletvekillerine hitap ettiği ifadeler sürekli olarak Meclis'in daha da güçlenmesi gerektiğinden bahseden muhalefetin zihniyetini göstermesi açısından ibretlik olmuştur.

"Affedilir bir tarafı yoktur"

Meclis'in gazi Meclis olması konusundaki yaklaşımla ilgili olarak ortaya koyduğu polemiğin hiçbir şekilde affedilir bir tarafı yoktur. Milletvekillerimize dönüp, 'sizin nasıl milletvekili seçildiğinizi biliyoruz' diyor. Evet, hür ve demokratik bir seçime girdiler, milletin oyunu aldılar ve milletvekili oldular. Bu bu kadar açık ve net. Ama kendisinin nasıl genel başkan olduğu konusu halen Türk siyasi hayatının en gizemli en spekülatif konularından biri olmasına rağmen başkalarının seçimi hakkında bu derece konuşması tam bir basiretsizliktir. Haddini aşmaktır. Bizim milletvikilimiz, Meclis'in diğer milletvekilleri gibi hür ve demokratik seçimlere girdiler. Bütün Türkiye'nin gözü önünde demokratik bir yarış neticesinde milletvekili oldular. Bunun tartışmaya açılması CHP Genel Başkanının kendi oturduğu koltuğun meşruiyetini açması anlamına gelir.

Milletin iradesiyle seçilen milletvekillerine yönelik bu üslubun kullanılması millet iradesiyle kavga etmekten başka bir şey değildir. Bunu Kılıçdaroğlu ve yönetimi bir varoluş haline getirmiştir.

"15 Temmuz'da tanklar kime yol verdiyse diktatör odur"

Yine Cumhurbaşkanımızla ilgili olarak bu ifadeleri kullanırken unutmaması gereken bir şey var. Bütün dünyada diktatörlerin bir özelliği vardır. Diktatörler halktan korkarlar. Tankın, topun, tüfeğin arkasına saklanırlar. 15 Temmuz gecesi milletimizle beraber, öldürülme tehlikesi altındayken o tehlikeyi göze alarak sayın Cumhurbaşkanımıza sizi güvenli bir yere götürelim demelerine rağmen onu redderek geldi. İstanbul Havalimanına indi, milli iradeye, demokratik iradeye sahip çıktı. Ve kendisini öldürmek isteyen tanklar, savaş uçaklarının içinden geçerek bunu yaptı. 15 Temmuz gecesi ise Kılıçdaroğlu, tankların yol vermesiyle gidip televizyon başında Türkiye'nin demokratik düzenini, anayasal düzenini lağ etmek isteyen darbe girişimini seyretti.

Şunu unutmaması gerekir. Tanklar kime yol veriyorsa diktatör odur. O darbeciler o gün Türkiye'nin seçilmiş cumhurbaşkanını öldürmek istediler. Daha da ilerisi var. Cumhurbaşkanımızı öldürmek üzere Marmaris'e gelen o katil sürüsü daha sonra Marmaris'te ormanlarda takip edildiler, yargı önüne çıkarıldılar. Türkiye'de bir diktatörlük olsaydı ne olurdu? Onların hepsi Marmaris'te ormanlarda öldürülürdü. Kılıçdaroğlu darbeye darbe diyemeyen birisidir. Kılıçdaroğlu Suriye'deki teröre terör diyemeyen birisidir. O yüzden açıkça ifade edeyim Türkiye'de bir diktatör olsaydı Kılıçdaroğlu ona diktatör diyemezdi.

Türkiye'de diktatörlük olmadığı için, diktatörlük sadece aynaya bakarak kendilerinin görebileceği bir şey olduğu için, Türkiye'nin milli meselelerinde yanlış yerde durdukları için bu ifadeleri kullanmaya devam ediyorlar. En üzücü olanda Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş bu köklü partinin bu yönetim eliyle bu duruma düşürülmesidir.

Türkiye'nin kurucu iradesini sürekli olarak altını çizerek, yüce Meclis'te ifade eden konuşmalar herkes tarafından yapılıyor. Ama bu kurucu iradeye sahip çıkmanın iç politikada, demokrasiye Cumhuriyet'e sahip çıkmak olduğu, dış politikada ise Türkiye'nin milli menfaatlerinden yana olmak olduğu konusu CHP yazılımında yok. Demokratik süreçlerle seçilenlere diktatör diyor, dış politikada da Türkiye'nin karşısında kim varsa onun yanında hizalanmaya devam ediyor.

CHP'nin vizyon belgesi

Zihni sinir projesiyle karşı karşıya kaldık. Bu derece niteliksizliği son derece ürkütücü buluyoruz.

Türkiye'nin terörle mücadelesi

YPG liderine makale yazdırılması utanç verici bir olay... Sınırımıza yakın bir yerde terör oluşumu görürsek vururuz.

Sonraki Haber