İltihaplı romatizması olanlar dikkat! Bu besinler hastalığın ilerlemesine neden oluyor
Şiddetli ağrılar, hareket kısıtlığı, hatta günlük işlerin bile yapılmakta zorlanıldığı iltihaplı romatizmanın kalıcı hasar bıraktığını biliyor muydunuz? Üstelik bazı besinler hastalığın daha da ilerlemesine neden oluyor.
Bazı besinlerin iltihaplı romatizmayı tetiklediğini, hastalığı ilerlettiğini biliyor muydunuz? Bu hastalıkla mücadele etmenin yolu ise "Akdeniz Diyeti". Uzm. Dyt. Başak Satar, bütünsel yani fonksiyonel bir beslenme tedavisinin uygulanması ile romatoid artrit hastalığın şiddetinin azaltılabileceğini belirtti. Uzm. Dyt. Satar, romatoid artrit hastalarının uygulaması gerektiği beslenme önerilerini de sıraladı.
“GENETİK VE ÇEVRESEL FAKTÖRLER ETKİLİ OLABİLİR”
Hastalığın ortaya çıkmasında genetik ve çevresel faktörler etkili olabileceğini belirten Uzm. Dyt. Başak Satar, “Hastalığın şiddetinin azaltılması, yaşam standartının yükseltilmesi ve seyrinin yavaşlaması için son yıllarda yapılan çalışmalarda beslenme tedavisinin önemi artmıştır. Diyetin, romatoid artrit hastalarının metabolik profili, antioksidan düzeyleri ve mikrobiyota yani vücudumuzda bulunun tüm bakteriler üzerindeki potansiyel etkileriyle romatoid artrit semptomlarını olumlu yönde etkileyebildiği bilinmektedir.” dedi.
“FONKSİYONEL BESLENME TEDAVİSİNİN UYGULANMASI ÖNEM KAZANDI”
Romatoid artritte fonksiyonel beslenme tedavisinin öneminin arttığını dile getiren Uzm. Dyt. Başak Satar, “Antioksidan kapasite yüksek beslenme, anti-inflamatuar (iltihaplanma azaltıcı/yok edici) özellikli besinler ve baharatların diyete eklenmesi , renkli beslenme ve vücudun eksik olan vitamin ve minerallerinin tamamlanması ile bütünsel bir beslenme tedavisi uygulanması yani fonksiyonel beslenme tedavisinin uygulanması önem kazanmıştır.” şeklinde konuştu.
BAZI BESİNLER HASTALIĞIN İLERLEYİŞİNİ TETİKLİYOR
Bazı besinlerin romatoid artrit hastalığın şiddetini artırdığını söyleyen Uzm. Dyt. Satar, “Yapılan bazı çalışmalarda bazı besinlerin hastalığın gelişimini tetiklediği görülmüştür. Vücuttaki iltihaplanmanın artması, C-reaktif protein (CRP) seviyelerinin yükselmesine sebep olurken hastalığın şiddetini artırır. Çevresel faktör olarak kabul gören beslenme düzeni hem tetikleyici hem de hastalığın yönlendiricisi olarak hareket edebilir. Örneğin kırmızı et tüketimi, aşırı tuz tüketimi, glüten, ihtiyaç fazlası tüketilen gıdaların tüketimi, çiğ domates gibi besinler hastalığın ilerleyişini hızlandırır. Son zamanlarda artış gösteren batı tarzı beslenme, yani doymuş ve trans yağlardan zengin, düşük omega-3 yüksek omega-6 yağ asitleri oranı ve rafine karbonhidratların ve şekerle tatlandırılmış içeceklerin aşırı tüketimi, hem inflamasyonu yani iltihaplanmayı artırır hem de artan insülin direnci, obezite ile dolaylı olarak romatoid artrit riskini yükseltir.” açıklamasında bulundu.
AKDENİZ DİYETİ HASTALIKLA MÜCADELEDE KİLİT ROLE SAHİP
İşte, gebelikte yaşanan bulantının sebebi
Akdeniz diyetinin, içeriği vitamin ve mineraller ile iltihaplanmanın şiddetinin düşürülmesinde ve azaltılmasında kilit rol oynadığının altını çizen Uzm. Dyt. Satar, “Hastalıkla mücadelede Akdeniz diyetinin önemli bir yeri vardır. Akdeniz diyeti, içerdiği omega 3 yağ asitleri, vitaminler, zeytinyağında bulunan oleik asit gibi ögelerin doğal iltihap önleyici özellikleri yardımıyla hastalığın seyrinde olumlu etkileri yaratabilir. Aynı zamanda antioksidan kapasitesi yüksek beslenme yani C vitamini, E vitamini, karotenoidler, bakır, mangan, çinko ve selenyum gibi antioksidanlar; fitokimyasallar, flavanoidler, yeşil çay, zencefil,zerdeçal,kara biber gibi besin bileşenlerinin sağlık üzerinde olumlu etkileri bulunmaktadır. Bu besin bileşenleri inflamasyonun şiddetlenmemesi ve azaltılmasında önemli rol oynar.” İfadelerini kullandı.
GLUTEN İLTİHAPLANMAYI ARTIRIYOR
“Gluten proteini, romatoid artrit için immünolojik yani bağışıklık sisteminin normal dokulara saldırmasını tetikleyici bir etkiye sahiptir.” diyerek glutenin bağırsak yüzeyinde yaptığı tahribat ile inflamasyon artırdığını söyleyen Uzm. Dyt. Başak Satar, “İltihaplanmada yaşanan artış romatoid artrit hastalarında ağrı şiddetinin artmasına sebep olur. Yapılan bir çalışmada glütensiz diyet uygulayan romatoid artrit hastalarında bir süre sonra hastalık semptomlarının azaldığı gözlenmiştir.” değerlendirmesinde bulundu.
MEDİKAL TEDAVİYİ DESTEKLEMDE DOĞRU BESLENME ÖNEMLİ
Doğru bir beslenme protokolünün hastaların yaşam kalitelerini artırdığını da sözlerine ekleyen Feride Fonksiyonel Yaşam Koordinatörü Uzm. Dyt. Başak Satar, romatoid artrit hastalarının nasıl bir beslenme programı uygulaması gerektiği hususundaki önerilerini ise şu şekilde sıraladı:
“Romatoid artrit otoimmün bir hastalık olup; bağışıklık sisteminin vücudun kendi eklem dokusuna saldırması sonucu oluşur. Bu nedenle sızdıran bağırsak kaynaklı bir kronik bağışıklık aktivasyonu da artriti oluşturan faktörlerden birisi olabilir. Bağışıklık sisteminin doğru ritimde çalışmasını destekleyen ve anti inflamatuar bir beslenme programı artrit tedavisinde medikal tedaviyi destekler, semptomların rahatlatılmasına yardımcı olabilir.
OMEGA 3’TEN ZENGİN ŞEKİLDE BESLENİLMELİ
Romatoid artrit hastalarının omega 3 ‘den zengin şekilde beslenmesi gerekir. Omega 3 yağ asitlerinin anti inflamatuar etkisi nedeniyle bağışıklık sistemi desteklenir. Başta deniz balıkları ve ürünleri olmak üzere keten tohumu, chia tohumu ve ceviz omega 3’den zengin gıdaların başında gelir.
BAĞIRSAĞIN ONARIMINDA ET, KEMİK VE TAVUK SUYU ÖNEMLİ
Romatoid artrite neden olan kronik inflamasyonun sızdıran bağırsak kaynaklı olabileceği düşünüldüğü için, bağırsağın onarımında et-kemik-tavuk suyu gibi kolajen gıdaların kullanılması gerekir. Özelikle eklemden sorumlu tip2 kolajen ve beraberinde tip 1-3 kolajen önerilir.
GLUTEN VE LEKTİNDEN UZAK DURUN
Şekerden, trans yağlardan, omega 6 yağ asitlerinden, tatlandırıcılardan; başta işlenmişler olmak üzere gluten, lektin gibi tahıllardan ve kurubaklagillerden uzak durulmalıdır.
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ SEMPTOMLARI ARTIRABİLİYOR
Süt ve süt ürünlerindeki kazein proteinlerinin artrit semptomlarını arttırabileceği görülmüştür. Bunun arkasındaki sebebin; süt ve süt ürünlerinin sızdıran bağırsak oluşumunu tetiklemesi ve vücuda hareket eden kazein moleküllerinin bağışıklığı yanlış yönde aktive etmesi ile moleküler mimikriye sebep olabileceği düşünülmektedir.
Moleküler mimikri vücuda giren zararlı maddelerle vücut hücreleri arasındaki moleküler benzerlik durumudur. Savaş halinde olan bağışıklık sistemi kendi vücut dokusuyla zararlı maddeyi karıştırır ve kendi dokusuna da saldırır. Otoimmün hastalıkların oluşumunun altında da bu sebep yatmaktadır.”