Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
Bilginin, haber akışının bilgisayar teknolojisi aracılığı ile milyarlarca insana aynı anda ulaştığı çok kültürlü, coğrafik sınırların ötesinde, konumdan bağımsız dijital toplumu meydana getiren hepimizin içinde yaşadığı dijital çağ aynı zamanda bilgi çağı olarak da tanımlanmaktadır.
Covid-19 pandemisi ile birlikte endüstriyel çağ tamamen kapandı, dijital/bilgi çağının sağladığı olanaklara uyum sürecine hızlı bir geçiş yapıldı. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle doğrudan bağlantılı dijital çağın dijital topluma sunduğu fırsatlar geniş bir alanı kapsıyor. Dijital toplum kavramını ortaya koyarken aynı zamanda bilgi toplumundan bahsetmemiz gerekiyor.
Bilgi toplumu bilginin açığa çıkması, aktarılması, yayılması, kullanılması ile siyasi, ekonomik ve sosyal etki yaratan toplumları ifade eder. Dünya nüfusunun büyük bir kısmı çevrimiçi olarak bilgi kaynaklarına ve teknolojilerine erişme imkânına sahip oldu. Dijital teknolojiler hayatımızın her alanına nüfuz ederek öğrenme, çalışma ve sosyalleşme şeklimizi değiştirdi.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları 40 gündür aralıksız devam ediyor. Yerleşim yerleri, okullar, hastaneler, ibadethaneler hiç durmadan bombalanıyor. İsrail, çoluk çocuk, bebek, yaşlı demeden öldürüyor. 1 milyon 600 bin Filistinli yerlerinden sürgün edildi, 272 bin ev kullanılamaz hale geldi, 12 bin insan yaşamını yitirdi. Modern dünya İsrail’in bu vahşeti ve kural tanımazlığı ile sarsılmış durumda.
Filistin toprakları 75 yıldır işgal altında. İsrail 75 yıldır Filistin topraklarında katliam üstüne katliam yapıyor. Tek taraflı iletişime yönelik yürütülen çalışmaları kapsayan konvansiyonel medyada yönlendirici ve etkileyici rol oynayan İsrail tarihte ilk kez dünya genelinde tepkilerin odağında yer alıyor.
İnsanlık dijital çağ, yeni medya sayesinde terör estiren işgalci İsrail’i ve destekçilerini gerçek manada tanımış oldu. Dünyanın her tarafından İsrail’e tepki sesleri yükseliyor. Büyük kalabalıklar Paris, Londra, Berlin, New York, Amsterdam, İstanbul gibi şehir merkezlerinde toplanıp Filistin’e destek yürüyüşleri düzenliyor.
Güpegündüz Gazze’de soykırım gerçekleştiren İsrail’e hâlihazırda dur diyecek bir güç bulunamıyor. Uluslararası toplum İsrail’i destekleyen Batı ülkelerinin yöneticilerine güvenini kaybetti. Birleşmiş Milletler algısı çöktü. Arap ülkeleri acizliği ve basiretsizliği ile çıkarcı, sömürü düzeninin bir parçası olarak tarihe geçti.
İsrailli bir yetkilinin Gazze’ye nükleer bomba atılsın önerisi tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor. Bugün İsrail yarın bir başkası isteyen istediği gibi davranırsa, gücü olan güçsüzü yok etme hakkına sahip olursa dünya yaşanmaz hale gelir düşüncesi ile insanlık kendini tehdit altında hissediyor.
Dijital devrim ve yeni medyanın etkisi ile çok kutuplu yeni bir dünya şekilleniyor. Batı hegemonyası çöküyor. İsrail’e destek veren devletler halklarını, sivil kuruluşları, savunduğu değerleri karşısına alıyor. Böyle devam ederse özellikle Batı ülkelerinde kaos, iç kargaşa kaçınılmaz olur.
Dünyadaki duyarlı insanlar İsrail’in sivil katliamını durdurmak için bazı eylemlere başvuruyor. Boykot bunlardan bir tanesi, eğer boykot devlet, sanayi, büyük şirketler eşliğinde organize ve doğru bir şekilde kullanılırsa etkili bir silah görevi üstlenir.
Boykot sadece İsrail ürünleri almamak demek değildir. Bu ürünlere alternatif sunan yerli üreticiyi desteklemektir. Hile hurdadan uzak durmaktır. Eğitime değer vermektir. Nitelikli insan kaynağı yetiştirmektir. Hukuki düzeni korumaktır Siyasi, ahlaki, ekonomik, sosyal kalkınmayı sağlayabilmektir. Teknolojide, savunma sanayinde gelişmektir. Zalimin zulmüne dur diyecek güce sahip olabilmektir…