Aşı nasıl bu kadar kısa sürede geliştirildi? Dikkat çeken açıklama

Koronavirüs aşısının kısa sürede geliştirilmesi kaygı verici mi? Uğur Şahin ve Özlem Türeci'den çarpıcı açıklama geldi.

Koronavirüse karşı Amerikalı Pfizer şirketiyle geliştirdikleri aşı ile dünya gündeminin en üst sıralarına çıkan Alman BioNTech şirketinin kurucuları Prof. Dr. Uğur Şahin ile Dr. Özlem Türeci'den aşı ile flaş sözler geldi.

Koronavirüs aşısının kısa bir sürede geliştirilmiş olmasının kaygı verici olup olmadığına dair soruya Türeci şu yanıtı verdi: “Rekor bir sürede bütün bir klinik geliştirme programını yürütebilmemiz, normalde daha sonra yaptığınız iş akışlarına paralel olarak başlamamızdan kaynaklanıyor. Ve yardımcı olan bir başka yön de klinik araştırmanızı etkinleştirmek, normal idari süreleri almakta ısrar etmeyen dünya çapındaki düzenleyici otoritelerle son derece etkileşimli diyalog ve işbirliğiydi. Bundan dolayı hızlandırılmış programa sahip olmamızı sağlamak için tüm paydaşlar arasında çok yoğun bir işbirliği vardı.”

“Aşıya nasıl ikna edeceksiniz” sorusunu Türeci şöyle yanıtladı: “Kimseyi ikna etmek istemiyoruz. Katkımızın, olabildiğince şeffaf olmamız, denemelerimizde elde ettiğimiz verileri ayrıntılı bir şekilde kamuyla paylaşmamız olduğunu düşünüyoruz.”

Kendileri henüz aşı olmadı

NEW York Times gazetesinin internet sitesinde ‘Sway’ isimli podcastyayınında gazeteci Kara Swisher’in sorularını yanıtlayan Uğur Şahinve eşi Özlem Türeci, kendilerine ve şirket çalışanlarına henüz aşı yapılmadığını kaydetti.

Uğur Şahin şunları söyledi: “Klinik düzenlemeler nedeniyle aşı yaptırmamıza izin verilmiyor. Aşı sadece klinik denemeler kapsamında uygulanabilir. Ve şirket personelinin klinik denemelere katılma izni yok. Bu da bizim, diğer insanlara erişim sağlandığında aşıya erişebileceğimiz anlamına geliyor.”

Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan virüsün yayılacağını nasıl tahminettikleri sorusuna Şahin şu yanıtı verdi: “SARS salgınından beri 20 yıl geçti. Daha fazla trafik ve seyahat oldu. Dünya daha küçüldü. Ve Çin dünyanın iktisadi olarak en baskın ülkelerinden birisi. Bu, bir yönü. Bu virüs için ikinci anahtar yön şu ki, enfekte olan insanların bir bölümü belirti göstermiyor ve bu da, bu virüsün küresel yayılmasına kapı açtı. Bunun çok erken bir zamanda pandemi haline geleceğine ikna olmuştum. Ocak ayının sonuydu.

Lancet dergisinde makaleyi okuduktan sonra bir şeyler yapmak zorunda olduğumuz benim için netti. Şirketimizin hızlı yanıt için bir dizi becerisi ve teknolojisi mevcut. Biri geliştirdiğimiz ‘messenger RNA’ teknolojisiydi ve devam eden bulaşıcı enfeksiyon aşı programlarımız vardı. Ancak ikinci husus, kişiselleştirilmiş kanser aşısı platformumuza dayanan ekibimizin, kısa sürede birden fazla adayı değerlendirmemizi sağlayan süreçler oluşturmasıydı.”

Gazetenin aşının yapısını oluşturan “messenger RNA” (mRNA) teknolojisinin kullanım süreçleriyle ilgili sorusuna da Dr. Özlem Türeci şu yanıtı verdi: “mRNA şu ana kadar onaylanmış bir aşı veya ilaç sınıfı değil. Ama bu, 20 yıldır var olan bir teknoloji. Ve klinik denemelerde, bulaşıcı hastalık belirtilerine ilaveten kansere karşı da yıllardır kullanılıyor. Dolayısıyla mekanik olarak, bir aşı ile elde etmek istediğiniz şey, bir kişiyi aşılamanız ve böylece bağışıklık sisteminin virüsün bazı kısımlarını veya virüsün zayıflatılmış bir biçimini görmesini ve hangi protein yapılarına karşı bir bağışıklık geliştireceğini anlamasını sağlamaktır.Ve eğer bu kişi bir noktada gerçek virüsle karşılaşırsa, bağışıklık tepkisi zaten oradadır ve çok hızlı hareket ederek hastalığı önler. Ve mRNA ile yaptığımız şey, virüs proteinlerini değil, genetik bilgiyi, yani proteinin öncüsü olan RNA’yı sağlamak.”

NYT’nin “Yani aslında ölü virüsten ziyade sentetik genetik talimatları mıyerleştiriyorsunuz” sorusuna Özlem Türeci, “Tamamen öyle. Bu, bir virüsün genetik bilgisinin sentetik formudur ve daha önemlisi tam virüs değildir. Bunlar sadece iyi bir bağışıklık tepkisi için önemli olan kısımlardır. Bu durumda, koronavirüs için, sivri uçlu proteinin genetik bilgisidir. Ve sivri uçlu protein, virüsün enfekte etmek istediğiinsan hücrelerine takıldığı bir kancadır. Bu yüzden işlevsel olarak virüsün çok önemli bir parçası. Ve bu yapıya karşıbir bağışıklık tepkisi oluşturabiliriz” yanıtını verdi.

Dünyanın en zenginleri arasına girdiler
Koronavirüse karşı dünyada onaylanan ilk aşıyı geliştiren Prof. Dr. Uğur Şahin ile Dr. Özlem Türeci, dünyanın en zengin 500 kişisi arasına girdi. BioNTech’in hisseleri, İngiltere’nin aşıya onay vermesinin ardından yaklaşık yüzde 10 artarken, yıllık değeri yüzde 250’den fazla yükseldi.

Son açıklanan Milyarderler Endeksi’ne göre, bu gelişmeden sonra Uğur Şahin, 5.1 milyar dolarlık net servetiyle dünyanın en zengin 493’üncü kişisi oldu. Gelecek hafta ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) ile Avrupa İlaç Ajansı’nın (EMA) da onayının ardından, BioNTech hisselerinin zirveyi görmesi bekleniyor.

'Göçmen kökenimiz siyasete alet edilmesin'
Gazete, Türkiye’den Almanya’ya göç etmiş ailelerin çocukları olmalarına fazla odaklanıldığını belirterek, Şahin ve Türeci’ye bu konuda neler düşündükleri sorusunu da yöneltti. Uğur Şahin şu yanıtı verdi: “Sanırım bir yandan hayatımızın diğer insanlara ilham verdiğini anlıyorum. Ve bu sadece göçmenlerle ilgili değil. Aynı zamanda aşının Almanya’da geliştirilmesiyle ilgili.

Bu yüzden insanlar bunun bir Alman aşısı olmasıyla gurur duyuyor veya bu, Türkiye’den gelenler tarafından geliştirilen bir aşı. Ve tüm bu olumlu hislerin tamamen iyi olduğunu düşünüyorum. Ama hoşlanmadığımız şey, bunun siyasi tartışma için bir araç olarak kullanılması. Göçmenliğin artıları ve eksileri hakkında siyasi bir tartışma yapılmamalıdır. Günün sonunda, anahtar mesaj, işbirliğinin anahtar olduğudur.”

Sonraki Haber