Aşkın ve Özgürlüğün Sembolü Vespa Nasıl Fransız Silahı Oldu?

İtalyan markalarını sayın deyince ilk aklımıza gelenlerden biri Vespa'dır. Dünyanın hemen her yerinde Vespa ile scooter aynı anlamı taşır. Marka aynı zamanda, motosiklet türüne de adını vermiştir. Hikayesini hemen herkes bilir. Bu yüzden uzun uzun başarı hikayesinden bahsetmeyeceğim. 

İkinci Dünya Savaşı, diğer Avrupa ülkeleri gibi İtalya'yı da yerle bir etmişti. Vespa, en az 60 milyon insanın öldüğü o kanlı savaştan sonra doğdu ve İtalya'nın yaralarını sarmasına çok yardımcı oldu. Hikayesi filmlere konu oldu. 2019 yılında çekilen "Enrico Piaggio an Italian Dream"  Vespa'nın doğuşunu ve İtalya'nın o yıllardaki sancılarını anlatır. İzlemeyenlere öneririm, sanırım Netflix'te var. 

Esas konuya birazdan geleceğim. 

Vespa 1953 yılında Roman Holidays filmi çekilene kadar, mütevazı bir İtalyan markasıydı. Türkiye'de de Roma Tatili olarak gösterime giren filmle birlikte Vespa bir dünya markası haline geldi. Film, bir prensesle bir gazetecinin Roma sokaklarındaki büyülü aşkını anlatır. Genç ve güzel prenses Ann (Audrey Hepburn) saraydan sıkılmış, protokollerden bunalmıştır. Bir gece saraydan gizlice çıkar ve tesadüfen Amerikalı gazeteci Joe (Gregory Peck) ile tanışır. Gazeteci tanıştığı kızın prenses olduğunu fark eder ve kimliğini saklayarak bu müthiş hikayeyi yazmaya karar verir. Fakat aşk bu, ne zaman kapıyı çalacağı belli olmaz. Gazeteci ve prenses birer Vespa kiralarlar. İki sevgili Roma'nın büyüleyici sokaklarında Vespa ile kaybolurlar. Prenses Ann özgürlüğün ve sıradan insan olmanın mutluluğunu yaşar, gazeteci Joe ise onunla geçirdiği günlerin büyüsüne kapılmıştır.  

Bu filmle birlikte Vespa dünya markası olur. Satışları patlar, aşkın ve özgürlüğün sembolü haline gelir. Hatta "Roma en güzel bir Vespa ile gezilir." sözü dillere pelesenk olur. 

 Ama Aşk ve Özgürlük Rahat Bırakılır Mı? 

Dünya o yıllarda barışın ve özgürlüğün tadını çıkarırken, Cezayir Fransa'nın sömürgesi altında inim inim inlemektedir. 1954 yılında Cezayirli yurtseverler, Fransa'ya karşı kurtuluş savaşını başlattılar. Ağır silahlı hantal Fransız ordusu ,vur kaç yapan yurtseverler karşısında ağır kayıplar veriyordu. Bir çare bulmaları gerekiyordu. Fransız askeri mühendisler cephe arkasına indirilen paraşütçü komandoların kullanacağı,hareket kabiliyeti yüksek, dayanıklı ve hafif ama silah taşıyabilen bir araç arıyordu. 

Savaş Silahının Adı Vespa 150 Tap Oldu 

Sonunda, parlak fikirli bir mühendis çareyi buldu. Zırhlı araçlara ve beton koruganlara karşı kullanılan M20 75 milimetrelik geri tepmesiz topları cephe gerisinde ancak dayanıklı bir motosiklet taşıyabilirdi. Bütün alternatifler denendi ve Roma Günleri filmiyle aşkın ve özgürlüğün sembolü haline gelen bizim sevimli scooter'da karar kılındı. Savaş silahının adı Vespa 150 Tap oldu. Dijon yakınlarındaki bir fabrikada 1956'dan 1959'a kadar 600 adet askeri tip Vespa üretildi.  

Yeni motorun Fransa'ya maliyeti birim başına sadece 500 dolardı. 80 kilometre hıza çıkabiliyor, bir depo benzinle 250 kilometre gidebiliyordu. Lastiği hızlıca değiştirilebiliyordu, zincirsizdi ve tamiri çok kolaydı. Bu güzelim motoru ölüm makinesine dönüştürmek için önce tek silindirli iki zamanlı 125cc'lik motoru 150cc'ye çıkardılar. Ağırlığını düşürdüler. Şasesini ve jantlarını güçlendirdiler. Üzerine Amerikalıların İkinci Dünya Savaşı'nda kullandığı M20 75 milimetrelik geri tepmesiz topu yerleştirdiler. Görüntü komik olmasına rağmen silah işlevsel olarak kullanılabilecek hale getirilmişti. Yaklaşık 6 kilometre menzili vardı. Geri tepmesiz olduğu için hafifti, Cezayirli kurtuluş ordusuna ağır zayiatlar verebilirdi. Topun uzunluğu 2 metre 10 santim, çapı yedi buçuk santimdi. Arka çamurluktan başlayıp selenin altından geçiyordu ve ön farın yanından çıkacak şekilde monte edilmişti. Vespa 150 Tap'ın arkasına mermi ve benzin taşıyacak bir römork da ilave edildi. Yan çantalara da ayrıca top mermileri kondu ve sandıklara yerleştirildi. Sandıklara paraşüt takıldı ve Fransız komandolarla birlikte uçaklardan cephe gerisine indirildiler. 

Ölüm makinesine dönüştürülen bu motorlar,1956 yılından savaşın bittiği 1959 yılına kadar Fransız ordusu tarafından Cezayir halkına karşı kullanıldı. Aşkın ve özgürlüğün sembolü Vespa, istemediği bir savaşa sokuldu. Üzerine yerleştirilen M20 75 mm'lik bazuka ile çok can yakmasına rağmen, Fransa'nın kaybetmesine engel olamadı. Cezayir bağımsızlığına kavuştu. 

Bu hikaye bende bir nebze hayal kırıklığı yaratsa da fikrim değişmedi. Vespa benim için bir motosikletten daha fazlası. O bir sanat eseri olmasa da, usta ellerde yapılmış dut oyması bir bağlama, gülden yapılmış zanaat eseri bir keman gibi...  

Onlar kötülüğü değil, aşkı ve özgürlüğü temsil ederler. Motosikletler de öyle...