Atatürk neleri severdi? "Çimene oturup çobanla, halkla sohbet ederdi"

Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının üzerinden tam 85 yıl geçti. Yurdun her yerinde Ata, özlem anılırken, bugün hala Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamaya, dinlemeye ve anlatmaya devam ediyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün zekâsı ve vatan sevdası herkes tarafından açıkça biliniyor. Peki, Mustafa Kemal Atatürk neleri severdi?

Beykent Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Metin Ayışığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün bilinmeyen yönlerini tv100’e anlattı.

İşte Mustafa Kemal Atatürk’ün bilinmeyen yönleri:

 O BİR HALK ADAMI, O BİR KURMAY

Mustafa Kemal Atatürk, akşam yemeğini kalabalık bir masada yemeyi severdi. İltifat etmek istediğini yanına, imtihan etmek istediğini karşısına oturturmuş.

EN SEVDİĞİ YEMEK BİLİNENİN AKSİNE…

Sofrada boş laf etmeyi sevmezdi. Tarih, coğrafya, edebiyat konuşulurdu. Bir Selaniklinin sofrasında eksik olmayan yemeklerin en başında kuru fasulye, pilav ve turşu gelirdi. Atatürk’te bunları çok sever ama bilinenin aksine en çok sevdi yemek o değildi. Etli bamya yemeğini çok severdi. Her gün yediği söylenir.

Sabah kahvaltılarında kapsamlı bir kahvaltı yapmazdı. Yatağında bağdaş kurar “Evlat” ya da “Çocuk kahvemi getir” der, orta şekerli kahvesini içer sonra günlük işlerine bakardı. Koyu renkli gömlek giymeyi sevmezdi, Atatürk yüzmeyi çok seven bir insandı.

ÇOK SEVDİĞİ İNSANLARA “ÇELEBİ” DERMİŞ

Mustafa Kemal Atatürk aynı zamanda sevdiği insanlara “Çelebi”, yanlış iş yapanlara da “Şaşarım aklı perişana” dermiş.

Aklı perişan demek, “sen perişan bir akılla hareket ediyorsun sağa sola yalpalıyorsun bir düşün” demek. Atatürk bir düşün insanı. Düşünmeden hiç bir adımı yok. Verdiği kararlardan dönmezdi.

ÇİMENE OTURUP HALKLA SOHBET EDERDİ

Halkın arasında olmak isteyen ve herkesin halkla iç içe olmasını isteyen bir insandı. Otomobilinde giderken yolda iki köylü gördüğünde “Şurada biraz duralım” dermiş. Çimene oturup çobanla, halkla sohbet ederdi.  Bir toprak adamıydı.

Atatürk aynı zamanda iyi bir lider ve iyi bir devlet adamıydı. Protokolü de çok iyi bilirdi. Herkese kendi diliyle cevap verirdi. Yeri gelir İngilizce, yeri gelir Fransızca yeri gelir Almanca…

ATA LAFINI SEVMEZDİ

Ata denmesini sevmezdi. Gazi denmesini, Mustafa Kemal denmesini daha çok severdi.