Babala TV yayını ve Ümit Özdağ desteği Kılıçdaroğlu’na seçimi kazandırır mı?
14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan yüzde 49,4, Kılıçdaroğlu yüzde 44,9 ve Ata İttifakı adayı Sinan Oğan yüzde 5,2 oy almıştı. Seçim ilk turda bitmeyince Oğan’ın aldığı yüzde 5,2 oy oranı oldukça kıymetli oldu.
Oğan, 28 Mayıs’ta gerçekleştirilecek ikinci tur seçimlerinde Cumhur İttifakı adayı Erdoğan’a desteğini açıklamasından sonra Ata İttifakı içerisinde olan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da Kılıçdaroğlu’na desteğini açıkladı.
Daha önce Sinan Oğan’ın etkisini yazmıştım.
Ümit Özdağ’ın etkisini de yazmadan olmaz.
Daha önceki yazımda Sinan Oğan’a oy verenlerin yüzde 25’inin Erdoğan’a oy verme eğiliminde olduğunu, yüzde 25’inin de Kılıçdaroğlu’na oy verme eğiliminde olduğunu yazmıştık. Geriye kalan yüzde 28 kararsız ve yüzde 20’si oy kullanmama eğilimi içerisindeydi. Bunları daha önce yazmıştık ama tekrar belirtmekte fayda var.
Şimdi, tüm dünyanın gözü Sinan Oğan’ın aldığı yüzde 5,2’lik oy oranında. Zira, konsolide edilebilirse seçimde belirleyici olabilme potansiyeli var.
Ama 28 Mayıs seçimleri için daha da önemli olanın adayların seçmenini sandığa taşıyabilmesinde olduğu görülüyor. Zira, Kılıçdaroğlu taraftarlarının oluşturulan ‘’Kazanıyoruz, öndeyiz’’ algısından sonra hayal kırıklığına uyguladıklarını gördük. Bu kitlenin sandığa gitmeme ihtimalleri güçlü. Ancak, Ümit Özdağ’ın desteğini açıklaması ve Babala TV yayınına katılması kendi seçmenini konsolide edip sandığa götürebilir.
Aynı şekilde Erdoğan’ın seçmeninin de ‘’Nasıl olsa öndeyiz ve Sinan Oğan da bize destek açıkladı kazanırız’’ düşüncesiyle hareket edip sandığa gitmeme ihtimalleri var.
Geçtiğimiz hafta katıldığım programlarda, ‘’Erdoğan’ın rakibi rehavet’’ demiştim, bunun üzerine yazı da yazdım. Benden sonra Sayın Erdoğan da ‘’Bizim rakibimiz CHP Genel Başkanı değil, rehavettir’’ vurgusunu konuşmalarında kullandı. İstanbul’da sandığa gitmeyen ve geçersiz oy kullanan seçmenlerin özellikle AK Parti seçmeninin ağırlıklı olduğu Bağcılar, Bahçelievler gibi ilçeler olduğu görülüyor. Diğer taraftan sandıklara sahip çıkmak da önemli. AK Parti eğer 31 Mart 2019 seçimlerinde sandıklara geçmiş seçimlerdeki gibi hakim olabilseydi kuvvetle muhtemel, İstanbul seçimini kaybetmeyecekti. 23 Haziran’daki yenilenen seçimde toplumda adalet duygusu zedelendiği için seçmenin tercihi İmamoğlu olmuştu. Bu geçmişte kalan bir tartışma ama sandığa sahip olunmadığı zaman ne olabileceğini göstermesi açısından da oldukça çarpıcı bir örnek.
Sonuç olarak, her zaman söylediğimiz gibi seçmen kitlesini sandığa taşıyabilen seçimi kazanacak.
KKTC’de Erdoğan’a yakın seçmen ilk turda sandığa gitmemişti. Sonraki süreçte küskün olması beklenen Faiz Sucuoğlu da dahil herkes seçim için çalıştı. Kuvvetle muhtemel daha farklı bir sonuç çıkacak.
Avrupa’da da benzer bir motivasyon vardı. Aynı motivasyon Türkiye’de de olabilirse demokrasimiz adına kazanç olur.