Bahçeli: Helalleşmeyi kavgalaşmaya çevirmenin anlamı yok

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun 'kavga' sözlerini 'helalleşme' çıkışını hatırlatarak değerlendirdi. "Helalleşmenin ötesine gidip kavgalaşmaya heveslenmesi doğru bir şey değildir" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 12 dakikalık grup toplantısı konuşmasının çok sert olduğunu söyleyerek, "Helalleşmeyi kavgalaşmaya çevirmenin anlamı yok. Şu an Türkiye'de helalleşme ile başlayan, kavgalaşmayla yola devam etmek istiyor. Ve Kemal Kılıçdaroğlu böyle bir kavgada kaybeder. Çünkü kavga tecrübesi yok. Ama bizde 53 yıllık kavga  tecrübesi var" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gazetecilerle buluştuğu iftar programında soruları yanıtladı. Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun salı günü TBMM'deki grup toplantısında 12 dakikalık konuşmasına ilişkin, "Kemal Kılıçdaroğlu Bey benim okul arkadaşımdır. Aynı okulda yetişmişizdir. Okulumuzdan da iki ayrı genel başkan çıkmıştır sosyal demokrat çizgide. Birisi Aydın Güven Gürkan Bey'dir, ikincisi de Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Kılıçdaroğlu siyasi hayata girdiği zaman meşhur Gandi'ye benzetilen bir üslupla 'yumuşak güç' diye tabir edilen, onunla başladı. Onu yaparken hitabeti de güzeldir. Eğer 3 cümleyi tekrar tekrar aynı şekilde tekrarlamazsa çok net konuşuyor demektir. Bu bakımdan siyasete girdiği dönemlerdeki Sayın Kılıçdaroğlu şimdi yok" dedi.

'Yumuşak bir iklime ihtiyaç vardır'

Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nun 12 dakikalık konuşmasında çok sert üsluplar kullandığına dikkat çekerek, "Bu tarihe kayıt düşen üsluplardır. Tavsiyem Türkiye gergindir. Türkiye şiddete karşı muhataptır. Ekonomik yönden önemli sıkıntıları vardır. Uzun yıllar terörle karşı karşıya kalmıştır. Birçok çevrelerde sıcak savaşlar ve onların çatışmaları bulunuyor. Böyle bir ortam içinde Türkiye’nin istikrara ve yumuşak bir iklime ihtiyacı var. Böyle bir ortamı germeye de kimsenin hakkı olmasa lazımdır. Sert konuşmak mümkündür; ama o sertliğin içerisinde tahrik edici, şiddeti körükleyici, hakaret içerikli ifadelerden kaçınmak lazımdır. Biz de siyasi hayata girdiğimiz günden beri konuşmalarımızı bazen çok sert üslupla yapıyoruz. Ama bizim konuşmalarımızda sertlik var hakaret yok. Çünkü ifade edebilmek açısından bazen yüksek sesle bir şeyler söyleme ihtiyacı hissediyoruz. Bütün bunlara rağmen mümkün olduğu kadar hakaretten de uzak kalıyoruz" diye konuştu.

‘Kavgalaşmayla yola devam etmek istiyor'

Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sürekli gündemde tutulduğu dönemde anlamı olmayan bir konuşma olduğunu kaydederek şöyle konuştu:

"Helalleşmek o kadar kolay olmaz, olursa da kardeşlik doğar helalleşmeden. Şimdi helalleşmeyi kavgalaşmaya çevirmenin anlamı yok. Şu an Türkiye’de helalleşme ile başlayan kavgalaşmayla yola devam etmek istiyor. Yola devam ederken de 'kim varsa çıksın önümden çekilsin, çekilmezse şöyle böyle olsun' diyor. O zaman dinleyen bu tür cümlelerde adres arar 'acaba kime, niye söylendi?' Bu adresi içeride mi arar bulurlar, yoksa dışarıda mı bulurlar? İçeride bulurlarsa çok farklı sonuçlar doğar parti açısından. Dışarıda bulurlarsa onu yönlendiren merkezlerin tahribi, tahriki söz konusu oluyor gözükür. O sebepten bayramdan sonra helalleşmeyi kavgalaşmadan sıyırıp, bayramlaşmaya dönüştürmesinde yarar var. Bu, Türkiye’de  Cumhurbaşkanlığı seçimi, milletvekilliği seçimleri açısından önemli bir döneme de işaret eder. Çünkü yakın çevrede en azından yer kürede 33 ülkede veya toplumda çok büyük gerginlik ve çatışma var. Böyle bir noktada Türkiye'de helalleşmek isteyenler; önce Türkiye'nin milli menfaatleri ve o milli menfaatleri hedefe taşıyacak olan bu günkü yönetimin politikalarıyla helalleşip, kaynaşmasında yarar var. Bu çok önemli sonuçlar doğurabilir."

'Kılıçdaroğlu böyle bir kavgada kaybeder'

Bahçeli, Rusya-Ukrayna çatışmasında çözümün sadece iktidarın geleceği açısından değil Türkiye'nin geleceği açısından değerlendirilip, yorumlanmasında ve politikaya destek olunmasında yarar olduğunu belirterek şöyle dedi:

"Eğer Ukrayna- Rusya Savaşı, İstanbul barışıyla sonuçlanırsa Türkiye’nin kazancı hepimizin kazancı olur. Ve böyle bir kazanç her siyasi partiye de fayda getirir. Şu an için 121 tane siyasi parti var. Haritayı masanın üzerine koysak 121’inin içerisinde Ukrayna’nın neresi olduğunu bilmeyenler de yararlanır. O sebepten dolayı bizim anlayışımıza göre bayramdan sonra Sayın Kemal KıIıçdaroğlu'nun bir helalleşmenin ötesine gidip kavgalaşmaya heveslenmesi doğru bir şey değildir, bayramlaşmayı ve toplumlar arasında barışmayı tercih etmeli, çıkış yolu bu. Kavga geçmişte yapılmıştır. Nelerin yapıldığını yaşayanlardanız. Sosyal maliyeti çok olmuştur. Önemli sıkıntılar olmuştur, önemli aile dağılımları olmuştur, yuvalar yıkılmıştır, mağduriyetler, mahkumiyetler, şehitler olmuştur. Hayatını kaybeden insanlar olmuştur. Böyle bir süreçten gelen ve hala kavganın nerede bittiğine dair kanaatleri tam oluşmamış olan insanlar, kalkıp bazı konularda çok dikkatli olması lazım. Böyle bir konuda Halk TV de dikkatli olsun. 6-7 Eylül olaylarında 3 devrimcinin idam edilişini sürekli körükleyerek ortamı kızıştırmanın, tahrik edici ifadeler kullanmanın bir felakete gideceğinin farkına varmalılar. Ve Kemal Kılıçdaroğlu böyle bir kavgada kaybeder. Çünkü kavga tecrübesi yok. Ama bizde 53 yıllık kavga  tecrübesi var."

'Kavga ile adaylığa heveslenmemelerinde fayda var'

Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nun konuşmasının cumhurbaşkanı adaylığı olarak yorumlanmasıyla ilgili, "Gönlünde yatanı başkasıyla paylaşmak doğru bir şey değil. Benim gönlümde yatan Cumhur İttifakının AK Parti Genel Başkanıdır. Adayımız o iken 'filanlarda da şöyle olsun' demek gönül kayması olur ki o da sağlıklı olmaz. Çok önemlidir gönül kayması, risklidir, zararlıdır. Biz gönlümüzü bir yere vermişiz. Siyaseten memleket meselelerinde de kesinleşmiş bir durumdur. Böyle bir durumda Allah selamet versin kim ne olacaksa olsun, bizden öte olsun. Kavga ile adaylık olmaz. Bunlar toplumun belli kesimlerinde çok vardır. Ancak ve ancak kavganın derinleşmesi, yaygınlaşması gibi konulara Türkiye'yi götürür. Kavga ile adaylığa heveslenmemelerinde yarar var" dedi.

'6'dan evvel 5'i düşünün'

Bahçeli 6’lı ittifakın geleceğinin sorulması üzerine, "6'dan evvel 5'i düşünün. 5 birbirine benziyor mu? Bir araya geldiğinde yumruktan başka bir şey olmuyor. Yumruğun da adını Kemal Kılıçdaroğlu koydu. Buna dikkat etmek lazım" dedi.

'Babacan, çok zeki hareket ediyor'

Bahçeli, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın kendi parti amblemleriyle seçime gireceği açıklamasın anımsatılması, bu bağlamda ittifakın dağıldığı yönündeki yorumların sorulması üzerine "Dağılma değil çok zeki hareket ediyor. Yeni siyasi partilerle alakalı seçim kanununu dikkate alarak bu günden işaret veriyor. 6 kişi ile bir yere varılamayacaksa o zaman tek başına nasıl seçime girip, sonuç alacağını şimdiden düşünüyor ve uyarıyor. Demek ki 5’ine de aynı uyarı gelirse ortada '6' diye bir şey kalmaz" dedi.

'Bunun neresinde istibdat yazıyor'

Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Gezi davası kararıyla ilgili açıklaması hatırlatılması üzerine "Kavala’ya bakışta farklılıklar var Türkiye'de. O bakış da yanlış bir bakış. Türkiye’de özellikle 2013 tarihinde 27 Mayıs’tan itibaren gezi olaylarının sosyal ve ekonomik maliyetinin ne olduğu ortada. Yani ağaç için gidiyorsunuz kurşun atıyorsunuz. Bunun neresinde 'istibdat' diye yazıyor? Osman Kavala sorosçudur ve Türk milletini temsil edecek bir zekada, kabiliyette, soyda değildir" diye konuştu.

'Yarıda kalmış hesaplaşma ile türkiye felakete gider'

Bahçeli, Gezi olaylarında MHP’lilerin de yer aldığına yönelik iddialara ilişkin, "İlk dönemlerde Taksim meydanında olmayan yoktu ki. Ağacı kökünden sökmeye MHP'lilerde bir eğilim göremezsin. Ağaç dikmekle yetişirler. Baktılar ki ağaç yerine memleketi yıkıyorlar, o zaman dediler ki 'dur'. O günden itibaren ülkücü camia devlete zarar verebilecek bir eylemin içerisinde olmaz. 53 yıl kolay bir dönem değil, yaşananları da bildiğimiz için söylüyorum. Bu dönemi tekrar yaşatmak isteyenler Allah muhafaza yarıda kalmış hesaplaşmayı gündeme getirirlerse Türkiye felakete gider. Bunun altından CHP kalkamaz" ifadelerini kullandı. 

Bahçeli, "Tehlikeyi o kadar yakın mı görüyorsunuz?" sorusuna "Evet, kavgayı körüklerseniz çok yakındır" diye cevap verdi.

'Geçmişteki acılar yaşanabilecek korkusu salmaya hakkı yok'

Bahçeli, üniversitede eğitim gördükleri akademide 12 bin öğrenci olduğunu anımsatarak şöyle konuştu:

"68 yılında boykotlar başladığında talep neydi biliyor musunuz? 'Vestiyer istiyoruz.' Palto giyecek hali yok. Ama o zaman ki istek vestiyer. Vestiyere paltosunu asacak kişi yok. ODTÜ’de bir olayın arkasından sopayla başlayan çatışmalar silahla devam etti. O zaman 75 santim marangozda yaptırılmış özel sopa vardı, adı 'Anayasa'ydı. Türkiye’de anayasa kavramı anayasa oluşmadan önce sopa olarak oluşmuştu. Hala o sopa devam ediyor. Onun için biraz geçmişi, bu günü okuyalım, anlatanları dinleyelim. Elektriği kesilen eve gidiyorsun da o dönemde hayatını kaybetmiş, yavruları ortada kalmış bir aileye niye gitmiyorsun? O yıkılan ev elektrikten daha mı kötü. O kadar kandil gönderdik bir tanesi kullanılmamış. Şimdi kandili kullanmıyorsun lüksü kullanıyorsun. Ama şimdi çağ elektrik çağı. Toplumu geriye götürmeye, toplumda geçmişteki yaşanan acıları tekrar yaşanabilecek korkusu salmaya kimsenin hakkı yoktur."

'Sosyal demokrasi değişmez iktidar olurdu'

Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun ziyaret ettiği evin elektriğinin açık olduğu iddialarına ilişkin, "Hangi eve gitmişse o evin ahlakı doğruyu söylemesini gerektirir. Bunların hepsi söylediğim şeyleri körüklüyor, esas tehlike orada. Bir sürü kapak tencereyi birbirine çaldılar. Değişen bir şey yok. Herkesin evinde bir sürü tencere kap çıktı çeşit çeşit. Değişen bir şey yok. O kadar tencere kapak vuranlar, tencere kapağın sesini sandığa vermiş olsalardı sosyal demokrasi değişmez iktidar olurdu" dedi.

'Meclis gereğini yapıp bunu atacak'

Bahçeli, HDP’li Garo Paylan’ın sözde ermeni soykırımı teklifine ilişkin de "Bunun arkası önü yok. İhanetin arkası ve önü yok. Ya kendisi 'TBMM benim meclisim değildir' diyecek veya Meclis gereğini yapıp bunu atacak. Nereye gitmek istiyorsa, Ermenilerin hangi diasporasında kim varsa orayla temasa geçmesi lazım. Kendisine tavsiyem Amerika’ya gitmesidir" dedi. 

'Şiddet için de bilim kurulu olmalı'

Bahçeli, maske yasağının kaldırılmasına ilişkin şöyle konuştu:

"Covid 19’daki bilim kurulu tarihi bir görev yerine getirmiştir. Ama aynı bilim insanları Türkiye'de sosyo psikolog açısından da bir araya gelmeli. Türkiye’deki şiddeti, çatışmayı, cinayetleri buna benzer olaylara son verecek bir bilim kurulu görevini üstlenerek toplumda huzuru sağlayabilecek bir çabayı göstermeleri lazım. Bu da bilim insanlarına düşer. Yoksa sağdaki soldaki bir takım insanlarla bu iş olmaz. Çünkü sürekli tahrik ediyorlar. Tahrikin sonucu çatışmalar oluyor. Yani bir yere park ediyorsan et, etmiyorsan başka bir yere git. Çıkıp da park yerini cezaevine çevirmenin, mezarlığa dönüştürmenin kime ne faydası var? Bu toplumu rahatlatmak, müspet düşünceye sevk etmek, çatışmadan uzaklaştırmak lazım. 'Pardon' diyeceğiniz yerde artık toplumun 'kusura bakma' demesi lazım. 'Pardon' ile de bir yere varılmıyor. Hele bazıları var da 'bana hakaret mi ediyor küfür mü ediyor' diye şaşırıyor. Ama 'kusura bakma kardeşim' dediğinde bir şey yapmıyor."

'İdam gelmelidir'

Bahçeli, dezenformasyon yasası teklifiyle ilgili "AK Parti’nin, bürokrasinin konuyla ilgili uzmanları yapmış olduğu bir çalışmayı bize de verdiler. Biz de partimizde görevlendirdiğimiz arkadaşlarla görüşmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Feti Bey'i bu konuda görevlendirmiştik. Mahir Ünal Bey ile Meclis’te bir çalışma grubu oluşturdular. Bayram sonrası Meclis’e geleceği söyleniyor. Bir an evvel gelmesinde de fayda var. Elon Musk'lar Türkiye'de türemesin. Sosyal medyayı dengeli hale getirmekte fayda var. Bu kadar şiddeti yaşadık gördük. Düşüncelerimizde zerre kadar değişiklik yok. Şu günkü şartlar içinde 15 yaşındaki kızı katletmenin, 15'inci kattan aşağı atmanın cezasız kalacağı bir yer olamaz. Bunun cezası idamdır. İdam gelmelidir. Ama nasıl geleceğinin de sınırını çizin. Yani 'bölünmüş yol' yapıyorsun da idamı yaparken 'bölünmüş idamı' niye yapmıyorsun?" dedi.

'Özgür Özel, Kılıçdaroğlu'nun kuyusunu mu kazıyor'

Bahçeli, CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel'in tartışılan sözlerinin hatırlatılması üzerine, "Özgür Özel kendisi eczacıdır. İlaçları bilir, aspirin ne işi yarar onu bilir; ama hukukun 'h'si yok. Özgür Özel, AK Parti'ye mi, Cumhur İttifakı'na mı hizmet ediyor, yoksa Kemal Kılıçdaroğlu’nun kuyusunu mu kazıyor? Buna ben değil CHP’liler cevap vermesi lazım. Böyle bir şeyi biz söylemiş olsak 'ne yapıyorsunuz siz' deriz. Benim elimde ne yetki var ki Kemal Kılıçdaroğlu'na ceza vereyim? Böyle bir şey olmaz. Hukukun olmadığı yerde cezanın 50 çeşidi var. O da felakettir" dedi.

'Enflasyon gelip geçicidir'

Bahçeli, Cumhur İttifakı'nın içinde olduklarını, uygulanan ekonomik politikayı gönülden desteklediklerini vurgulayarak, "Ekonomi politikası sabır işidir. Bazı konularda dikkatli olmayı gerektirir. Bu bir de tercih meselesidir. Ekonomi politikalarında 5 önemli nokta vardır. Bu noktalardan birisi büyümedir. İkincisi tam istihdamdır. Üçüncüsü fiyat istikrarıdır. Dördüncüsü gelir dağılımı adaletidir. Beşincisi ise ödemeler dengesidir. Bu 5 sihirli nokta her zaman bir araya gelebilecek bir iktidara sahip olmaz. Gıda ürünlerinin siyasete bulaşmamış hali kalmadı. Domates, patates, patlıcan, süt, et. Bunların hepsi gündeme geldi. Bu gibi konularda siyasi partiler tercihlerini ortaya koyması lazım. MHP burada ekonomik büyüme, sosyal gelişme ve milli bütünleşmeyi hedef alan üretken bir ekonomik politikayı gündeme getirmeye çalışıyor. Enflasyonlar gelip geçidir; artar düşer, yükselir, vazgeçilir. Ama o değerler ortadan kalktıktan sonra neyle izah edeceksiniz? Şimdi kalkıp da Ukrayna ve Rusya'ya TIR'lar dolusu süt göndersek merminin karşısında sütün nasıl davranacağını bana izah eder misin? Süt hayatı mı devam ettiriyor, mermi hayatı mı söndürüyor, hangisi? Demek ki sütten evvel Ukrayna’da Rusya’da barışa ihtiyaç var" diye konuştu.

Seçim takvimi cebinde

Bahçeli, Cumhur İttifakının, Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi'ne kalıcı istikrar sağlamak, ülke yönetiminde etkin olacak bir konuma gelmek istiyorsa 85 milyonu kucaklamak mecburiyetinde olduğuna işaret ederek, "Bunların içinde kim varsa onlarla bütünleşmek isteriz. Ama ısrar eden gelmedi, yolumuza devam ederiz. Seçim zamanında olacak, olması lazım. Koalisyonlar döneminde sabah yatıp, akşam 'seçim' deyip de Türkiye’yi bir sürü sıkıntıya koyarken, cumhur ittifakının istikrar sağlayıcı kalıcı vasfını, yine seçimleri öne alıp, güçlendirilmiş parlamenter değil de karıştırılmış bir parlamenter sisteme benzetmenin manası yok. Onun için zamanı geldiğinde. Zamanı çok yakın onun da. Cebimde taşıyorum. Her günü değerlendiriyoruz. Seçimleri zamanında yapacaksan 19 Nisan itibarıyla değerlendirme yapmışız. Bu, 425 gün demektir, 1 yıl 2 ay demektir. Bugün ayın 27’si olduğuna göre bir haftayı düştüğün vakit gittikçe azalıyor. Mahalli idareler seçimleri 31 mart 2024'te yapılacak. O da 712 gün, 1 yıl 11 ay 12 gündür. MHP bu iki takvime göre hazırlıklarını devam ettiriyor" dedi.

'Vitamin mi katacaklar?'

Bahçeli, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile ilgili ise, "Bunu anlamak da zor. Sisteme insanları besledikleri gibi vitamin mi katacaklar? Nasıl güçlendirilecek? Hangi vitamini siyasi sisteme dahil ederseniz güçlendirilmiş olur?" ifadelerini kullandı. 

'Niyeti sağlam'

Bahçeli, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bozkurt işareti yapmasının eleştirilmesine ilişkin "Onu eleştirenler var. Bunlar öncelikle yazmadan, araştırmadan, MHP’ye gelmelerinde yarar var. Su, gözünden içilir. Arktan su içenin hiçbir faydası yok. Bana gelmiş olsalardı ben derdim ki 'şunu yaparsa 'heavy metalci'dir, şunu yaparsa 'bozkurtlar' olur.' Bizim dışişleri bakanımızı belki de eli pencereye sığsın diye yapmıştır. Ama niyeti sağlam" dedi.

'Madem ki mahallenin çocuklarıydı niye gittiler?’

Bahçeli, "Mahallenin uşaklarını MHP’ye davet ediyorum" sözlerinin İYİ Parti’de divandan ayrılan isimler olduğu yönünde çağrışıma yol açtığının sorulması üzerine "Mahalle kavramı çok önemli bir kavramdır. Ve sosyolojik bir vakadır. O sebepten dolayı mahalle kavramını iyi anlamak lazım. Mahalle bir dayanışmadır, bir sahiplenmedir ve bir arada olmadır. Mahalle kavramı doyurucu bir kavramdır. Memleketini seven, vatana sadık kalan kim varsa alayını davet ediyoruz. Bunlar hangi mahalleden olursa olsun. Buradan bir partiye pay çıkarmak doğru olmaz. Madem ki mahallenin çocuklarıydı niye gittiler?" dedi.

'Dokunulmazlığın kaldırılmasından yanayız'

Bahçeli, dokunulmazlıklarla ilgili "Dokunulmazlığın kaldırılmasından yanayız. Ama TBMM'deki komisyon çok yönlü incelemeli. Genel Kurula mutlaka göndermeli. Bunlardan kimin dokunulmazlığının kaldırılmasının ön elemesi yapıldıktan sonra genel kurul karar vermeli. Birisi kalkmış gitmiş. Niye kaçıyor? Kaçmadan önce bunları alabilirsiniz. Terörle ilgili taviz olmaması lazım" diye konuştu. 

Sonraki Haber