Şoke eden araştırma! Koronavirüsün atası yok!

Bilim insanları virüsün kaynağıyla ilgili çalışmalarını sürdürüyor. Yeni bir rapor Kovid-19'un laboratuvarda üretildiği teorilerini destekledi!

Aralık 2019'dan beri dünyanın üstüne kâbus gibi çöken Kovid-19 bugüne kadar 3.5 milyon insanın hayatıa mal olurken 170 milyon insana bulaşarak küresel bir salgın halini aldı. Bilim dünyası salgını yenmek için aşılar geliştirip hepimizi kurtarmaya çalışırken bir yandan da harıl harıl salgının ortaya çıkış sebebini araştırmaya devam ediyor.

Virüsün yarasalardan insanlara geçtiği teorisi şimdiye kadar kabul edilen sebep olarak öne çıksa da, Vuhan'da yer alan Viroloji Enstitüsü’nden yayıldığı iddiaları da sıklıkla dile getirildi. Özellikle ABD tarafından dillendirilen bu teoriyle ilgili olarak son günlerde yeniden ortaya atılan kanıtlar gözleri bir kez daha Çin'e çevirdi. ABD Başkanı Joe Biden konuyla ilgili bir istihbarat raporu hazırlanmasını istemişti.

Sonuçları yeni açıklanan yeni ve çarpıcı bir raporun sonuçlarının yayınlanmasıyla dünya bir kez daha adeta dehşete düştü. İngiliz Daily Mail gazetesinin elde ettiği belgelere göre St. George’s Üniversitesi Onkoloji Profesörü Angus Dalgleish ve Norveçli bilim insanı Dr. Birger Sørensen, koronavirüsün ortaya çıkışıyla ilgili 22 sayfalık bir rapor hazırladı.

Bomba etkisi yapan yeni çalışmanın detaylarına göre, koronavirüsün "doğal bir atası yok" ve daha sonra izlerini "retro-mühendislik" ile örtmeye çalışan Çinli bilim insanları tarafından üretildi! Yeni araştırmanın sonuçlarında virüsün yalnızca laboratuvardaki manipülasyondan kaynaklanabileceğini işaret eden, 'benzersiz parmak izleri' bulunduğu yer alıyor.

Dalgleish ve Sørensen'in iddiasına göre bir yıldan fazla süredir yaptıkları bu çarpıcı araştırmalar önemli tıp dergileri tarafından görmezden geliniyor. İddianın sahipleri olan bilim insanlarından Angus Dalgleish, Londra'daki St George's Üniversitesi'nde onkoloji profesörü. Dalgleish, hastaları tedavi etmek ve aylarca ilaç kullanmamalarını sağlamak için çalışan ilk 'HIV aşısını' yaratan atılımıyla tanınıyor. Bir virolog olan Birger Sørensen ise, Biovacc-19 adlı koronavirüs aşı adayını geliştiren ilaç şirketi Immunor'un başkanı.

Dalgleish ve Sørensen, geçen yıl bir Kovid-19 aşısı geliştirebilmek için virüs örneklerini analiz ederken, virüste yalnızca laboratuvardaki manipülasyondan kaynaklanabileceğini söyledikleri 'benzersiz parmak izleri' keşfettiler.

Virüsün doğada bir atası olmadığını ve hayvanlarda bulunan koronavirüsler gibi temasla insana bulaşmadığını düşünen bilim insanları bu fikirlerinin 'komplo teorisi' olarak kabul edildiğini ve kabul görmediğini aktarıyor. Ancak hazırladıkları rapor son günlerde yeniden ortaya atılan 'Laboratuvar teorisi' ile örtüşen Dalgleish ve Sørensen'in raporu önümüzdeki günlerde çok konuşulacağa benziyor.

22 sayfalık raporun dünyayı dehşete düşüren ayrıntılarında ABD ve Çin’in, ‘Gain of Function’ isimli bir proje kapsamında ortak çalışmalar yürüttüğün, bu çalışmaların salgın yaratan virüsleri daha iyi anlamak için yapıldığı ancak bu esnada Kovid-19’un ölümcül ve bulaşıcı özelliklerinin artırıldığı öne sürülüyor. Raporda, Obama döneminde ABD’de bu projenin yasaklandığı, ancak Vuhan Viroloji Laboratuvarı’nda çalışmaların devam ettiği de iddia ediliyor.

Raporun iddiasına göre Çinli bilim insanları Çin mağara yarasalarında bulunan doğal bir koronavirüs 'omurgasını' alıp üzerine yeni bir 'sivri uç' ekleyerek onu ölümcül ve yüksek derecede bulaşıcı olan Kovid-19'a dönüştürdü...

Wall Street Journal gazetesinin ABD istihbarat kurumlarının hazırladığı bir rapora dayandırdığı ses getiren haberinde Kovid-19'un yayılmasından hemen önce, Çin'deki Vuhan Viroloji Enstitüsü laboratuvarında çalışan 3 araştırmacının virüs belirtileriyle hastaneye başvurduğu iddia edilmiş, gazeteye konuşan yetkililer söz konusu iddiaların araştırılması gerektiğini söylemişti. Biden'ın 90 gün içinde talep ettiği istihbarat raporu da bu haber sonrası gündeme gelmişti.

Doğal kaynak teorisi virüsün doğrudan hayvanlardan insanlara geçtiğini öngörüyor. Herhangi bir bilim insanı ya da laboratuvarın müdahalesini öngörmeyen bu teoride yarasalar, pangolinler gibi bazı hayvanların virüsün kaynağı olabileceği öne sürülüyor. Virüsü kapan kişilerin de bu hayvanlarla etlerini yiyerek ya da başka şekillerde temas ettiği, hastalığın bu şekilde bulaştığı ifade ediliyor.

Laboratuvar sızıntısı teorisi ise SARS-CoV-2 virüsünün Çin'deki bir laboratuvardan büyük ihtimalle de Vuhan Viroloji Enstitüsü laboratuvarından kaynaklandığını öngörüyor. Bu teoriyi savunanların bazıları virüsün hayvan kaynaklı doğal bir virüs olduğunu ve bilimsel çalışmalar için laboratuvara getirildiğini, bazıları ise virüsün laboratuvarda üretilmiş insan yapısı bir tür olduğunu öne sürüyor.

Sonraki Haber