Bir devir bitti kabul edelim
Pazar akşamı Türkiye futbol tarihinin en epik derbisi oynandı. Pek çok futbol otoritesi Jesus’lu Fenerbahçe’yi favori gösteriyordu. Bense cuma günkü yazımda Galatasaray 4-1 kazanır demiştim.
Aslında çok sürpriz değildi bunu tahmin etmek. Önce Rennes maçları sonra da Abdullah Avcı, Fenerbahçe’nin defolarını çok güzel ortaya koymuştu. Hatta üç hafta önce Volkan Demirel dahi “Savunmada yalancı paslarla rakibi üstümüze çekip hızlı hücumlarla pozisyon aramayı denedik” dedi. Hatayspor’un kalitesi yetmedi belki ama Galatasaray’ın kalitesi de fazla geldi.
Okan Buruk ile derbi öncesi cuma günü beraberdim. Florya’da antrenmanı biraz izleme fırsatım da oldu. İnanın bana maçın böyle olacağı o gün hem Okan Hoca'dan hem de futbolculardan hissediliyordu. Nitekim maçın birinci dakikasından 90'ıncı dakikasına kadar hiçbir Galatasaraylı bu maçın berabere biteceğini dahi düşünmemiştir.
Galatasaray da Amerika’yı yeniden keşfetmedi. Kendisinden önce başarılı olmuş takımların planını aynen uyguladı. Genç, hızlı ve kaliteli ayaklarıyla hem tribünleri susturdu hem de rakibi sindirdi. Icardi oyuna girdikten sonra 1 gol 1 asist yaparak Fenerbahçe’yi psikolojik olarak mahvetti. Oyunda kaldığı sürede de bu ligin çok üstünde olduğunu gösterdi. Gören herkes “bu adamın burada ne işi var?” demiştir.
Gecenin en şaşırtanı ise bana kalırsa Jesus’tu. Okan Buruk’a karşı tek bir hamle dahi yapamadı. Bir B planı olmadığı gün gibi ortadaydı. Okan Hoca hem Jesus’a hem de tüm Türkiye’ye adeta ücretsiz teknik direktörlük dersi verdi.
Bu maç Fenerbahçe’nin Kadıköy efsanesinin bittiğini de tescilledi. Tribünler tamamen sinmişti. Yirmi yıllık yenilmezlik serisinin yakalandığı taraftar yok artık. Ancak taraftar profilinin de çok değiştiğini vurgulamakta yarar var. Tribünler artık ter değil parfüm kokuyorsa burada sıkıntı var.
Derbiye dair söylenecek son sözüm de İrfan Can Kahveci’ye. Bundan çok değil bir ay önce “Bir adam gelir, bir ülkenin kaderi değişir” demişti Jesus için. Dün akşam derbiye yedek başladı. Fenerbahçe 1-0 gerideyken o kadar saçma sapan bir faul yaptı ki inanamadım. Kırmızı kartı gördü ve takımını 10 kişi bıraktı. Yaptığının o kadar farkındaydı ki hakeme itiraz dahi etmedi. Sahayı da koşarak terk etti. O terk ediş aslında Jesus’u da terk etmekti…