Bir engelliye nasıl engel olunur?
Engellerin sorunları ve çözümleri siyaset üstü olmalıdır. Birkaç gündür medyada, “Buğday Tanesi” isimli filme yapılan eleştirileri görünce çok üzüldüm. Oysa o film, engelli birinin nasıl hayata tutunarak ülkede söz sahibi olduğunu anlatıyor, umut aşılıyor.
Serkan Bayram. AK Parti İstanbul Milletvekili. Bebekken buğday tarlasında çıkan yangında, vücudunun büyük bir bölümünde kalıcı yanıklar oluştu ve ellerini kaybetti. Ailesi yıkılmıştı. Yaşasa bile elleri olmadan nasıl yapacaktı? Annesi onun hep doktor olmasını isterdi. O ise insanlara yardım etmek, hayatlarına dokunmak istiyordu. Hâkimlik mülakatına girdi. Toplum içinde yadırganacak engelli olması maddesi nedeniyle elendi.
Bir insan elleri olmadan nasıl yaşar? Serkan Bayram, bunun en güzel örneklerinden biri oldu. Okudu, avukat oldu. Mücadelesini hiç bırakmadı. Hayat heyecanı hiç bitmedi. Siyasete atıldı. Milletvekili oldu. Onun en büyük hayali bu mücadelesinin birilerine örnek olması. Durmadı. Gece- gündüz hayatını kaleme aldı. “Buğday Tanesi” isimli filmi çekti. Film 2 Aralık Engelliler Günü'nde vizyona girdi.
Serkan Bayram, filmin geliriyle engelliler için bir merkez kuracak. O yüzden il il geziyor, destek istiyor. Çünkü O, “kimsenin fiziksel engellerinden dolayı mağdur olmadığı bir dünya hayal ediyorum” diyor filmin girişinde. Gerçekten Serkan Bayram, AK Parti milletvekili olmasından dolayı sadece kendi partisindeki isimlerden değil tüm kesimlerden destek gördü. Filmin galalarına CHP-İYİ Parti’den milletvekilleri de katıldı.
BU SİYASET ÜSTÜ BİR KONUDUR
Çünkü engelliler konusu siyaset üstü bir konudur. Bunun partilisi olmamalıdır. Ama gel-gör ki son haftalarda Serkan Bayram da, “her şeye karşı” zihniyetin hedefi oldu.
Sözde bu filme gitmek için Milli Eğitim okullarda baskı yapıyormuş. Böyle bir şey olamaz, zaten Serkan Bayram da buna müsaade etmez. Bu tip haberler biliyorum ki tanıdığım Serkan Bayram’ın çokta canını sıkmıştır. Ama asla yılmaz.
PATATESLERLE HER ŞEYİ YAPIYORUM
Yıllardır ne zorlukları, kendi tabiriyle, “Her şeyi bu patateslerle yapıyorum” diyerek o elleriyle aşmıştır. Bir haftada 250 bin bilet satıldı. Sinemaların, filmi sabah 11.00’e koyarak engellemeye çalışmasına rağmen.
Sözde bu film “AK Parti’ye yarıyor” diyerek tedbir koyacakları iddia ediliyor. Hangi hâkim, bir engellinin umut olma mücadelesini engellemek ister ki... Oysa bu film pandemi nedeniyle bitmiş sinemalara bir nebze olsun umut oldu.
"ENGELLİLER TÜRKİYE İTTİFAKIDIR"
İstanbul Milletvekili Serkan Bayram’ı arayarak bu konuyu sordum. Her şeye rağmen heyecanı yine zirvedeydi. Şunları anlattı: "Engelliler bir Türkiye ittifakadır. 10 milyon engelli, aileleriyle birlikte 40 milyon yapar. Türkiye’nin yarısıdır. Bu umuda yolculuk filmidir. Bir engelli izleyip hayata bağlanırsa bu film amacına ulaşmış olur. Partiler ve siyaset üstü filmdir. Sinemayla sanatı ve siyasetçiyi buluşturan bir projedir.”
Filmin nasıl gittiği soruma ise Serkan Bayram şu cevabı verdi: "Kapalı gişe oynuyoruz. Büyükşehirlerde bazı sinemalar gündüz göstererek seansları azaltıyor. Oysa bu film bir sosyal sorumluluktur. Sinema tarihinde bir ilktir. Ülkemize ödülde getirecektir. Frankfurt film festivali davet etti. Dünyada bir örneği yok. Çünkü yaşayan tek siyasinin filmidir bu. Engelli ve ailelerinden çok arayanlar oldu. Bacağı 3 santim kısa olan bir kardeşimiz bana ‘Kaymakam olamam diye üzülüyordum. Bu filmden sonra artık kaymakam olacağıma inanıyorum’ dedi. Bir engelli annesi ise ‘Çocuğum sabah uyandığında güne umutla başladı. Sizinle tanışmak istiyor’ dedi bana. Hedefim buydu işte.”
O zaman ben de diyorum ki; gelin hep beraber Engellilerin Türkiye İttifakı’nın bir parçası olalım. Onlara, el, kol, bacak, vücut olalım. Bir olalım. Çünkü biz birlikte güzeliz.