Bir taş meselesi
"Zamanında bağrına bastığın taşlar birikmiş" dedi doktor...
"Neremde" dedim.
"Safra kesende" dedi.
Dedim "O ne yaa”, buraya kadar çok romantikti...
“Olsun” dedi, “kıl dönmesi de olabilirdi...”
“Dua et” dedi, “kalbin yok!”
“Nee kalbim mi yok?”
“Olması lazım oralarda doktor iyi baktın mı?”
"Yok yok" dedi, "Olsa yerinde duramazdın."
Dedim, “Duramıyorum zaten, iki dakika durmak bana haram, yüzüm yer görmüyor.”
"Yok diyorum, olsa belirti verirdi" dedi.
“Hee” dedim, “bak o doğru, kalbim olduğuna dair hiçbir emare yok. Bu bildiğin mesleki deformasyon. Millet birbirini kıtır kıtır kesiyor doktor; bu gözler neler gördü bir bilsen, kalp mi kalır buna?”
Dedi, “Zaten daha gençsin bu yaşta ne kalbi…”
Dedim, "Haklısın, yaşlanıp köşeme çekilinceye kadar istemem, çalışıyorum ben, boşuna yük..."
Dedi, "Elim değmişken varsa onu da alayım istersen.”
Dedim, “Yok bir süre daha görmezden gelirsem o küçülerek kaybolur zaten... Ameliyat masrafları için de bir böbreğimi al istersen...”
Dedi, "Öyle deme masrafına göre de hizmet veriyoruz."
“Ne yapıyorsunuz mesela” dedim.
Dedi, "Aldığımız taşlardan kolye yapıp veriyoruz."
“Beynim yandı şu an” dedim.
Dedi, “Yanmaz, onu geçen ameliyatta almıştık...”