Bu ciddi beyin hastalığını hafife almayın! Şizofreniyi oluşturan etmenler nedir? Teşhisi nasıl konur?

Şizofreni hastalığında erken teşhis oldukça büyük önem taşımaktadır. Bu hastalık çoğunlukla halüsinasyonlar, korku ve paranoyalardan oluşmaktadır. Ciddi bir rahatsızlık olarak bilinen şizofreninin detayları merak edildi. Şizofreni oluşumunun etmenleri nelerdir? Teşhisi nasıl konur? İşte, tüm detaylar...

Şizofreni genellikle belirgin halüsinasyon, hezeyan ile devam eden davranışın emosyonel, kognitif ve fonksiyonel bozulmalarla farklılık gösteren kronik bir klinik sendrom biçiminde tanımlanabilir. Şizofreninin ciddi bir beyin hastalığı olduğunu belirten Psikolog Dilek Memnun, şizofreni hastalığı hakkında merak edilenleri tüm ayrıntılarıyla sizler için anlattı.

Şizofreni ciddi bir beyin hastalığıdır

Şizofreni tanısı alan bireylerin gerçek ile gerçek dışı durumları birbirinden ayırt edememesine sebebiyet veren, sağlıklı düşünceyi, duygu kontrolünü ve normal davranışı engelleyebilen ciddi bir beyin hastalığı şeklinde tanımlanabilir. Şizofreni bireyin ruhsal durumunun hemen hemen bütün alanlarında bulgu ve belirti gösteren, genel itibariyle gençlik dönemlerinde başlayan, gidişatı, süreci ve bitişi hastadan hastaya değişen, yeti yitimine yol açan toplum sağlığı sorunlarından birisidir.

Şizofreninin etiyolojisi tam olarak bilinmemektedir. Genellikle yavaş gelişim gösteren hastalığın çarpık düşünceler, halüsinasyon, paranoya ve korku gibi durumları meydana getirdiği bilinmektedir. Şizofreni hastalarında sanrılar, halüsinasyonlar, kendini ifade edememe, konuşma biçimde yaşanan düzensizlikler yaygın bir biçimde görülebilmektedir.

Şizofreni hastaları halüsinasyonlar görebilmektedir

Şizofreni hastalarında gerçek dışı durumlara ve olaylara inanma gibi sanrılar, gerçekte olmayan olayları görme ve duyma gibi halüsinasyonlar görülebilmektedir. Bu durumlar şizofreni hastalarınca tamamen gerçek olarak algılanmaktadır. Şizofreni hastaları konuştukları sırada kendilerini ifade edememekte ve anlamsız cümleler kullanabilmektedirler.

Düzensiz motor hareketler şizofreni hastalarında görülmektedir. Hedefe odaklanmakta zorlanma, çocuksu hareketler, ajitasyon, abartılı ve gereksiz davranışlar, yönergelere direnme, tuhaf bir duruş gibi belirtiler gösterebilmektedir. Bu durumların yanında özellikle şizofreni hastalarında kişisel bakımın ihmali, önemli durumlara karşı duygusuzluk, verimliliğin düşmesi, göz temasından kaçınılması, nedensiz duygusallık, yakınlarına karşı şüphe duyma, yüz ifadelerinde gözle görülür bir azalma, depresyon, sosyal ortamlardan izolasyon ve hobilerden zevk alamama gibi olumsuz belirtiler görülebilmektedir. Bu belirtiler sürekli ve seyir halinde olabilmektedir.

DSM 5 tanı kriterlerine göre bu bozukluk belirtileri en az 6 ay boyunca görülmelidir. Belirtiler arasında kısaca; pozitif psikotik belirtiler içerisinde hezeyanlar, halüsinasyonlar, dezorganize konuşma (konu dışı konuşma), katatonik davranış; negatif psikotik belirtilerden ise duygusal küntlük, düşünce içeriğinin yoksullaşması, aloji, anhedoni, affekt azalması, avolisyon, sosyal içe çekilme, dikkat bozukluğu ve toplumsal / mesleki işlev bozukluğu vardır.

Şizofreni oluşumunun etmenleri nelerdir?

Şizofreni hastalığının başlama yaşı yapılan çalışmalara göre kadınlarda 15-25 yaş arası erkeklerde ise 25-35 yaş arasında değişmektedir. Erişkinlerde prevalansı yüzde 0,3 ila 1 arasındadır. Şizofreninin etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte genetik etkenler, çevresel etkenler, nörodejeneratif varsayım, nörokimyasal etkenler veya beyin yapılarında bulunan bozukluktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Şizofrenin genel nüfus içerisinde görülme sıklığı yüzde 1’dir. Genetik açıdan aile öyküsünde şizofreni vakasının olması durumunda ise şizofreninin görülme sıklığı yüzde 3 ila 40 arasında değişmektedir. İkinci dereceden yakınları olan için yüzde 3, her iki ebeveyni şizofreni olanlar için ise yüzde 40 oranında görülme olasılığı artmaktadır.

Şizofreni oluşumunda çevresel etkenler arasında göç, ekonomik durum, stres yaşatan olayların varlığı gibi etkenler sıralanabilir. Şizofren hastalarında serotonin hipofizinde postsinaptik reseptörlerindeki duyarlılık artışının bir kısım şizofren belirtilerinden zorunlu olduğu ileri sürülmüştür. Fensiklidin ketamin gibi NMDA blokerleri de şizofreni belirtilerine neden olmaktadır.

Teşhisi nasıl konur?

Şizofreni teşhisi sıklıkla kişinin yaşadığı sorunlar nedeniyle yakınları tarafından fark edilmesi ve psikiyatri kliniklerine getirilmesi ile konulabilmektedir. Bu hastalığın tanısının konulabilmesi için uzmanlar tarafından gerekli şizofreni belirtileri testi, muayene ve tanı testlerinin yardımıyla tanılama yapılabilmektedir. Teşhisin netlik kazanabilmesi açısından gerekli görüldüğü takdirde kan testleri ve tıbbi görüntüleme yöntemleri kullanılabilmektedir. Tanı belirlendikten sonra tedavi süreci planlanmaktadır. Yapılan çalışmalara göre şizofreni tanısına sahip olan bireylerden yaklaşık yüzde 15’i intihar ederek yaşamlarına son vermektedirler.

Şizofreni tedavisinde ilaç tedavisinin yeri çok önemlidir

Şizofreni kronik bir hastalıktır ilaçlar yardımıyla semptomlar büyük ölçüde azalsa da tedavi ömür boyu devam etmektedir. Şizofreni tedavisinde kullanılan antipsikotik ilaçlar bireyin semptomlarının hızlı bir biçimde geriletilmesini sağlamaktadır. Antikolinerjik ilaçlar ise antipsikotiklerin tremor akatizi gibi semptomlarını gidermek amacıyla kullanılmaktadır. Şizofreni tedavisinde kullanılan bir başka yöntemde elektro-konvulsif tedavi yöntemidir. İlaç desteğine olumlu yanıt vermeyen, intihar eğilimli ya da katatonik eğilimi olan hastalarda EKT uygulaması olumlu sonuç verebilmektedir. Özellikle hastalarda tedavi sürecinde psikolojik tepkilerin, ilacın etkisinin seyrini inceleyebilmek için aile desteğinin önemi büyüktür. Bu şekilde aile içi uyumunda sağlanması mümkündür.

Şizofreni hastalığında kişinin başa çıkma mekanizmalarını tanımak, tedaviye olan uyumunu sağlamak ve sosyal işlevselliğini artırabilmek amacıyla bireysel, aile, grup psikoterapi yöntemlerinin uygulanması önem arz etmektedir. Şizofreni tedavisinde özellikle hekim, aile, hasta iş birliğinin sağlanması gerekmektedir. Şizofreni doğru tedavi ve sürekli takip ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır.

Sonraki Haber