Burada ölmek de doğmak da yasak! İşte sebebi...

Norveç'e bağlı Svalbard takımadalarındaki Longyearbyen Kasabası'nda eşi benzeri duyulmamış bazı kuralları var. Yaklaşık 3 bin kişinin yaşadığı bu kasabada ölmek ve doğmak bile kurallar çerçevesinde işliyor. İşte sizi hayrete düşürecek o kurallar...

Kuzey Buz Denizi'nde Norveç'e bağlı Svalbard takımadalarında uygulanan bazı kurallar duyanları adeta şaşkına çeviriyor. 120 gün boyunca güneş çıkmayan bu kasabada insanların doğması da ölmesi de yasak! İşte yaklaşık 3 bin kişinin yaşadığı bu küçük kasabanın sırrı...

1900'lü yılların başında Longyearbyen'de o zamanlar İskandinavya'nın en büyük kömür madenlerinden birinin temelleri atıldı. Madenin yakınlarına işçiler için bir yerleşim yeri de kuruldu. 2000'li yıllarda kömür madeni tamamen tükenmesine rağmen orada yaşayanlar onlarca yıldır bulundukları kasabayı terk etmek istemediler. Ancak zorlu hava koşulları kasaba için her zaman önemli bir sorun oldu. 120 gün boyunca güneş çıkmayan bu kasabada insanlar yaşamak hatta ölebilmek için bile bazı kurallar koydular.

ÖLMEK RESMİ OLARAK YASAKLANDI

Takvimler 1950'li yılları gösteriyordu. Ağırlıklı olarak maden işçilerinin yaşadığı Longyearbyen kasabasında ölmek resmi olarak yasaklandı. Bu yasak kulağa ilk etapta çok tuhaf geliyor olabilir. Ancak yasanın gerekçisi oldukça mantıklı. Aslında bu kuralın yasalaşma sebebi 1918-1920 yılları arasında neredeyse tüm dünyayı etkisi altına alan İspanyol gribine dayanıyor.

Bir dönemi kasıp kavuran ve ölümcül bir hastalık olan İspanyol gribi o yıllarda Svalbard'da yaşayanlara da bulaştı. Küçücük adada hastalığa yakalanan ve hayatını kaybeden insanların naaşları yerleşim yerlerinin içerisine gömüldü. Ancak gribin etkisini kaybetmesinden yıllar sonra Svalbard'ın merkezi olarak kabul edilen Longyearbyen Kasabası'nda yeniden İspanyol gribi görüldü.

KURUMAMIŞ CESETLER...

Yetkililere göre etkisini kaybetmiş bir virüsün çok fazla turistin gelip gitmediği bu bölgede yeniden görülmesi imkânsızdı. Olayın peşine düşen yetkililer sonunda sorunun kaynağını buldular. Yapılan araştırmalara göre oldukça soğuk olan ve neredeyse büyük bir çoğunluğu buzulla kaplı olan bu bölgede toprağın altına gömülen insanların cesetleri kurumamış ve vücutlarındaki virüsler hâlâ aktif bir şekilde yaşıyordu. Bu durumun kasaba halkı için büyük bir tehdit olduğunu gören yetkililer mezarların yerini çok uzak bölgelere taşıdılar.

O günden itibaren adada hastalanmak ve ölmek yasaklandı. Yaşlı ve ölümcül bir hastalığa sahip olanlar ise adadan uzaklaştırılmaya başlandı. Bu nedenle birisi kendini çok hasta hissediyorsa daha iyi tedavi edilebilmesi ya da ölecekse rahatça gömülmesi için Norveç'in güney tarafına gönderildi.

DOĞUM YAPMAK DA YASAK

Longyearbyen'de yaşamanın ölümden sonraki ikinci kuralı ise doğum. Tıpkı ölmeye izin verilmediği gibi kasabada doğum yapmaya da izin verilmiyor. Çünkü bu kasabada doğum için sağlıklı bir ortamın olmaması olası bir komplikasyonda doğum yapan kişinin hayatını kaybetmesine sebep olabilir. Aslında ölmenin yasak olduğu bir yerde doğum yaparken yaşanacak bir ölüm de sorun oluşturacağından kısacası sonu ölüme çıkan her türlü faaliyetin yasak olduğunu söylemek mümkün. Longyearbyen'de hamile kalan kadınlar da tıpkı hasta olanlar gibi Norveç'in diğer şehirlerine gönderiliyor ve orada doğum yapmaları için destekleniyorlar.

Kaynak: Milliyet 

Sonraki Haber