Kılıçdaroğlu'ndan Boğaziçi tepkisi: Darbe döneminin fotoğrafı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecilerle bir araya geldi gündeme dair soruları yanıtladı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu parti genel merkezinde CHP muhabirleriyle bir araya gelerek, soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne 2015’te İstanbul 1’inci Bölge’den milletvekili aday adayı olan Melih Bulu’yu atamasını öğrencilerin protesto ettiği Güney Kampüsü'ne girişleri engellemek için kapıya kelepçe takmasını 12 Eylül darbe dönemine benzetti.
Kılıçdaroğlu'nun gazetecilerin "Sizce hükümet Boğaziçi Üniversitesi’nin kampüsüne polis yoluyla neden kelepçe takmıştır? Protestolar sürerken ana muhalefet partisi olarak ya da toplumsal muhalefetin nasıl bir eleştirisi olacaktır. Taraflara bakış açınız nedir? Akademik özerklik konusunda sizin bir projeniz var mıdır?" sorusuna verdiği yanıt şöyle:
"Sivil bir darbenin içindeyiz"
"Türkiye sivil bir darbenin içerisindedir. YÖK kimin zamanında kuruldu? 12 Eylül darbe hukukunun bir sonucudur. Bugün devam ediyor mu? Ediyor! 12 Eylül darbecilerinin yaptığı yasal düzenlemeler bugün hala yürürlükte mi? Hepsi hala yürürlükte! O dönem üniversitelere rektör nasıl atanıyordu? Bugün de aynı yöntemlerle atanıyor. O dönemde de seçilmiş insanlar vardı bu dönemde de seçilmiş insanlar var. Erdoğan istediğini rektör olarak atayabiliyor. Tek koşulu var; partili olması lazım. Erdoğan’ın yanında durması lazım, Erdoğan’ı alkışlaması lazım. Bilimsel özerkliğe hiç önem vermemesi lazım. Sadece ve sadece görevi Erdoğan’ı ve arkadaşlarını alkışlamak! Bu niteliklere sahip olan kişi rahatlıkla üniversitelere rektör olarak atanabilir.
"Darbe döneminin fotoğrafı"
Boğaziçi Üniversitesi’nde eylemler sırasında girişine polis tarafından kelepçe takılması ve göstericilere yönelik polis müdahalesine ise Kılıçdaroğlu şu sözlerle tepki gösterdi:
Darbe döneminin bundan daha güzel fotoğrafı olabilir mi? 20 Temmuz darbesinin bundan daha güzel bir fotoğrafı olabilir mi? Üniversitenin kapısına kelepçe vuruyorsunuz. Erdoğan “20 Temmuz darbesi yoktur” diyecek ama. Onunla her yerde her ortamda tartışmaya hazırım. Tabi cesaret edebilirse!
Kılıçdaroğlu'nun gazetecilere yaptığı açıklamalar özetle şöyle;
"Mutfaklarda yangın var"
"Gerçekten de mutfaklarda yangın var, insanlar perişan. Böyle bir ortamda kısır tartışmaların içine girmek yerine vatandaşların var olan sorunlarını çözmeye siyaset kurumunun odaklanması gerekmez mi? Her sorun için hükümetin önüne çözüm koyduk. Bizim çözümlerimizi eksik bulabilirler ama onlar da bir çözüm koysunlar. Çözemiyorlarsa, çözemeyeceklerini anlıyorlarsa, o zaman 'biz Türkiye'yi yönetemiyoruz' demeliler. Bunu söyleyemiyorlar ama Türkiye'yi yönetemedikleri gerçeği ile karşı karşıyayız."
"Ekonomi politikasına eleştiri"
İktidarın ekonomide aldığı kararların taban tabana ters olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, bir dönem geliyor "faizi düşürelim" derken bir dönem "faizi artıralım" denildiğini vurguladı.
İktidarın, ekonomiyi dövizle faiz arasındaki bir eksene oturttuğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin büyümeye ihtiyacı yok mu? Bu ülkenin üretime ihtiyacı yok mu? İstihdam yaratmaya ihtiyacı yok mu? Bunlar unutulan kavramlar." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, işsizliğin gerçekten can yaktığına işaret ederek, torpili olanın iş bulduğunu, olmayanın isterse KPSS'de 100 puan alsın elendiğini savundu.
Devlet yönetiminde torpil olamayacağına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Bütün bunlar 2021'de önümüzdeki sorunlar. 2020'den 2021'e sorunları devraldık. Artık yeter, çözüm üretin. 18 yılda Türkiye, Londra'daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale geldi. Bakın bu soruma Erdoğan asla cevap vermiyor, soruyorum Sayın Erdoğan 18 yıldır ülkeyi yönetiyorsun, 19'uncu yıla girdik, nasıl olur da 83 milyon vatandaşı, hangi gerekçeyle Londra'daki bir avuç tefeciye teslim ettin." ifadelerini kullandı.
"Dünyanın en yüksek faizini ödüyoruz"
Türkiye'nin dünyanın en yüksek faizini ödediğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, Almanya'nın ise negatif faizle borçlandığını anımsattı.
Bütün bunların tartışılması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, CHP olarak 2021'de de Türkiye'nin bütün sorunlarına çözüm üretmeye devam edeceklerini bildirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Vatandaşlarımız şundan emin olsun, Türkiye'nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur. Sorunu çözecek insanın kimliği önemlidir. Sorunu çözecek insan halk gibi yaşamalıdır. Sorunu çözecek insan işsizliğe odaklanmalıdır. Sorunu çözecek insan 'adalet, adalet, adalet' diyecektir. İsrafa asla izin vermeyecektir, sorunu çözecek insan 13 uçakla gezmeyecektir. Sorunu çözecek insan 3 bin korumayla gezmeyecektir. Yazıktır, günahtır, israf haramdır. Vatandaşları arasında ayrım yapmayacaktır, sorunu çözecek insan hiç kimseye hiçbir kadına 'vitrin süsü' demeyecektir. Kendi insanına hakaret etmeyecektir, sorunu çözecek insan her türlü eleştiriyi saygıyla karşılayacaktır. Demokrasiye inanacaktır, sorunu çözecek insan bu topraklarda yatağa aç giriyorsa o gece uyumayacaktır. Sorunu çözecek insanın nitelikleri budur. Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, bu niteliklere sahip olan insanlara oy veriniz. Bu nitelikleri savunan insanların yanında durunuz. Sorunu sokaktaki vatandaş yaşıyor, derdi de o yaşıyor.
Bunların hiçbirisi yok. Tamamen yapay gündemlerle Türkiye tartışıyor. Sorunu çözecek insanın devlette liyakatin, farklı düşüncelerin ne kadar önemli olduğunu bilmesi gerekir. Biz 2021'de sorunu çözecek insanların siyasette yükselmelerini istiyoruz, vatandaşın onlara destek vermelerini istiyoruz. Vatandaşın da 'artık yeter' demesini bekliyoruz. Her alanda ciddi sorunlarımız var. Biz bunları aşmaya kararlıyız, bu ülkenin insanlarıyla beraber aşacağız."
"Erdoğan'ın çaresizliği"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir gazeteyi işaret ederek, "Kimse de lüzumsuz yere buna para verip almasın" şeklindeki sözleri sorulan Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
"Bunu Erdoğan'ın çaresizliği olarak değerlendiriyorum. 'Gazete almayın, okumayın' ne demek. Ya da 'benim söylediğim gazeteleri okuyun, diğerlerini okumayın' demek ne demek? Düşünceye karşı olmak demek. Farklı düşüncelere tahammül edememek demek. Gazeteler özgürce yayın yaparlar, hükümetin yanında olan gazeteler de var. 'Niye bu gazeteler kapatılmıyor' diye aklımızdan hiç geçmedi. Herkes istediği gibi yazar, çizer. Hakaret olmadığı sürece her eleştiriye saygı duymamız lazım. Herkesin bizim düşüncelerimizi paylaşma gibi bir zorunluluğu yoktur. Eleştiri olacak, siyasetçinin en çok ihtiyaç duyduğu şey övgü değil, eleştiridir."
Başbuğ açıklaması
Eski Genelkurmay Başkanlarından İlker Başbuğ'un 27 Mayıs'la ilgili açıklaması hatırlatılarak, dünden bu yana yaşanan darbe tartışmasına ilişkin düşünceleri sorulan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 20 Temmuz'dan sonra zaten bir sivil darbenin içinde olduğunu savundu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz hiçbir darbeyi savunmadık. Demokrasinin bu noktaya gelmesinin temelinde de yatan darbeler vardır. Darbelere karşı çıkmak hepimizin ortak görevidir ama biz hem askeri hem sivil darbeye karşıyız. Şu anda Türkiye bir sivil darbenin içindedir. 12 Eylül'de Kenan Evren ve arkadaşları ne yaptılarsa benzerini aynen bunlar da yaptılar. 20 Temmuz'dan sonra 15 Temmuz'u fırsata çevirip OHAL ilan ettiler. OHAL koşullarında anayasa değiştirdiler ve şimdi o darbe süreci aynen devam ediyor. Biz sivil darbeye de karşıyayız. Bugün Erdoğan'ı eleştirme cesaretini kaç kişi gösterebiliyor. Kenan Evren'i eleştirme cesaretini kaç kişi gösterebiliyordu. Kıyasladığınız zaman bu paralelliği görürsünüz. O dönemde de parlamento büyük ölçüde askıya alınmıştı, bugün de büyük ölçüde askıya alınmış göstermelik bir parlamento var. Kıyaslayın, askeri darbeyle sivil darbenin koşut olduğunu, paralel olduğunu görürsünüz. Biz hem sivil hem askeri darbeye karşıyız."
İşçi ve memur emeklilerine yapılan zam
Kılıçdaroğlu, işçi ve memur emeklilerine yapılan zam oranlarına ilişkin bir soruyu yanıtlarken Türkiye'nin 18 yılın sonunda bir ekonomik ve sosyal buhranla karşı karşıya olduğunu dile getirdi.
"Türkiye öyle bir noktaya geldi ki borcun faizini ödemek için de borçlanmak zorunda" diyen Kılıçdaroğlu, bu borçların ödenmesini de yine işçinin, memurun, esnafın ve çiftçinin üstleneceğini anlattı.
Kılıçdaroğlu, "AK Parti'nin siyasi tercihi böyle. Geniş kitleler, eğer bu siyasi tercihe karşı çıkıyorlarsa oylarını ve tercihlerini değiştirmek zorundadırlar. Demokrasinin gereği budur. Kendilerini açlığa mahkum eden bir siyasi iktidara destek vermemelidir. Bazen espri yapıyorum arkadaşlara 'Tayyip'i üzmeyen istatistik kurumu' diye. TÜİK'e talimat veriliyor 'sen enflasyonu şöyle açıkla', o da öyle açıklıyor." diye konuştu.