Çiçeklerin çöpten güzel olduğuna sinekleri ikna edemezsin
Çünkü çiçek ile çöp arasındaki farkın onlar için önemi yoktur. Yegâne şiarları “konmak” ve hayatının rutinine devam etmektir.
Aslında bu söz “aşklar” için de geçerlidir. Sizin için her akşam hamur yoğuracak kızları bırakıp “Ay tırnağım kırıldı” diyen kızlara koştunuz ve onlar kıymetinizi bilmedi. Eve her akşam sizin için alın teriyle kazandığını ve emeğini getirecek adamları bırakıp magandalara koştunuz ve sonunuz adliye koridorları oldu. Çiçeklerin daha güzel olduğuna ikna olmadınız. Baktınız, görmediniz.
Kimseyi “sineğe” benzetme niyetinde değilim, lakin ruhu sinekleşmiş olanları görüyoruz.
Merhum şairimiz Abdurrahim Karakoç'un “zındıklara” yazdığı, “Mıgırdıç'ı sever de Osman'ı sevmez. İti, domuzu sever, insanı sevmez. İster ki yüz üstü çökertilsin Türkiye. Ekmeğini yer amma vatanı sevmez” dizelerinde hayat bulan hakikat hâlâ güncelliğini muhafaza ediyor.
Türkiye’de yaşayıp “aşağılık psikolojisini” üzerinden atamamış olanları uyandırmak elzemdir. Hatta kutsal görevdir. Ya uyanmazlarsa? Bu durumda kendi “matrixlerinde” yaşamaya devam ederler. Başkalarının tasarladığı ve yaşadıklarını zannettikleri bir dünya!
Tabakhaneye gül götürdüklerini zannederler, oysa ellerinde tezek vardır.
“DIŞ SİYASET”
Türkiye’nin kimsenin övgüsüne ihtiyacı olmamakla beraber yeniden dünya sahnesinin parlayan yıldızı olduğunu görüyoruz. Yıldız olmak yetmez, güneş olmalı; âleme nizam veren güneş!
İsrail “ilk kez” korkuyor. 77 yıl sonra ilk kez “gerçek bir orduyla” karşılaşmak üzereler!
Bu korkuyla daha vahşileşiyor.
Yaptıklarının hesabını verecek.
Açıkça yazıyorum. Golan Tepeleri’nden kaçacaklar. (Daha önce İsrail’in sınırına yaklaşacağız demiştim, o aşama geçildi. Ordayız.)
Yazdığım mevzular “kaynaklarımdan müstakil” değildir, bilakis onlarla aynı düzlemdedir.
“Su kuyuları” sıkıntısı çıkınca pek çok İsrailli işgal ettiği alanları terk ederek Avrupa’ya gidecek.
İsrail adım adım sona yaklaşıyor. Henüz düğümün ilk ilmeği atılmadı. Ancak eller şu anda düğüm atmak için hamle yapıyor.
İsrail büyük kaybedecek. 77 yıl kanla işlediği danteli bir anda kaybedecek. Güle güle Theodor, merhaba Hamîd!
Suriye büyük ölçüde Türkiye’ye bağlı federasyon olarak hareket edecek. (Resmi açıklama değildir)
Irak ve terör üssü Kandil, Türkiye’nin etki sahasına girecek.
Zengezur Koridoru’nun tahkim edilmesiyle Türk Dünyası ve Türkiye arasında 100 yıl sonra “karayolu” kurulacak.
Bunlar hayal mi?
Semâlarımızda 2010 yılına kadar İsrail’in malı olan ve ilk görüntüleri İsrail tarafından izlenen insansız hava aracı HERON’lar vardı.
Terörle mücadelede kullanılan HERON’lar ilk görüntüyü İsrail’e gönderir, oradan Türk yetkililere gelirdi. PKK’nın yıllarca neden bitmediğini anlıyor musunuz?
Bunların yerine İHA yapmak hâyal idi.
Birilerinin Kızılelma ve Bayraktar’a neden düşman olduğunu anlıyor musunuz?
Türkiye “tam bağımsızlık yolunda” sona doğru koşuyor ki bu devrânın başlangıcıdır. Hür ve müstakil ülke olarak dünya liginde üst sıralara değil; en üste çıkacağız.
Türkiye toplumu artık , “Hakkımızda Avrupa ne düşünüyor? Bu başarımızı Avrupa gördü mü?” diye umursamıyor. “Hakem hakkımızı yedi” diyen de yok, hatta hakem getiriyoruz; gerçi bu iyi bir şey değil ama neyse.
Almanya, Belçika, Fransa yetkilileri ve liderleri ülkemize geliyor; ama bunu “flaş flaş, çok önemli” diye okuyan yok.
Eskiden, “Şu yollar kapatıldı. Kaşını şöyle kaldırdı” falan bir yığın “malayani söylem” vardı.
Bu konuda tek eksiğimiz ABD!
ABD Başkanı Trump önümüzdeki ay Türkiye’ye gelirse sanırım yediğinden içtiğine gündem olur. Bence artık bunun da normalleşme aşaması bu dönem başlamalıdır.
Birileri çakallar gibi dalga geçip ulusa da Mekke’nin, Belgrad’ın, Varna’nın, Kudüs’ün, Kahire’nin, Selanik’in Valileri bir asır evvel İstanbul’dan atanıyordu.
Sahibinden yallanmayı seven satılık finolar alay etse de evet 150 yıl önce İstanbul’da havaalanı olsaydı bu şehirlere dış hatlardan değil iç hatlardan giderdik.
Yazının başlığında dediğim gibi; çiçeklerin çöpten daha güzel olduğuna sinekleri ikna edemezsin.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş amacının Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmak zanneden kafalara bunları anlatamazsın. Hepsi bizimken niçin biri diğerini yıksın? Esas düşmanın “İngiltere” olduğunu unutturmak için mi?
Mustafa Kemal Samsun’a gitmeden evvel Vahdettin Han ile görüşmüş idi. Bandırma Vapuru gizlice değil açık açık ve İngiliz vizesiyle Samsun'a çıkmıştı. Tarih kitapları bunu neden yıllarca sakladı? İstanbul’un 5 sene İngiltere işgali altında olduğu neden doğru düzgün anlatılmadı?
Neyse, konuyu dağıtma Hacı!
Daha önce; “İsrail Türkiye’ye yaklaşmadan evvel Türkiye İsrail'e yaklaşmalı” dediğimizde istihza edip sırt dönenler oldu.
“Suriye’deki örgütler Türkiye tarafından birleştirilmeli” dediğimizde korkanlar oldu; İsrail adına korkanlardan bahsediyorum.
Ama Türkiye hepsini yaptı.
Bunlar başlangıç, dünya açısından “turpun büyüğü” yine Türkiye’nin heybesinde!
Çıkarılacağı günü bekliyor.
“İÇ SİYASET”
Daha geçen dönem neredeyse her gün “Selahattin Demirtaş” diyen CHP ve muhalefet partileri neden artık Demirtaş’ı anmıyor?
“Terörsüz Türkiye” diyerek olumlu mesajlar verdiği için mi?
Peki, CHP kurultayında neden Ekrem İmamoğlu “Genel Başkan Adayı” yapılmadı? Bunun önünde en ufak engel yoktu.
“Kapanın elinde kalan” bu siyasete kim yön veriyor? “İlk gelen alır” mantığı mı var?
Daha önce “normalleşme süreci” başlatan ve her kesimden takdir toplayan Özgür Özel’in bizzat kendisinin normalleşmeye ihtiyacı var gibi duruyor.
Normalleşin Özgür Bey, lütfen. Tamam, muhalefetin lideri sizsiniz ve herkes bunu biliyor. Bence artık “kutuplaşma siyasetine” ara verin.
SON SÖZ: Çiçek gibi vatanımız var. Baharlar gibi Türkiye’miz var. Farklı düşünelim, farklı yaşayalım; ama Türkiye’yi büyütmek ve “lider ülke yapmak” ortak hedefimiz olsun. Yoksa sineklere yem oluruz.