Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hukukun üstünlüğünden hiçbir zaman taviz veremeyiz

Erdoğan Yargıtay adli yıl açılış törenindeki konuşmasında, "Hukuk devleti hepimizin ortak hedefi ve kırmızı çizgisidir. Adalet hizmetlerinde kaliteyi yükselterek ve yargıya olan güveni artırarak, toplumdan gelen serzenişlerin önüne geçmek hepimizin görevidir." dedi. Erdoğan ayrıca konuşmasında sivil anayasa vurgusu da yaparak, "85 milyonun tamamının sahipleneceği ve 'İşte benim anayasam' diyerek baş tacı edeceği bir metni, artık milletin takdirine sunmamız gerekiyor." ifadelerini kullandı.

This browser does not support the video element.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hukuk devleti hepimizin ortak hedefi ve kırmızı çizgisidir. Adalet hizmetlerinde kaliteyi yükselterek ve yargıya olan güveni artırarak, toplumdan gelen serzenişlerin önüne geçmek hepimizin görevidir." dedi.

Erdoğan, Yargıtay Başkanlığında düzenlenen 2023-2024 Adli Yıl Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, tören münasebetiyle bir kez daha adalet sisteminin mensuplarıyla beraber olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti.

Yeni adli yılın, ülke, millet, hakim ve savcı, avukatlar ve tüm adalet teşkilatı için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, adaletin tecellisi uğrunda görev yaparken şehit düşen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz başta olmak üzere tüm yargı mensuplarını rahmetle yad etti.

"DEPREMZEDELERİN HAK KAYBINA UĞRAMALARININ ÖNÜNE GEÇTİK"

6 Şubat depremlerinde vefat eden 231 yargı çalışanına da Allah'tan rahmet niyaz eden Erdoğan, her yaştan ve toplum kesiminden 50 binden fazla insanın hayatını kaybettiği asrın felaketiyle mücadelede yargı mensuplarının, yaşadıkları acıya rağmen millete karşı mesuliyetlerini hakkıyla yerine getirdiklerini söyledi.

Erdoğan, adalet hizmetlerinde kesinti olmaması için hem Adalet Bakanlığı hem de Hakim ve Savcılar Kurulu aracılığıyla gerekli tedbirleri aldıklarını anımsatarak yayımladıkları Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile depremzedelerin hak kaybına uğramasının önüne geçtiklerini bildirdi.

Bu çerçevede, bölgede bine yakın hakim ve Cumhuriyet savcısı ile yaklaşık 7 bin 500 personel görevlendirildiğini hatırlatan Erdoğan, felaketin ilk günlerinden itibaren son derece zor şartlar altında vazifelerini ifa eden adalet teşkilatının tüm mensuplarına, millet adına teşekkür etti.

Erdoğan, deprem bölgesinde vatandaşlara sunulan adalet hizmetlerinin hızlı ve etkin yürütülmesi için çalışmaların sürdüğünü belirterek, bakanlar ve ilgili birimler aracılığıyla bölgedeki durumu günbegün takip ettiklerini kaydetti.

Depremin hayatın farklı alanlarında açtığı yaraları bir an önce sarmanın, gündemlerinin ilk sırasında yer aldığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Depremden bu yana bölgede oluşan iş yükünü karşılamak üzere 131 yeni mahkeme kuruldu. Sahadaki duruma göre 189 yeni mahkemenin kurulma işlemleri devam ediyor. Kurulan bu mahkemeler hem adli hem idari yargıda davaların daha hızlı karara bağlanmasını sağlayacaktır. Aynı şekilde, her alanda şartlar neyi gerektiriyorsa, afetzedelerimiz neye ihtiyaç duyuyorsa, onu yapmaktan geri durmayacağız. Asrın felaketinin üstesinden, dayanışma ve işbirliği içinde gelerek Türkiye Yüzyılı'nı inşa yolculuğumuzu fasılasız bir şekilde sürdüreceğiz. Rabb'im, ülkemizi her türlü afet ve musibetten muhafaza eylesin diyorum."

"CUMHURİYETİN 100'ÜNCÜ YIL DÖNÜMÜNÜ HEP BERABER COŞKUYLA KUTLAYACAĞIZ"

Bu seneki adli yıl açılışının, Cumhuriyetin 100'üncü yaşına ulaşmanın gururunun yaşandığı bir dönemde gerçekleştirildiğine işaret eden Erdoğan, 2 ay sonra bu topraklarda kurulan son devlet olan Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl dönümünün hep birlikte coşkuyla kutlanacağını söyledi.

Tarihin bu önemli eşiğine hızla yaklaşırken iki hususa büyük önem verdiklerine değinen Erdoğan, "İlki, bizlere semalarını ezanlarımız ve bayraklarımızın süslediği, üzerinde özgürce yaşayabileceğimiz bir vatan bırakan kahramanların aziz hatıralarına sahip çıkmaktır. Geçtiğimiz hafta, 25 Ağustos'ta Ahlat'ta, ertesi gün Malazgirt'te, ardından 30 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediğimiz törenlerde bu konudaki hassasiyetimizi gösterdik. İkincisi, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma hedefine doğru yürürken, bugün nerede olduğumuzun kapsamlı ve objektif bir değerlendirmesini yapmaktır." diye konuştu.

"KAZANIMLARIMIZI KORUYACAK VE EKSİKLİKLERİ TELAFİ EDECEĞİZ"

Erdoğan, siyasetten hukuka, ekonomiden sosyal ve beşeri hayata kadar her alanda böyle bir muhasebeye yönelmek gerektiğini bildirerek, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

"Cumhuriyetimizi korumayı ve yüceltmeyi ancak tarihin kantarına çıkarak, doğrusu ve yanlışıyla, eksiği ve fazlasıyla kendimizi tartarak başarabiliriz. Coğrafyamızdaki devletler silsilemizin son temsilcisi Cumhuriyetimizin ikinci asrını Türkiye Yüzyılı'na dönüştürmenin yolu hamasetten değil hatalarımızdan ders çıkarıp, başarılarımızdan ilham almaktan geçiyor. Bu anlayışla, hiçbir komplekse kapılmadan, cesaretle sorunlarımızın üzerine gidecek, kazanımlarımızı koruyacak ve eksikleri telafi edeceğiz. Sadece belirtilerle, tezahürlerle, şekli unsurlarla uğraşmayacağız, daha ziyade meselenin özüne odaklanacak, teşhisi doğru yapacak ve tüm meselelerimize kalıcı çözümler bulacağız. Hedeflerimize giderken ihtiyacımız olan dinamizme kavuşmak için daha cesur, daha net, eleştirel yönü daha ağır basan sorular sorarak, yolumuza devam edeceğiz."

Cumhuriyetin 100'üncü yılının, milleti ve devletiyle kendilerine bu fırsatı sunduğunu kaydeden Erdoğan, milletin bu muhasebeyi kendi içinde yürüttüğüne inandığını dile getirdi.

Devletin her kurumunun da kendi iç muhasebesini yapabilecek ufka, vizyona ve birikime sahip olduğunu belirten Erdoğan, bu durumun, tüm organları ve paydaşlarıyla yargı camiası için de geçerli olduğunu söyledi.

"HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İLKESİNDEN ASLA TAVİZ VERMEMELİYİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlık tarihi kadar eski olan adalet arayışının birer tezahürü olarak hukuk sisteminde yerini alan hiçbir metin, kanun ve kurumun layüsel ve yapıcı eleştirilerden azade olmadığını vurguladı.

Yargı camiasının, yeni adli yılı diğer hususlarla birlikte böylesi bir arayış ve değerlendirmenin vesilesi haline getireceğini ümit ettiğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hukuk devleti hepimizin ortak hedefi ve kırmızı çizgisidir. Adalet hizmetlerinde kaliteyi yükselterek ve yargıya olan güveni artırarak, toplumdan gelen serzenişlerin önüne geçmek hepimizin görevidir. Hiçbir vatandaşımız adliye kapısının adalet kapısı olduğundan şüpheye kapılmamalıdır, orada hakkını huzuru kalple aramalıdır. Bunun için hukukun üstünlüğü ilkesinden asla taviz veremeyiz. Hizmetkarı olmakla şeref duyduğumuz necip milletimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek, ancak bu şekilde mümkündür. Hükümet olarak, adalet sisteminin işleyişinde yaşanan aksaklıkların giderilmesi için sunulan teklifleri daima hayırhahlıkla değerlendirdik.

Güven veren ve erişilebilir bir adalet sisteminin tesisi için Anayasadan yasalara, kurumsal işleyişten personel yapısına ve özlük haklarına kadar pek çok reforma imza attık. Her yıl yeni yargı paketleriyle bu reform sürecini kesintisiz sürdürüyoruz. Yasama organımız da bu süreçte üzerine düşeni yaparak bize destek veriyor. Adaletin tecellisini kolaylaştırmak amacıyla bundan sonra da sizlerle daha yakın işbirliği içinde çalışacak, ortak akılla hukuk devletini güçlendireceğiz."

"BİR SİVİL ANAYASA METNİNİ MİLLETİN TAKDİRİNE SUNMALIYIZ"

Vaadimiz birinci sınıf demokrasi, ekonomi ve özgürlüklerin tamamlayıcısı, birinci sınıf anayasa olacaktır. Türkiye Yüzyılı böyle bir anayasayla güçlenecek. 85 milyonun tamamının sahipleneceği ve 'İşte benim anayasam' diyerek baş tacı edeceği bir metni, artık milletin takdirine sunmamız gerekiyor.

"SOSYAL MEDYA MAHKEMELERİ TOPLUM BİRLİĞİ İÇİN BÜYÜK BİR TEHLİKE"

Milletimizin beklentisi adil kararın makul sürece verilmesidir. Sosyal medya mecralarına taşınan adalet hukuka olan güveni zedeler. Eline mikrofon alanların ideolojisine göre yorumlaması, hüküm vermesi doğru değil. Bu tür şımarıklıklar mahkemelere büyük haksızlıktır.

Sosyal medya mahkemelerini toplum birliği açısından büyük bir tehlike olarak görüyoruz. Bir toplumu bölmek istiyorsanız adalet sistemine olan inancı zayıflatmaktır bunun yolu. Böyle bir fitnenin oluşması yalnızca memleket düşmanlarına yarayacaktır. İster siyasetçi, ister medya mensubu kimsenin bu kötülüğü ülkemize yapmaya hakkı yoktur.

Yargıya olan güveni aşındırmanın vebali çok ağırdır. Bunu yapanlar ihtiyaçlarını yargı üzerinden karşılamaya çalışıyor hem de yargının siyasallaşmasından bahsediyor. Milletimizin bu çelişkileri görüp buna göre karar verdiğine inanıyorum. Ayarını bozduğun kantar gün gelir seni de tartar. Herkesin adalet ile ilgili meselelere böyle yaklaşmasını bekliyoruz.

Sonraki Haber