Cumhurbaşkanı Erdoğan: Terör örgütü uzantılarını Meclis'te istemiyoruz
Partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP'li milletvekilinin teröristle fotoğrafı çıkmasıyla ilgili Erdoğan, "Gereği yapılacak, parlamentomuzda bu tür birilerini görmek istemiyoruz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
"Şehitlerimizin kanları yerde kalmadı Allah’ın izniyle de kalmayacak"
Sözlerimin hemen başında Akçakale sınırımızda bölücü terör örgütünün döşediği patlayıcı sebebiyle şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Şehitlerimizin kanları yerde kalmadı Allah’ın izniyle de kalmayacak.
"Terör tehditlerini kaynağında kurutmaya devam edeceğiz"
Ülkemize yönelik terör tehditlerini kaynağında kurutmaya devam edeceğiz. Ne Cudi’de ne Gabar’da ne Tendürek’te ne Besler’de, nerede aklınıza bir terör bölgesi geliyorsa orada bizler Mehmetçiğimizle, jandarmamızla, polisimizle, güvenlik korucularımızla varız, var olmaya devam edeceğiz.
Yine elim bir trafik kazasında hayatını kaybeden milli futbolcumuz Ahmet Çalık’a Allah’tan rahmet, yakınlarına ve futbol camiamıza başsağlığı diliyorum.
"Çok sayıda değişiklik teklifi görüşülerek kanunlaşacak"
Yeni yılla birlikte ülkemize ve milletimize hizmetlerimizi her zeminde olduğu gibi meclis çatısı altında da yoğun bir şekilde sürdüreceğimiz döneme girdik. Geçtiğimiz hafta stokçuluğa ceza artırımını da içeren bir kanun değişikliği paketi Genel Kurul’da kabul edilmişti. Bu hafta da vadeli hesaplara döviz kuru desteği verilmesini, bireysel emeklilikte devlet katkısının yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarılmasını, BOTAŞ’ın kademeli doğalgaz satış uygulayabilmesini, Türk lirası üzerinden yapılan sözleşmelere ek fiyat farkı ödenebilmesini, emekli aylıklarının sınırının en az 2500 lira olmasını, ihracatçı firmalar için kurumlar vergisinin yüzde 19’a düşürülmesini, kamu görevlilerinin toplu sözleşmelerindeki yılın ilk ayına ilişkin artış oranının yüzde 5 yerine yüzde 7,5 olarak uygulanmasını, velhasıl milletimize verdiğimiz sözleri birer birer yerine getirebilmemizi sağlayacak çok sayıda değişiklik teklifi görüşülerek kanunlaşacak.
Aynı şekilde komisyonlardaki çalışmalarımız da sürecek.
"Kimi zaman üzüntüyle kimi zaman öfkeyle takip ediyoruz"
Görüldüğü gibi ülkemizi Türkiye modeliyle dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokma hedefimiz doğrultusunda her mecrada yolumuza kararlılıkla devam ediyoruz. Tabii bu süreçte bizim ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı, nasıl yaptığımızı anlamak için hem Türkiye’nin 2 asırlık kalkınma yolculuğunu hem dünyada son dönemde yaşanan gelişmeleri çok iyi bilmek gerekiyor.
Ülkesinin geçmişinden ve dünyanın bugününden bihaber gafillerin ezbere atıp tutarak milletimizin moralini bozmaya, umudunu kırmaya dönük gayretlerini kimi zaman üzüntüyle kimi zaman öfkeyle takip ediyoruz.
"Biz ağlarken gülenler kimse bu felaketin müsebbibi de onlardır"
Türkiye’nin Osmanlı döneminde başlayan ve Cumhuriyetin ilk döneminde de süren ancak tek parti faşizmi, darbeler, koalisyonlar anaforu içerisinde adeta kaybolan sanayileşme hamlesinin önünün nasıl kesildiğini hatırlayın. Milletimizin kendi değerlerinden, geçmişinden, medeniyetinden kopararak, köksüz bir ağaç gibi kurutmaya çalışanların ayak oyunlarını hatırlayın. Yapılan yatırımlara, başlatılan güzel işlere, üretilen eserlere, hazırlanan reformlara destek vermek yerine üzerlerine beton döken zihniyetin ipinin kimlerin elinde olduğunu bilmek için herhalde allame olmaya gerek yok.
Biz kaybederken kazananlar kimlerse, biz ağlarken gülenler kimse bu felaketin müsebbibi de onlardır. Türkiye’de hangi dönemde her kim bu gidişin önünü kesmek, ülkenin makus talihini değiştirmek, milleti hak ettiği özgürlüklere ve refah düzeyine kavuşturmak için adım atmışsa başına gelmeyen kalmamıştır. Rahmetli Menderes’in akıbeti darağacında nihayete ermiş, rahmetli Demirel’in, rahmetli Erbakan’ın, rahmetli Türkeş’in mücadeleleri darbelerle kesilmiş. Rahmetli Özal’ın sonu beklenmedik bir ölüm olmuştur. AK Parti’nin 20 yıllık geçmişi de kesintisizbir şekilde bu habis zihniyet ve onun gerisindeki güçlerle mücadeleyle geçmiştir.
"Gelişmiş ülkeler anında 5 katına, 7 katına çıkan enflasyon gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalmıştır"
Salgın süreci küresel ekonominin 2008 finans kriziyle zaten bozulmuş olan dengelerini daha sert bir şekilde altüst etmiştir. Küresel üretim, tedarik, lojistik ve enerji sektörlerinde yaşanan sarsıntılar, enerji ve gıda başta olmak üzere emtia fiyatlarının yükseltilmesinden finansal genişlemeye bağlı enflasyon artışına kadar pek çok soruna yol açmıştır.
Öyle ki gelişmiş ülkeler anında 5 katına, 7 katına çıkan enflasyon gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalmıştır. Hatta bu ülkelerde üretici fiyatları enflasyonu yüzde 20’li, yüzde 30’lu rakamlar gibi tarihlerinde görülmemiş oranlara ulaşmıştır.
Ülkemizde de elbette enflasyon sorunu vardır. Üstelik Türkiye, enflasyona ilave olarak döviz kuru dalgalanması gibi can yakıcı bir sorunla da boğuşmuştur. Buna rağmen ülkemizdeki enflasyon artışı nispeten diğer ülkelerin altında kalmıştır. Döviz kurunda olduğu gibi enflasyonda da ülkemiz ve ekonomimizin gerçekleriyle uyuşmayan bir şişkinliğin bulunduğu açıkça ortadadır. İnşallah en kısa sürede bu şişkinliği ortadan kaldırarak milletimizin haksız bir fiyat artışı yükünün altında kalmasının önüne geçeceğiz.
"Milletimizin hiçbir kesimini enflasyon karşısında ezdirmedik"
Bunun yanında asgari ücreti yüzde 50 oranında artırarak, yılın ilk yarısı için memur ve emekli maaşlarını yüzde 26 ile 31 arasında yükselterek, emeklilerimizin taban aylığını 2500 liraya çıkartarak milletimizin hiçbir kesimini enflasyon karşısında ezdirmedik, ezdirmeyeceğiz.
Önümüzdeki Temmuz ayında enflasyon gerçekleştirmesine ve şartlara bakarak gerekirse çalışanlarımızın durumlarını yeniden değerlendireceğiz.
"Özel okul ücretlerindeki artış tabanını yüzde 36 seviyesiyle sınırladık"
Milletimizi fahiş fiyat artışlarına karşı korumak için her alanda ciddi tedbirler almaya başladık. Mesela, bu çerçevede özel okul ücretlerindeki artış tabanını enflasyonla, yani yüzde 36 seviyesiyle sınırladık. Bay Kemal çıkmış bu konuyla ilgili konuşuyor. Ne konuşuyorsun ya? Bu iş bizim işimiz ve biz bu işi yaptık. Sen geriden geliyorsun. Ticaret Bakanlığımız ülke genelinde 100 bin ürün denetimi yaptı. Arz talep dengesiyle uyuşmayan her konuda, elimizdeki hukuki imkanları sonuna kadar kullanıyoruz. Biz çalıştıkça, ürettikçe, büyüdükçe inşallah karşımızdaki sorunların giderek küçüldüğünü, önemsizleştiğini, basitleştiğini hep birlikte göreceğiz.
"Görüldüğü gibi bu hedefin neredeyse yarısına ulaştık"
Ülkemizin ihracatını 500 milyar dolara çıkarma hedefini ilk açıkladığımızda birilerinin bunu nasıl istihza ile karşıladığını, kendi akıllarınca dalga geçtiğini biliyoruz. İşte görüldüğü gibi bu hedefin neredeyse yarısına ulaştık. Buna rağmen hala Türk ekonomisinin odağını yatırım, istihdam, üretimden faiz, kur, enflasyon sarmalına döndürmeye çalışanlara diyoruz ki; kafanızı kaldırın ve dünyaya bir bakın. Politika faizleriyle enflasyon arasındaki farkın 10 katını geçtiği ülkelerin hiçbirinde kimse bu durumu sorgulamıyor. Muhalefet partileri felaket tellallığı yapmıyor. Dünyada kimsenin takılıp kalmadığı enflasyonla politika faizi arasındaki ilişki, demek ki sadece ülkemize mahsus bir durum.
"Kendi stratejimizin ne gerektirdiğine bakarak işimizi yürüteceğiz"
Gıda fiyatlarından kiralara, enerjiden ulaşıma kadar her alanda ciddi artışlarla karşı karşıya kalan gelişmiş ülkelerin kamuoyları sükunetle gelişmeleri takip ediyor. Bizde ise kendi ülkesinin felaketinden siyasi çıkar sağlama peşine düşen muhalefet cenahı, yalan ve iftiranın dozunu artırarak ortalığı karıştırmak için bir gayret içindedir. Biz kim ne dediğine değil, kendi stratejimizin ne gerektirdiğine bakarak işimizi yürüteceğiz.
Önceliğimiz, istihdamı artırarak milletimizin geçimini güvence altına alıp, hedeflerimizi birer birer hayata geçirmektir. Gelişmiş ülkelerde alınan ve alınacak tedbirlerin de istihdamı koruma amaçlı olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Onların toplumlarını sosyal güvenlik destekleriyle geçici ayakta tutup da yapamadıklarını biz salgın döneminde 2 milyon 700 bin ilave istihdam temin ederek başardık.
"Hedeflerimize karşı kararlılıkla yürümeyi sürdüreceğiz"
Bizi bu yoldan alıkoyacak hiçbir dayatmaya, hiçbir teklife, hiçbir tehdide boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Salgının etkisini nispeten azaltmasıyla birlikte dünya ticaretindeki değişime baktığımızda gelişmiş ülkelerin önemli bir kısmını tablonun negatif kısmında sıralandığını görüyoruz. Türkiye’nin de ilk sıralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin çoğu ise tablonun pozitif tarafında yer alıyor. İstihdam sayısını 30 milyon sınırına getirmiş olmamız, ülkemizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyütme stratejimizin harfiyen işlediğini gösteriyor. Bu yoldan asla geri dönmeyecek, hedeflerimize karşı kararlılıkla yürümeyi sürdüreceğiz.
"Bu çabalarımızın meyvelerini hep beraber almaya başlayacağız"
Biz bugüne kadar lafla değil hep icraatımızla milletimizin huzuruna çıktık. Allah’ın izniyle önümüzdeki yaz aylarında bu çabalarımızın, bu fedakarlıklarımızın meyvelerini hep beraber almaya başlayacağız. İşte o zaman Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılı olan 2023, Türkiye için gerçekten tarihi bir dönüm noktası, unutulmaz bir bayram yılı haline dönüşecektir. Ülkemizi her alanda eşi benzeri görülmemiş yatırımlarla, altyapıyla, eserlerle, hizmetlerle tanıştırdığımız gibi ekonomide de şampiyonlar liginin bir parçası haline getirmekte azimliyiz.
"Her gün yeni bir skandala, bir utanç tablosuna imza atıyorlar"
Milletimiz bunlara prim vermedikçe Bay Kemal ve yoldaşları, muvazeneyi yitirmeye, kontrolü iyice kaybetmeye başladılar. İçinde debelendikleri siyasi tükenmişlik sendromunu gözlerden kaçırmak için hemen her gün yeni bir skandala, bir utanç tablosuna imza atıyorlar. Affınıza sığınıyorum. Ağız ishaline tutulmuş kifayetsizler misali ne söylediklerini, ne yaptıklarını, hezeyanlarının nereye varacağını artık kendileri de bilmiyor. Önceki gün parti sözcümüzün de dediği gibi siyasetteki cari açıklarını hakaretle kapatmaya çalışıyorlar.
Daha grup başkanvekilinin evlatlarımızın dinini, diyanetini öğrenmesi ile ilgili skandal ifadelerin üzerinden bir hafta dahi geçmeden, önceki gün alçaklık bayrağını Bay Kemal’in bir başka yardımcısı devraldı. Milletin inancından, değerlerinden, hassasiyetlerinden bihaber bu ahlak yoksunu, FETÖ ile haşa Allah lafzını yan yana kullanarak ne kadar sefil, ne kadar habis bir zihniyete sahip olduğunu bir kez daha gösterdi.
"Ne yazık ki PKK’nın bir uzantısı olarak bu kadın parlamentoda"
Bırakın artık dinimizi istismar etmeyi, dürüst olun dürüst. İşinize geldiği gibi konuşmanın bir anlamı yok. Artık bu yaptıklarınız, bu söyledikleriniz, bu söyledikleriniz tutmuyor. Bunlar artık geçerli değil. İşte ortaklarınızdan bir tanesi, soyadı neyse, malum terör örgütlerinden birisiyle tutuşuyor ve resimler yayınlanıyor. Günlerdir bu resimleri hep izledik, izlediniz. Ne yazık ki PKK’nın bir uzantısı olarak bu kadın parlamentoda. Bununla ilgili olarak biz tabii karma komisyona süratle bunu gönderdik. Karma komisyonda da gereği bunun yapılacaktır. Biz parlamentomuzda bu tür birilerini görmek istemiyoruz.
"Bay Kemal, sen niye susuyorsun?"
Peki Cumhur İttifakı gereken her şeyi söyledi. Bay Kemal, sen niye susuyorsun? İP, sen niye susuyorsun? HDP sen niye susuyorsun? Ağızlarından bir şey çıktı mı? Çıkmadı… Herhangi bir şey söylediler mi? Hayır söylemediler. Niye? İşlerine gelmiyor. Diğerlerinde bir şey var mı? Onlar yamalı bohça zaten. Onlarda da bir şey yok. Söylerler veya söylemezler, biz görevimizi yapacağız, milletimize de bunları, tüm milletvekillerimiz, tüm teşkilatlarımız anlatacağız. Çünkü bu teröristlerden oluşan parlamento, demokratik bir parlamento olamaz. Öyleyse biz demokrasiyi parlamentomuza egemen kılmamız lazım. Bırakın dini eğitim almayı, az buçuk bu ülkenin havasını solumuş birisi, cenabı Allah’ın ismini bu şekilde kullanmanın dinimizde küfür sayıldığını bilir. Merhum Mehmet Akif, bir asır önce bu karakter fukaralarını bakınız nasıl tarif ediyor: "Şarka bakmaz, garbı bilmez, edepten yok payesi, bir kızarmaz yüz, bir yaşarmaz göz bütün sermayesi."
Yine Akif diyor ya, "Dinime küfreden, dinime söven Müslüman olsa bari." Bunların öyle bir derdi yok, bunlar ahlak yoksunu. Bunların tek sermayeleri edepsizlikleri, çirkeflikleri, cahillikleri.ü
"CHP, dün de buydu, bugün de bu"
Bu CHP, kalkıyor, dinimize maalesef sövüyor. Hala bunları CHP’ye gönül veren kardeşlerimiz savunuyorlar. Gerçeği görün. Bak biz kapalı kapılar arkasından değil, sizlere delilleriyle bunları ispatlıyoruz. CHP, dün de buydu, bugün de bu. Aynı kafayla giderse unutmayın yarın da bu olacak. İttifakın diğer bileşenleri de farklı değil. CHP’nin başını çektiği ittifakın bir cenahını oluşturan PKK’nın güdümündeki parti ne yapacağını, ne söyleyeceğini, nasıl davranacağını belirlemek için milletvekillerinin dağdaki eli silahlı sevgililerinden gelecek icazeti bekliyor.
"Karşımıza çıkaracak adayları yok"
"Güya bu zatın öncülüğünde 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı'na karşı bir ittifak kuruluyor ama daha bizim karşımıza çıkartacakları adayın kim olacağı hususunda anlaşamıyorlar. CHP'nin kendi içindeki adaylık mücadelesi neredeyse saç saça, baş başa kavgaya dönüşmüş durumda. Yakında zaptiyelik, adliyelik olurlarsa şaşırmayın.
Daha bu partinin içinde her gün bir yenisi çıkan ve hiçbirinin de üzerine gidilmeyen taciz, tecavüz, hırsızlık, ahlaksızlık vakalarını saymıyorum bile. Velhasıl karşımızda neresinden tutarsanız tutun elinizde kalan bir CHP var. Yaşanan her hadise bunların çeşitli maskelerin arkasına gizledikleri faşist yüzlerini baskıcı, diktacı, nobran karakterlerini açıkça ortaya koyuyor. Kamu görevlilerimizin karşısında aslan kesilen Bay Kemal ve yoldaşları, bölücü örgütün siyasi uzantıları karşısında kağıttan kaplana dönüştüler. Eş başkanların hem CHP'yi hem de CHP'li büyükşehir belediye başkanlarını hedef alan hakaretlerine seslerini dahi çıkaramadılar. Seçim meydanlarından kendilerine afedersiniz 'Mustafa Kemal'in itleri' diye ayar verenlerin bugün gönüllü avukatlığına soyundular. Kendi deyimleriyle Atatürk'ün partisi CHP'yi Kandil'in kapı kuluna çevirdiler. Her ne kadar kendileri görmek, kabul etmek istemese de CHP'nin ülkeyi geren, milletimizi kutuplaştıran, Türk siyasetini zehirleyen, bu bayat taktiklerinde artık deniz tükenmiştir."
Millet prim vermedikçe Kılıçdaroğlu ve yoldaşlarının kontrolü iyice kaybetmeye başladığını dile getiren Erdoğan, "İçinde debelendikleri siyasi tükenmişlik sendromunu gözlerden kaçırmak için hemen her gün yeni bir skandala, bir utanç tablosuna imza atıyorlar. Affınıza sığınıyorum, ağız ishaline tutulmuş kifayetsizler misali ne söylediklerini, ne yaptıklarını, hezeyanlarının nereye varacağını artık kendileri bile bilmiyor. Önceki gün parti sözcümüzün de dediği gibi siyasetteki cari açıklarını hakaretle kapatmaya çalışıyorlar." ifadelerini kullandı.