Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan açıklamalar: "Esad rejimi firar etti, Suriye'de en zor dönem geride kaldı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan 15. Büyükelçiler Konferansı'nda açıklamalarda bulundu. 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesiyle Suriye'de en zor dönemin sona erdiğini belirtenErdoğan, "Esed rejimi barbarlıklarla dolu büyük bir enkaz bırakarak Suriye'den firar etmiştir. Zalimler kaybetmiş, mazlumlar bir kez daha kazanmıştır." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 15. Büyükelçiler Konferansı'nda açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamaları özetle şöyle:
Şahsınızda yurt içi ve yurt dışında görev yapan Hariciye Teşkilatımızın tüm mensuplarına selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum. Milletin evine, bu gazi mekana hoş geldiniz diyorum. Geçtiğimiz yılki konferansımızı Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Hariciye Teşkilatımızın temellerinin atılışının 500. senesinde yine bu salonda gerçekleştirmiştik.
15. Büyükelçiler Konferansımızın da Dışişleri Bakanlığımız başta olmak üzere devletimiz, kurumlarımız, yurt dışındaki vatandaşlarımız ve gönül coğrafyamız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Artık geleneksel hale gelen Büyükelçiler Konferanslarımızın devletimizin yurt dışındaki çalışmalarına önemli katkılar yaptığını müşahede ediyorum. Farklı kıtalarda 261 diplomatik misyonla dünyanın en geniş üçüncü temsil ağına sahip olan Dışişleri Bakanlığımıza bundan sonraki çalışmalarında başarılar diliyorum.
Dışişleri Bakanımızı ve ekibini bu kıymetli organizasyonu başarıyla tertip ettikleri için kutluyor. Emeği geçen herkesi ayrı ayrı tebrik ediyorum. Bugün aynı zamanda eşim Emine Erdoğan'ın himayelerinde Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla yürütülen Anadolu'dakiler projemizin sergisini de yine bu salonda icra ediyoruz. Kalkınma ajanslarımız ve bölge kalkınma idarelerimiz aracılığıyla 81 ilimizde hayata geçirilen Anadolu'dakiler projesi ülkemizin coğrafi, kültürel ve geleneksel zenginliklerini koruyup tanıtmayı amaçlıyor. Proje ile 3B yani bereket, birikim ve beceri temaları altında yöresel ürünlerimiz ve zanaat eserlerimiz dijital platforma taşınarak mahalli üreticilerimizin desteklenmesi, kültür hazinemizin geleceğe aktarılması hedefleniyordur. Projemizin uygulanmasına katkı verenleri de tebrik ediyorum. Projenin çok daha geniş kitlelere ulaşmasını, yöresel ürünlerimizin ve kültür değerlerimizin korunmasında öncü bir rol oynamasını temenni ediyorum. Değerli arkadaşlar, bu topraklardaki son devletimiz olan ay yıldızlı albayrağın altında huzur bulduğumuz Türkiye Cumhuriyeti, geçtiğimiz yıl yüzüncü yaşını geride bıraktı. Bu vesileyle devlet ve millet olarak 85 milyon hep birlikte Cumhuriyetimizin bir asırlık kazanımlarını muhafaza edip birbirimize daha da kenetlendik, yepyeni bir ruhla Türkiye yüzyılına hem de güçlü bir şekilde adım attık.
"KÜRESEL SİSTEM ÇIKMAZA GİRDİ"
Bölgemizde ve dünyada barışın, huzurun, refah ve istikrarın tesisi için ortaya koyduğumuz Türkiye 100 yılı hedeflerinin küresel ölçekte hayata geçirilmesinde Dışişleri Bakanlığımıza önemli görevler düşüyor. Şunu sizler de çok yakından görüyorsunuz. Küresel sistemin çıkmaza girdiği, uluslararası toplumun reflekslerini yitirdiği, çok taraflı yönetişim mekanizmalarının çözüm üretmekte yetersiz kaldığı zorlu bir dönemden geçmekteyiz.
Barış ve güvenliği sağlamakla görevli uluslararası kurum ve kuruluşlar savaş ve ihtilafları engellemek bir yana sergiledikleri atıl tavırla yeni problemlere, yeni çatışmalara zemin hazırlıyor. Bu olumsuz ortamda dış politika paradigmamızı daha etkin, daha dinamik ve sürdürülebilir bir zemine kavuşturmak ülkemizin geleceği adına büyük önem taşımaktadır. Karşı karşıya olduğumuz tehdit ve sınamaları ortak akılla çözüme ulaştırmak için değerlendirme ve istişare kültürüne bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz.
Dış politikamızın stratejik bir yaklaşımla ve tüm yönleriyle ele alındığı Büyükelçiler Konferansımız bu bakımdan çok kıymetli bir platformdur. Burada şu noktaya dikkatinizi çekmek isterim. Uluslararası ilişkilerde çok kutupluluk eğilimi ve bölgeselleşme hareketleri giderek daha da belirgin bir hal alıyor. Küresel düzlemde ağırlık merkezi batıdan Asya'ya doğru kayarken bu fay hattında yaşanan kırılmanın etkilerini hepimiz hissediyoruz. Avrasya ve Orta Doğu'da ortaya çıkan kriz ve çatışmalar küresel barış ve istikrarı çok ağır bir şekilde tehdit ediyor. Başta yakın coğrafyamızdakiler olmak üzere katliamların durdurulması ve istikarsızlığın giderilmesi için Türk hariciyesine ve hariciyemizin siz mümtaz mensuplarına tarihi bir sorumluluk düşüyor.
'İSRAİL'E DUR DENMELİ'
Bakınız Gazze'de ve işgal altındaki Filistin topraklarında 14 aydır devam eden %70'i çocuk ve kadın olmak üzere 50.000'i aşkın Filistinlinin hayatını kaybettiği katliamın önüne bir türlü geçilemedi. Mevcut İsrail yönetimi bölgedeki sorunları daha da çetrefil hale getirerek saldırılarına her gün bir yenisini ekliyor. Uluslararası toplumun bu katliamlar karşısındaki kayıtsızlığı sistemi ayakta tutan temel hukuki ilkelerin değerlerin her geçen gün daha da aşınmasına, örselenmesine, yok olmasına sebebiyet vermektedir. Buna mutlaka bir dur denilmelidir. Daha fazla kan dökerek, masum sivillerin tepesine daha fazla bomba yağdırarak güvenlik sağlanamaz.
"İSRAİL HÜKÜMETİNİN ISRARLA VE İNATLA GİTTİĞİ YOL, AÇIK SÖYLÜYORUM, YOL DEĞİLDİR"
İsrail hükümetinin ısrarla ve inatla gittiği yol açık söylüyorum yol değildir. Bu durum Gazze ve Filistin için olduğu kadar Suriye için de geçerlidir. Türkiye olarak 14 aydır kalıcı ateşkesin tesisine ve barışa fırsat tanınması gerektiğini vurguluyoruz. Bölgemizde değişen dinamikler bunun için hiç olmadığı kadar elverişlidir. Türkiye Gazze'deki kan deryasının artık son bulması için değil elini tüm vücudunu taşın altına koymaya hazırdır. İsrail hükümeti üzerinde etki sahibi küresel güçlerin Gazze'de de barış penceresinin açılması için artık inisiyatif alması gerektiğine inanıyoruz.
'ESAD REJİMİ ARKASINDA ENKAZ BIRAKTI'
Şayet oyalama taktikleri yerine gerçekten samimi bir irade gösterilirse elbette netice alınacaktır. Değerli arkadaşlar, komşumuz Suriye son 10 günde büyük bir değişime sahne olmuştur. Esad rejimi arkasında katliamlarla, yıkımlarla, barbarlıkla dolu büyük bir enkaz bırakarak Suriye'den firar etmiştir. Zalimler kaybetmiş, mazlumlar bir kez daha kazanmıştır. Suriye'de 61 yıldır kan ve gözyaşı ile süren kötülük artık son bulmuştur. İnşallah bu ülkede en zor dönem pazar günü itibariyle geride kalmıştır. Türkiye, Suriye İhtilafı'nın ilk gününden beri daima hakkı, adaleti, kuşatıcı ve kapsayıcı bir sistemin inşasını savunmuş, katliamlar başladığında da Suriyeli kardeşlerine hem kapısını hem de gönlünü sonuna kadar açmıştır. Hükümetimizin tüm engellemelere, haksız eleştirilere ve itibar suikastlerine rağmen 13 yıldır kararlılıkla sürdürdüğü insani politikasının haklılığı çok net biçimde tescillenmiştir. Atalarımızın dediği gibi doğru duvar yıkılmamış, Türkiye ne kendi vatandaşlarına ne de Suriyeli kardeşlerine mahcup olmamıştır.