Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sözlerini tutmazlarsa ağır karşılık vereceğiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmada İdlib kirizne değinerek, "Karşımızdakiler sözlerini tutmazsa bir öncekinden daha ağır bir şekide üzerlerine gitmekten kaçınmayız" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Son grup toplantımızdan bugüne kadar geçen bir haftalık sürede, çok önemli gelişmeleri hep birlikte yaşadık. Perşembe günü gittiğimiz Moskova’dan, Rusya ile İdlib’de yaşanan krizi, ateşkesin de dahil olduğu bir dizi tedbirle, en azından bir süre için engelleyen bir sonuçla döndük.

Türkiye’nin İdlib’de bir ay boyunca fiilen yürüttüğü operasyonlar ve başlattığı Bahar Kalkanı Harekatı, sınırlarımıza dayanan tehditlerin önüne geçme kararlılığımızın bir ifadesidir.

Harekata katılan tüm askerlerimizin alınlarından öpüyorum. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, cennetteki mertebeleri ali olsun diyorum. Gazilerimize sıhhat ve afiyet temenni ediyorum. Gazilik, şehadet, bunlar bizim için çok yüksek mertebelerdir.

"Sınır hattımızın diğer kısımlarını da bu güvenlik çemberine dahil etmeyi sürdüreceğiz"

Suriye’de bulunma amacımız ne bu ülkenin topraklarını işgal ve ilhak etmektir, ne de bölgedeki güçlerle bilek güreşine tutuşmaktır.  Suriye topraklarında attığımız her adım gibi, İdlib’deki mücadelemiz de, ülkemizin sınırlarının güvenliğini sağlamayı ve katliam tehdidi altındaki milyonlarca insanın hayatını kurtarmayı hedef alıyordu.

Türkiye’nin, Suriye’de özellikle vermekten geri durduğu her mücadeleyi, kısa bir süre sonra kendi topraklarında yürütmek zorunda kalacağı gerçeğini asla aklımızdan çıkartmamalıyız. Terörle mücadelede binlerce güvenlik görevlisini, on binlerce vatandaşını kaybetmiş Türkiye’nin, yeniden benzer bir kısır döngünün içine düşürülmesine izin vermeyeceğiz.

Suriye ile olan 911 kilometrelik sınır hattımızın her karışını, hem terör örgütlerini, hem de mezhepçi rejim güçlerini uzak tutacak şekilde güvenlik altına almakta kararlıyız.  Cerablus’ta ne yaptıysak, Afrin’de ne yaptıysak, Tel Abyad ve Rasulayn’da ne yaptıysak, İdlib’de de aynısını yapıyoruz. Sınır hattımızın diğer kısımlarını da bu güvenlik çemberine dahil etmeyi sürdüreceğiz.

"Kararlılığımızı bu vesileyle teyit ettik"

İdlib’de gerçekleştirdiğimiz harekat, diğerlerinden farklı olarak, sadece terör örgütüne değil, aynı zamanda çok daha donanımlı bir güce karşıydı. Bu süreçte, ülkemizin, ordumuzun, kamusu ve özel sektörüyle savunma sanayimizin kabiliyetlerini görme, tartma imkanı bulduk. Hamdolsun, çok daha büyük mücadelelere hazır olduğumuzu gördük.

Aksaklıkları gidererek, eksikleri tamamlayarak, koordinasyonu güçlendirerek, projelerimizi hızlandırarak Türkiye’yi bölgesinde ve tüm dünyada etkin bir güç haline getirme kararlılığımızı bu vesileyle teyit ettik.

"Ateşkes ihlalleri yaşanmıştır"

İdlib’deki masumları bombalayarak katleden rejim, ülkemizin gücü ve askerlerimizin kahramanlığı karşısında, Suriye krizinin başından beri en ağır kayıpları vererek, bu işin öyle kolay olmadığını görmüştür.

Ateşkes kararının akabinde İdlib halkı, uzun bir aranın ardından ilk defa rahat nefes almıştır. Elbette henüz İdlib’te kalıcı bir çözüm bulunabilmiş değildir.  Rejimin ve onunla birlikte çalışan mezhepçi milislerin ateşkese ne kadar bağlı kalacakları belirsizdir.  Daha şimdiden ufak tefek de olsa ateşkes ihlalleri yaşanmaya başlamıştır.

"Sadece karşılık vermekle kalmayacak, çok daha ağır bir karşılık vereceğiz"

Rejimi ve onu destekleyen milislerin ateşkes hattında yaptıklarını yakından takip ediyoruz. Ama karşımızdakiler sözlerini tutmazsa bir öncekinden daha ağır bir şekide üzerlerine gitmekten kaçınmayız. Sadece karşılık vermekle kalmayacak, çok daha ağır bir karşılık vereceğiz.

Gözlem noktası çıkışı

Gözlem noktalarımızın güvenliği, önceliklerimizin en başında yer alıyor. Buralara yapılacak en küçük bir saldırıda, sadece karşılık vermekle kalmayacak, çok daha ağır mukabelede bulunacağız. Bay Kemal, kaç tane gözlem noktası olduğunu dahi bilmiyor. Bunlara bedeli sandıkta ödettiğiniz sürece, o zaman bunlar neyin ne olduğunu daha iyi anlayacaklar. Bakın bir şeyi çok iyi kavramamız lazım. AK Parti davası, sıradan bir dava değildir. Biz, 17-18 senedir lafla mı yürüdük, icraatla mı yürüdük. Dersini bir çalış ya. Burada kaç tane gözlem kulesi olduğundan haberin yok. Bay Kemal, 12 gözlem noktası var. 12 gözlem noktasında bizi Suriye'nin askerleri korumadı, Suriye'nin askerleri varılan mutabakata uymadı. Uymadığı için de biz uyarımızı yaptık. 12 gözlem noktamız şu anda var. Bay Kemal bunu da öğren. Arzu edersen seni de oraya göndeririz. Ama gidemezsin.

Bay Kemal, kendi vatandaşlarını acımasızca katleden Suriye askerini savunuyor. Türk askeri, bu milletin evlatları hiçbir zaman zalim Esed'in korumasına muhtaç değildir, bunu böyle bil Bay Kemal.

"Şimdi mesele bu geçici ateşkesi kalıcı ateşkese dönüştürmektir"

Tüm bu fotoğraf içinde bize düşen, sükûnetin devamı için her türlü gayreti gösterirken, aynı zamanda rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarına karşı da hazırlıklı olmaktır. Oradaki bütün, en ileri teknolojiye sahip olan silahlara, hava savunma sistemlerine karşı bizler bu mücadeleyi verdik. Şimdi mesele bu geçici ateşkesi kalıcı ateşkese dönüştürmektir. Şimdi bizler bunun peşindeyiz.

Türkiye bu geçici ateşkesi ve buna bağlı anlaşmaları, rejime veya terör örgütlerine gücü yetmediği için değil, İdlib’deki krize, tüm taraflar açısından makul, uygulanabilir ve sürdürülebilir bir çözüm yolu bulunabilmesi için yaptı. Aynı şekilde yine İdlib'in kuzeyinde 25-30 kilometre derinliğinde, o bölgede şimdi briket barakalar yapmaya başladık. Şu an itibarıyla 1500-2000 civarında yapılmış vaziyette. İstiyoruz ki oradaki mültecileri daha konforlu barınaklara yerleştirelim. Bunları yine Kızılayımız AFAD'ımız vasıtasıyla sürdürüyoruz.

"PKK'ya YPG veya SDG etiketi yapıştırmakla gerçekler ortadan kalkmıyor"

Suriye krizine kalıcı bir çözümün, bu ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği temelinde atılacak adımlardan geçtiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Ülkenin üçte biri, bölücü terör örgütünün kontrolü altında iken, böyle bir çözüme ulaşılabilmesi mümkün değildir. PKK’ya YPG veya SDG etiketi yapıştırmakla, gerçekler ortadan kalkmıyor, hakikatlerin üzeri örtülmüyor.

Rejim ve destekçilerine 'terör örgütü' uyarısı

Suriye rejimi ve onu destekleyenlere çağrımız, önce ülkenin üçte birini bölücü terör örgütünün işgalinden kurtarmalarıdır.

Bunu sağladıklarında, İdlib’de ve diğer bölgelerdeki sorunların çözümü çok daha kolay olacaktır. Yeni anayasa, özgür ve adil seçimler ile halkın desteğine sahip bir yönetimle Suriye’nin çok kısa sürede istikrara kavuşacağına inanıyorum.

Bu doğrultuda atılan ve atılacak olan her adıma, Türkiye olarak tüm gücümüzle ve samimiyetimizle destek vermeyi sürdüreceğiz. Ama diğer yerlerdeki sorunlar devam ederken, ısrarla ülkemizin ve kontrolümüz altındaki bölgelerde huzur içinde yaşayan halkın tacizine de izin veremeyiz. Uluslararası toplumu, daha çok gayret göstermeye, ülkemizin çabalarına destek vermeye davet ediyoruz.

Türkiye, Suriye’de yaşanan krizin de, bunun sınırlarımızda yol açtığı sorunların da üstesinden, Allah’ın izniyle bir şekilde gelir. Asıl sorun, birlik ve beraberliğimize yönelik içerideki sabotajların önüne geçebilmektir. Her zaman ifade ettiğim gibi, ülkemizin asıl gücü milletimizin bir olma, iri olma, diri olma, kardeş olma, hep birlikte Türkiye olma iradesidir. Bu iradeyi kırmayı hedef alan her saldırı, bizim için terör örgütlerinin ve diğer tüm güçlerin saldırılarından çok daha tehlikelidir.

"Haberi yok"

Milletimizin birlik ve beraberlik iradesini, ülkemizin mücadele azmini kırmaya yönelik saldırıların koçbaşlığını ise CHP’nin başındaki zat yapmaktadır. Bu şahıs, dün yine, Moskova’daki görüşmemiz üzerinden, akılla ve izanla asla bağdaşmayacak değerlendirmelerde bulunmuş. Bu kişi, hayatında liderler düzeyinde uluslararası hiçbir toplantıya katılmamıştır. Böyle bir toplantıya nasıl girilir, nasıl çıkılır, nasıl oturulur, nasıl konuşulur, nasıl müzakere edilir, nasıl anlaşılır bilmiyor. Baş başa görüşme nedir, heyetler arası görüşme nedir haberi yok.

"Örnek bir işbirliği zemini oluşturduk"

CHP kürsüsünden sorumsuzca konuşmakla devlet yönetimini birbirine karıştıran, sadece cahil değil aynı zamanda densiz bir zatla karşı karşıyayız. Bir kaset kumpasıyla CHP’nin başına getirildiği günden beri izlediği tek bir siyaset var, o da, ülkemizin ve milletimizin taraf olduğu her meselede, sadece bizim değil Türkiye’nin de karşısında yer almaktır. Kendisinde bunun dışında hiçbir siyaset ışığı, feraset ışığı, sağduyu ışığı göremedik. Halbuki biz bu ülkede, Cumhur İttifakı çatısı altında MHP ile siyasi tarihimize altın harflerle yazılacak derecede önemli ve örnek bir işbirliği zemini oluşturduk.

Sonraki Haber