"Bu milletin 60 senesini de çaldılar"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan önemli açıklamalar: Türk savunma sanayinin dikilmiş körpe fidanlarını budayanlar, sadece kaynak ve zaman israfına sebep olmadılar, aynı zamanda bu milletin 60 senesini de çaldılar.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türk savunma sanayinin dikilmiş körpe fidanlarını budayanlar, sadece kaynak ve zaman israfına sebep olmadılar, aynı zamanda bu milletin 60 senesini de çaldılar” dedi.

Roketsan Uydu Fırlatma, Uzay Sistemleri ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi ile Patlayıcı Hammadde Üretim Tesisi Açılış Törenine katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında 30 Ağustos Zafer Bayramını tebrik ederek, “Malazgirt ne kadar bizimse, Çanakkale de, Dumlupınar da Sakarya da bizimdir. Bu zaferlerin hepsi şehitlerimizin mübarek kanları ile bu topraklara vurduğumuz mühürdür” ifadelerini kullandı.

“Zaferler bu eserlerle kutlanır, lafla değil” açıklamasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma alanında güçlü ve bağımsız olamayan milletlerin istikballerine güvenle bakabilmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Erdoğan, “Ülkemiz gibi zorlu bir coğrafyada yer alan bütün bu gelişmelere rağmen devletlerin caydırıcı bir savunma sanayine sahip olmaları stratejik ve milli bir zorunluluktur” diye konuştu.

Fatih Sultan Mehmet Han’ın çizimlerini yaptığı Şahi toplarının 18 tonu bulan ağırlıkları ile devrinin en gelişmiş silahlarından birisi olduğunu, Osmanlı’nın tüfek üretiminde çok uzun yıllar boyunca dünyanın önde gelen sanayilerinden birisine sahip olduğunu, 2. Abdülhamit Han’ın İstanbul’da kurduğu modern barut, fişek, top fabrikalarının cumhuriyete miras olarak kaldığını, cumhuriyet döneminde Kırıkkale başta olmak üzere Anadolu içlerine yayılan silah sanayinin gerisinde de güçlü bir birikim olduğunu söyleyen Erdoğan, “Nuri Demirağ’ın Kayseri’de kurduğu uçak fabrikası, Nuri Killigil’in İstanbul’da kurduğu silah fabrikası savunma sanayimizin öncüleri olarak halen hafızalardadır. Ancak, tüm bu kritik projeler dönemin ufuksuz, vizyonsuz idarecileri tarafından sabote edilmiştir. Türkiye adeta kasıtlı ve bilinçli bir şekilde savunma sanayinde yurt dışına mahkum bırakılmıştır. Ülkemizin ilk uçak fabrikasının kapısına 1950 yılında kilit vuranlarla bugün bizi savunma sanayinde attığımız adımlardan dolayı eleştirenler aynı sığ zihniyetin mensuplarıdır. Sakarya’daki Tank Palet Fabrikamızı diline dolayanlar bu ülkeyi 2002’ye kadar yüzde 70 oranında dışa bağımlı hale getirenlerdir. Oysa Nuri Demirağ ve Vecihi Hürkuş’a, Nuri Killigil’e sahip çıkılsaydı Türkiye bugün savunma sanayinde bambaşka bir konumda olurdu. Bırakın sahip çıkmayı, şayet bu projeler kasıtlı olarak engellenmeseydi bugün ülkemiz silah sanayi ve havacılıkta dünyanın en güçlüleri arasında yer alırdı. Türk savunma sanayinin dikilmiş körpe fidanlarını budayanlar, sadece kaynak ve zaman israfına sebep olmadılar, aynı zamanda bu milletin 60 senesini de çaldılar. Biz son 18 senede hem bu kayıpları telafi etmenin hem de ülkemizi bu alanda zirveye taşımanın mücadelesini verdik. Adeta felç olmuş savunma sanayimizi yeniden ayağa kaldırdık. Ecdadın şanlı mirasından ilham alarak ülkemiz savunma sanayinin dışa bağımlılığını yüzde 70’lerden yüzde 30’lar seviyesine düşürdük. Kendi imkanlarımızla imal edebileceğimiz hiçbir ürünü dışarıdan satın almama politikası ile yerlilik oranlarımızı hep yükseklere taşıdık. 2002 yılında 62 savunma projesi yürütülürken bugün ne oldu biliyor musunuz? Bu gün bu sayı 700’e yaklaştı. Nereden nereye. Sadece son 5 senede 350 civarında yeni proje başlattık. 2002 yılında toplamda 5,5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken, bugün 60 milyar dolarlık proje hacmine ulaştık. Bu dönümde sektörde faaliyet gösteren firma sayımız 56’dan bin 500’e ulaştı. Sektörün 2002 senesinde 1 milyar dolar olan cirosu, 2019 yılında 11 milyar dolar rakamını yakaladı. 2002 yılında 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatı, 2019 yılı itibariyle 3 milyar doları geçti. Dünyanın ilk 100 savunma şirketleri listesinde hamdolsun 7 firmamız bulunuyor. Kara ve deniz araçlarında sadece ihtiyaçlarını karşılayan değil, kendi savaş gemisini tasarlayan, inşa eden ve idamesini gerçekleştirebilen 10 ülke arasında yer alıyoruz. Türk savunma sanayi firmalarının dünya pazarındaki payı, sözü ve gücü her geçen gün daha da artıyor. İHA, SİHA ve TİHA üretiminde ise artık dünyanın ilk 3-4 ülkesi içindeyiz. Terörle mücadele operasyonlarında dahi birilerinin icazetini arayan bir ülkeyken şimdi kimseden izin almadan en zor sınır ötesi operasyonları bile başarıyla gerçekleştiriyoruz. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile güney sınırımız boyunca kurulmak istenen terör koridorunu boşa çıkarttık. DEAŞ belasını sınırlarımızdan tamamen uzaklaştırmakla kalmadık. Bu örgüte en ağır darbeleri biz indirdik. Sadece sınırlarımız içinde değil, Irak’ta ve Suriye’de de bölücü terör örgütüne nefes aldırmıyoruz. Nereye saklanırlarsa saklansınlar, teröristleri inlerinde buluyor ve imha ediyoruz. Suriye’den Irak’a, Libya’dan Doğu Akdeniz’e kadar bölgemizin dört bir yanında hak ve hukukumuzu kararlılıkla savunuyoruz. Tüm bu adımları atarken şu gerçeği de asla unutmuyoruz, başarımızı daim kılmamız çıtayı sürekli yukarıya taşımamıza bağlıdır. Savunma sanayi ataleti kabul etmeyen, sürekli ve yüksek tempolu çalışmayı gerektiren bir sektördür” şeklinde konuştu.

Savunma sanayi alanında koordinasyon ve eşgüdüm eksikliğine tahammül olmadığını belirten Erdoğan, “Özellikle kendi üretebileceğimiz ürünlerin yurt dışından tedarik edilmesine asla razı değiliz. Elimizdeki sınırlı kaynağı kendi savunma sanayimizi geliştirmek ve güçlendirmek için kullanmak birinci önceliğimiz olmalıdır. Bu konuda sektörümüzden azami derecede hassasiyet bekliyorum” dedi.

1988 yılında merhum Özal’ın kurduğu Roketsan’ın ürettiği silah ve mühimmatlarla Mehmetçiğin en büyük destekçilerinden olduğunu kaydeden Erdoğan, Roketsan’ın ürettiği mühimmat, füze, araç, hava savunma projelerini sayarak, Türkiye’nin ilk deniz füzesi olan Atmaca’ya övgü yağdırdı. Erdoğan, “Atmaca 200 kilometreden fazla menzili ile denizin sadece birkaç metre üzerinden giderek düşman unsurları tarafından radar ile tespit edilemiyor. Belirlenen bir hedefe gönderilen Atmaca, o hedef hareket etse dahi takip ederek imha edebiliyor. Atmaca ülkemizi dünyada gemi savar füzesi üretebilen 5 ülkesi arasına dahil etmiştir. Ordumuzun göz bebeği olarak Atmaca’yı yılsonu itibariyle TSK’nın envanterine katacağız. Birçok ülkenin Atmaca’ya ilgili duyması ve satın almak için bizimle görüşmeye başlaması da ayrıca gurur vericidir” ifadelerini kullandı.

Mavi vatanın korunması için milli teknoloji ile üretilen Atmaca’nın kabiliyetlerini gösteren videoyu katılımcılara izleten Erdoğan, “Elhamdülillah. Atmaca’nın geliştirilmesinde emeği ve alın teri olan Savunma Sanayi Başkanlığımızı, Roketsan’ı tebrik ediyorum” diye konuştu.

Bugün açılışı yapılan Uzay Sistemleri ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi ile önemli bir adım daha atılacağını söyleyen Erdoğan, “Mikro uydu fırlatma projesi, merkezin yürüttüğü en kritik çalışmalar arasında yer alıyor. 2025 yılında bitmesini hedeflediğimiz, ben daha kısa zamanda istiyorum, bunu da yönetim kurulu başkanımıza da söyledim, daha kısa zamanda, çünkü hayırlı işte acele ediniz. Bu proje ile 100 kilogram ve altındaki mikro uydularımızı yüksekliği en az 400 kilometre olan alçak dünya yörüngesine yerleştirebileceğiz. Türkiye dünyada sayılı ülkenin sahip olduğu uydu fırlatma, test etme, üretme alt yapısı ve üs kurma yeteneğine kavuşmuş olacak. Yerli uydumuz uzaya fırlatıldığında savaş ve barış zamanında ülkemize güvenli bilgi akışı temin edecek. Uydumuz askerlerimize anlık bilgi ve koordinat sağlayarak işlerini daha da kolaylaştıracak. Ayrıca buradan elde edilecek imkanlar Türkiye Uzay Ajansımızca hazırlanan milli uzay programında yer alan hedeflerimize hizmet edecek. Stratejik öneme haiz bu projenin testlerini başarıyla gerçekleştirdik. Milli teknolojilerle fırlattığımız ilk yerli roketimiz 130 kilometre irtifaya çıkarak uzayın sınırı olarak kabul edilen 100 kilometre çizgisini aştı. Böylece Türkiye tamamen kendi geliştirdiği teknolojilerle uzaya ilk adımını atmış oldu. Artık yerli ve milli teknolojilerle uzay ligindeyiz” ifadelerini kullandı.

Füzenin fırlatılmasını gösteren videoyu davetlilere izleten Erdoğan, “Bu roketi katı yakıt teknolojisi ile gönderirken inşallah bundan sonra hem katı hem sıvı yakıt ile birlikte test etme aşamasına geçeceğiz. Milli olarak geliştirilen sıvı yakıtlı roket motoru teknolojisinin ilk uzay denemelerine başlayacağımızın müjdesini buradan vermek istiyorum” dedi.

Hibrit yakıtlı roket motorları geliştirme faaliyetlerine devam edildiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Hem uzay uygulamalarında hem de havacılık ve ulaştırma alanında temiz enerji kaynağı olan yüksek kapasiteli hidrojen yakıt pili teknolojisi yine bu merkez altında geliştirildi. Füze güdümlü mühimmat ve silah sistemlerinde ihtiyaç duyulan küresel konumlama sistemi alıcısı yani bu sistemlerin navigasyonu da ilk kez milli imkanlarla üretildi. Yine bu merkezde minyatür silahlar, hipersonik sistemler, lazer ve elektromanyetik teknolojisine sahip yönlendirilmiş enerji silahları gibi geleceğin teknolojisi üzerinde çalışmalar yürütüyoruz. Merkezimin uhdesindeki projelerin toplam büyüklüğü 9 milyar lirayı aşıyor.”

“TRLG-230 ismini verdiğimiz füze sistemi, İHA ve SİHA’ların işaretlediği hedefleri karadan vurabilecek şekilde geliştirildi”

Roketsan’ın Elmadağ’daki patlayıcı ham madde üretim tesisine de canlı bağlantı gerçekleştiren Erdoğan, açılış törenine de online olarak iştirak etti. Erdoğan, “Bu tesis sayesinde patlayıcı ham madde ihtiyacımızın büyük bir kısmı milli imkanlarla üretilecek. Füze ve roket harp başlığı patlayıcıları ile zırh sistemleri için kritik öneme sahip bu kabiliyet ile yurt dışı bağımlılığını önemli ölçüde kıracağız. Füze kabiliyetlerimizle özellikle güvenlik güçlerimize sahada yeni kabiliyetler getirecek teknolojiler üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. TRG-230 füze sistemine lazer arayıcı başlık entegre ediyoruz. TRLG-230 ismini verdiğimiz bu füze sistemi İHA ve SİHA’ların işaretlediği hedefleri karadan vurabilecek şekilde geliştirildi. Bayraktar TB2 SİHA’nın lazer işaretlemesini yaptığı hedef, lazer güdümlü 230 minimetre füze sistemi tarafından vuruldu. Bu yeni gelişme cephedeki askerlerimizin gücüne güç katacak. Hamdolsun, Türkiye’yi savunma sanayiinde bir üst lige taşıyan bu projelerin milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Sektöre liderlik eden Savunma Sanayii Başkanlığımızı, denizlerin dibinden uzayın derinliklerine kadar görev üstlenen Roketsan’ımızı şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum. Sınırlarımızın içinde ve dışında ülkemizin güvenliği, milletimizin geleceği için fedakarca görev yapan emniyet güçlerimize şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.

Açılış programının sonunda günün anlam ve önemine binaen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, Roketsan Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Yiğit ve Roketsan Genel Müdürü Murat İkinci tarafından hediye takdim edildi.

Sonraki Haber