Fahrettin Altun İsveç medyasına yazdı: Bu gerçeği kabul etmek durumundasınız
İsveç medyasına yazan Fahrettin Altun, "İsveç'in NATO'ya katılımı, Türkiye'nin bu haklı endişeleri giderilmediği müddetçe mümkün olmayacaktır. Bir saldırı durumunda NATO'nun en büyük ikinci ordusunun sizleri savunmasını bekliyorsanız, bu gerçeği kabul etmek durumundasınız" dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İsveç'te yayımlanan Expressen gazetesine yazdığı yazıda İsveç'in NATO üyeliğine ilişkin değerlendirme yaptı.
Türkiye'nin, dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olduğunu, İttifak'ı barış ve istikrarın sigortası olarak gördüğünü söyleyen Altun, bu nedenle geleneksel olarak NATO'nun "açık kapı politikasını" desteklediğini ifade etti.
Fahrettin Altun, hem Soğuk Savaş'ın hemen sonrasında başlayan genişleme sürecinde hem de daha sonra Türkiye'nin, NATO'ya üye olmak isteyen ülkelere tam destek verdiğini, "açık kapı politikası" izlerken NATO'nun kurumsal kimliği ve kurum içi uyumunun zarar görmemesine hassasiyet gösterdiğini savundu.
Her uluslararası örgütün üyelik için oluşturduğu asgari şartlar ve standartlar bulunduğunu ifade eden Altun, “NATO'ya katılmak isteyen ülkelerin, teşkilatın her üyesinin güvenlik kaygılarına hassasiyet göstermesinin örgütün ve mevcut üyelerin meşru beklentisi olduğunu” söyledi.
Altun, “terör ve terörle mücadele” hakkında, aday ülkenin mevcut üyelerle eş güdüm göstermesi isteyerek, şöyle devam etti:
"NATO'nun son 20 senede terörle mücadele konusunda yeterince iş birliği ve eş güdüm sağlayamadığı konusunda uğradığı eleştirilerden sonra, terör örgütleri konusunda yeterince kararlı bir pozisyon alamamış ülkelerin üyeliğine olumlu yaklaşılması düşünülemez. 'Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için' diyen bir örgütün üyelerinden birinin diğerlerinin güvenliği konusunda takındığı kayıtsız tavır, örgütün kimliği için de açık bir risk oluşturmaktadır. Bu durum, başlı başına NATO'nun geleceği için de bir tehdit oluşturmaktadır. Dolayısıyla Türkiye'nin son günlerde, NATO'nun genişlemesi konusunda ortaya koyduğu duruş hem ilkesel açıdan kurumun geleceği ve hem de güvenlik açısından Türkiye'nin hassasiyetleri ile ilgilidir."
PKK'ye yönelik operasyonlarda İsveç yapımı AT-4 tanksavar silahlarının ele geçirildiğini söyleyen Altun, şöyle devam etti:
"Suriye ve Irak gibi yerlerde varlığını sürdüren bu örgüt, 1984'te kurulduktan sonra Türkiye'de yalnızca güvenlik güçlerini değil aralarında öğretmenlerin, doktorların ve hatta çocukların bulunduğu binlerce vatandaşımızı hedef almıştır. Örgüt, en kanlı saldırılarından birini 13 Mart 2016'da Ankara'nın Kızılay bölgesinde gerçekleştirmiş, bu bombalı saldırıda 35 kişi hayatını kaybetmiştir. Takip eden yıllarda örgüte yönelik operasyonlarda İsveç yapımı AT-4 tanksavar silahları ele geçirilirken, PKK mensuplarının İsveç'te eleman devşirme, terör finansmanı ve propaganda faaliyetlerini sürdürmesi, milletimizin nazarında bu müstakbel NATO üyesinin bir müttefik olarak ne kadar güvenilir olduğu sorusunu gündeme getirmiştir.
Terör örgütü mensuplarının son günlerde Stockholm'de sözde flamalarını sergileyip, propaganda yapmaları da maalesef bu güvensizliği derinleştirmiştir. Bu durum terörün promosyonu, finansmanı ve insan kaynağı elde etme konusunda oluşturulmaya çalışılan uluslararası normlarla açık bir çelişki içermektedir. Elbette İsveç makamlarının her terör örgütü konusunda aynı standartları takip etmediği de açıkça görülmektedir. Zira İsveç makamlarının kanunen PKK'dan hiçbir farkı olmayan DEAŞ terör örgütüne mensup kişilere böyle bir tolerans göstermeyeceği herkesin takdiridir. Bu konuda sergiledikleri çifte standart terörün ve teröristlerin hedefi olan ülkelerin yıllardır ortadan kalkması için mücadele verdikleri bir mevzudur. İsveç'in bu konudaki duruşunu değiştirmeden NATO'nun parçası olmaya çabalaması sadece Türkiye için değil terörün hedefinde olan diğer ülkeler için de kabul edilemez bir durumdur."
"Türkiye'nin endişeleri giderilmeli"
Sözlerine devam eden Altun, "Eminim ki bir terör örgütü Stortorget'te intihar saldırısı düzenleyip, onlarca insanı katletseydi ve Türk hükümeti bu örgütü himaye etseydi İsveç halkı da bizim bugün hissettiklerimizi hissederdi. İsveç'in böyle bir terör tehdidiyle karşı karşıya olmaması bizleri sevindiriyor" görüşünü paylaştı.
Altun, yazısında "Ancak açıkça ifade etmek istiyorum ki İsveç'in NATO'ya katılımı, Türkiye'nin bu haklı endişeleri giderilmediği müddetçe mümkün olmayacaktır. Bir saldırı durumunda NATO'nun en büyük ikinci ordusunun sizleri savunmasını bekliyorsanız, bu gerçeği kabul etmek durumundasınız." ifadelerine yer verdi.