Depremde dezenformasyonun bedeli
Dün tarihimizin belki de en acı iki depremini 24 saat içerisinde yaşadık. Yedi günlük millî yas ilan edildi. Binlerce ölü, binlerce yaralı, binlerce yıkılmış bina var.
En önemlisi ise hâlâ enkazın altında bizlerden yardım bekleyen insanlar var. 1999’da çok büyük bir şok ile depremi deneyimledik. Şimdi yine bir şok var ama en azından daha hazırlıklıyız.
Ben bir deprem bilimcisi değilim, bu yüzden deprem ile ilgili teknik yorumları ilgililerine bırakıp kendi alanıma yani bu süreçte alınacak hukuki tedbirlere değinmek istiyorum.
Dün enkazın altında sosyal medyadan yardım isteyen insanlar olduğunu gördük. Bu gerçekten büyük bir şans. Öte yandan da sosyal medyada discord isimli bir uygulamada yayın yapan bazı alçakların, enkaz altında kalan insanları arayarak dalga geçtiği bir videonun yayınlandığını gördük. Enkaz altındaki insanın duygu durumu bir yana, telefonundaki şarj ihtiyacının ne kadar önemli olduğunu bile bile bunu yapan her türlü insanlıktan kopmuş insanlar var.
Yine gün içerisinde farklı illerde deprem olduğu haberlerini yayanlar, korku ve panik yaratmaya çalışanlar olduğunu gördük. Kime ve neye hizmet ettiği belli olmayan bu kimselerin artık bir cezai sorumlulukları var.
Dezenformasyon yasası çıktığı süreçte çok tartışıldı belki ama önemini böyle günlerde çok daha iyi anlıyoruz. Buna göre halka korku ve panik yaymak için yalan haber yapan kişiler için Türk Ceza Kanunu’nun 217. maddesinde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ön görülmüştü. Bunu örgütlü şekilde yapan veya bot dediğimiz sahte hesaplarla yapan kişilere verilecek cezanın da yarı oranında artırılacağı düzenlendi. Nitekim adliyelerimizin Başsavcılıklarından da re’sen soruşturmalar açıldığına dair açıklamalar geldi.
Böyle zor günler, birlikte çok daha güçlü olabileceğimiz, acılarımızın ancak tek vücut olarak azalacağı günlerdir. Millî bütünlük değerlerimizin had safhada olması gereken bu zor günlerimizde, toplumumuzda kaos ortamı yaratmaya çalışan bu kişilere de hukuki yaptırımlar tokat gibi bir cevap olacaktır.