Dijital pespayelik

Sosyal medya ve dijital kültür üzerine akademik çalışmalarım tam on yıldır devam ediyor. Bu süre zarfında birçok kitabın altına imza attım, yüzlerce makale yayınladım ve alanımda öncü iki önemli merkezin kurulmasına öncülük ettim. Tüm bu çabanın temel amacı, bu güzel ülkeyi dijital dünyada önde tutmak, teknolojik girişimciliği desteklemek ve dijital güvenlik konusunda toplumu bilinçlendirmekti. Bu kapsamda 120 bin kişiye ücretsiz eğitimler verdik, Anadolu’nun dört bir yanını dolaşarak bilgi ve farkındalık yaydık. Ancak, bireysel çabaların sınırları var; bu, topyekûn bir bilinçlenme ve seferberlik gerektiren bir süreç.

Dijital Çöküş: Toplumun Ahlaki ve Kültürel Erozyonu

Geldiğimiz noktada, özellikle X (eski Twitter) ve TikTok gibi platformlarda karşılaştığımız dijital davranışlar, toplumun ahlaki ve kültürel erozyonunu gözler önüne seriyor. Dijital mecralarda olması gereken etik değerlerin yerini pespayelik, seviyesizlik ve yozlaşma almış durumda. İşte bunun en somut örnekleri:

Kolay Yoldan Şöhret ve Para Kazanma Tuzağı:

TikTok gibi platformlar, gençler için adeta bir hızlı şöhret fabrikasına dönüşmüş durumda. Kolay yoldan para kazanma ve popüler olma arzusu, gençleri eğitim ve kariyer hedeflerinden koparıyor. Bu durum, toplumun genç nüfusunun hayallerini boş ve geçici bir ün peşine düşerek heba etmesine neden oluyor. En kötüsü de, bu uğurda her türlü etik dışı davranışın normalleştirilmesi: Yalanlar, dramatik kurgular, duygusal istismar, hatta şiddet bile sıradan bir içerik malzemesine dönüştü.

Manipülasyon ve Siber Sömürü:

Bu platformlarda yayıncılar, daha fazla izlenme ve hediye kazanma uğruna izleyicilerini manipüle ediyor. Gerçek olmayan senaryolar, dramatik ağlama seansları, ve izleyici kitlesine yönelik açıkça yalan söyleme gibi etik dışı davranışlar artık sıradan birer strateji haline gelmiş durumda. Bu dijital manipülasyon, kullanıcıların bilinçaltına yerleşiyor ve sosyal medya tüketicilerinin gerçeği ayırt etme yetisini zayıflatıyor.

Şiddet ve Ahlaki Çöküşün Tezahürü:

En son Ankara’da iki genç kadının çok seviyeli bir tartışma (?) sonrası canlı yayında birinin diğerini vurması dijital çöküşün en vahim örneklerinden biri. Orwell’in distopyaları bile, böylesine pespaye bir anı tahmin edemezdi. Bu olay, toplumun dijital kültürde nasıl bir seviyeye düştüğünün acı bir göstergesi. “Big Brother” bile hafif kalır; bu, düpedüz bir ahlaki çöküş, bir dijital pespayelik dönemidir.

Peki Dijital Çürümeye Karşı Ne Yapmalı?

Bu çöküşü durdurmak için bireysel ve toplumsal düzeyde ciddi adımlar atılmalıdır. Sosyal medya platformları kendi keseleri kadar toplumsal erozyondaki paylarını da düşünmeli ve tedbir geliştirmelidir. Özellikle konu para olunca insanların neleri nasıl göze aldıkları gerçeğini de unutmadan.

X ve TikTok gibi platformlar, içerik politikalarını yeniden gözden geçirmeli ve kullanıcı güvenliğini sağlayacak daha sıkı denetim mekanizmaları oluşturmalıdır. Aksi takdirde, dijital mecralar kaotik ve kontrolsüz bir hal almaya devam edecek. Toplumsal Bilinçlenme: Medya ve iletişim organları, dijital pespayelik kültürünü eleştirerek ve alternatif, pozitif örnekler sunarak toplumda bir farkındalık yaratmalıdır. Bu yozlaşmaya karşı durmak hepimizin sorumluluğunda. Aksi takdirde, bu çürümüş dijital kültür, toplumun tüm değerlerini erozyona uğratacak ve geleceğimizi tehdit edecektir.

Asırların Afetinin Ardından: Hatay’da Yeniden Doğuş Mücadelesi

Geçen hafta Hatay ziyareti gerçekleştirdim. Değerli dostlarımız ile Erzin ilçesinde yetim ve öksüz çocuklarımıza hediyelerini verdik. Sizlerle bazı gözlemlerimi paylaşmak isterim:

Neredeyse iki yıl geçti, asırların afeti olarak nitelendirilen büyük yıkımın üzerinden. Bu deprem felaketi, Hatay ve çevresinde derin yaralar açtı; yüz binlerce bina yerle bir olurken, binlerce can kaybı yaşandı. Ancak bu büyük yıkım karşısında, ilk günden itibaren bölgede görev yapan Vali Mustafa Masatlı ve ekibi, olağanüstü bir azim ve kararlılıkla harekete geçti.

Vali Masatlı, kriz yönetiminde sergilediği liderlikle ve sitematik bir planlama anlayışıyla öne çıkıyor. Böylesi zor bir dönemde, afetzedelere kısa sürede barınma imkânı sağlanması, adeta bir ekip çalışmasının ve fedakârlığın eseri. Hatay’da yürütülen çalışmalarda, konteyner kentlerden geçici barınma alanlarına, kalıcı konutların inşasından altyapı yenileme çalışmalarına kadar her detay özenle planlandı. Elbette, daha yapılacak çok iş var, ama insanların hızlıca evlerine kavuşması büyük bir moral kaynağı oldu.

Hatay’a Destek Zamanı

Bu süreçte, en değerli katkının plan ve projelerle destek sağlamak olduğuna inanıyoruz. Böylesine büyük bir felaketin yaralarının sarılması, yalnızca devletin değil, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektörün ve halkın desteğiyle mümkün olabilir. Ancak, bölgedeki iyileşme çabalarını gölgelemek ve valiyi yalan yanlış bilgilerle yuhalatmak gibi girişimler, yalnızca yapılan emekleri değersizleştirmekle kalmaz, aynı zamanda iyileşme sürecine de zarar verir.

Adana’nın Ağası: Savaş Çokduygulu

Geçtiğimiz hafta yine çeşitli ziyaretler için Adana’daydım. Adana’ya adım attığımda, aklıma ilk gelen isimlerden biri her zaman 5 Ocak Medya’nın sahibi Savaş Çokduygulu olur. Pozantı’dan aşağıya inerken, Adana’ya girmeden önce onu mutlaka arar, izin alırım. Bu jest, elbette sadece bir espri; ama tipik bir Adanalı olarak Savaş ağabeyin misafirperverliği, dostluğu ve Adana’ya olan sevgisini anlatmaya yetiyor. Onun ve değerli eşinin yanında kendinizi her zaman sıcak bir ev ortamında hissedersiniz; Adana’nın ruhunu, samimiyetini ve coşkusunu en güzel şekilde yansıtır.

Adana’nın Tanıtım Elçisi

Savaş Çokduygulu, sadece medya dünyasında değil, Adana’nın ülke genelinde tanıtılmasında da büyük bir rol üstleniyor. Hem yerel hem de ulusal düzeyde Adana’nın kültürel ve ekonomik potansiyelini tanıtmak için büyük bir özveriyle çalışıyor. Yaptığı programlar, medya projeleri ve sosyal etkinlikler, Adana’nın değerlerini öne çıkarıyor. Örneğin, Adana’nın en önemli etkinliklerinden biri olan Adana Portakal Çiçeği Festivalinde 5 Ocak Medya’nın katkısı yadsınamaz. Savaş ağabey, şehrin marka değerini artırmak için büyük bir vizyonla hareket ediyor. Son olarak 8 Kasım’da Ukrayna Adana Fahri Konsolosluğu’nun açılış kokteylinde Savaş abinin organizasyonu gerçekleştirildi. Bu özel davette, ülkenin tanınmış isimleri Adana’da bir araya geldi. Fatih Terim, İsmail Küçükkaya gibi ünlü isimler de bu anlamlı etkinlikte yer aldı ve Savaş ağabeyin misafirperverliğiyle ağırlanarak Adana’nın sıcaklığını bir kez daha yaşadılar. Bu tür organizasyonlar, Adana’nın uluslararası arenada daha görünür hale gelmesini sağlıyor. Savaş Çokduygulu, bu süreçte adeta şehrin fahri bir elçisi gibi çalışarak, Adana’nın ticaret, turizm ve kültür alanında daha fazla tanınmasına katkı sağlıyor.

Savaş Çokduygulu, Adana’nın sadece bir medya patronu değil; aynı zamanda şehrin kültürel ve sosyal hayatında da önemli bir figür. Adana’nın eşsiz mutfağından, zengin tarihine kadar her detayı büyük bir tutkuyla tanıtan, gelen misafirleri memnun etmek için elinden geleni yapan bir isim. Adana’da geçirdiğiniz her an, onun rehberliğinde daha anlamlı ve keyifli hale geliyor. Adana’ya her gidişimde, Savaş ağabeyin yanında olmanın verdiği huzur ve samimiyet, şehri benim için daha özel kılıyor. Onun gibi insanlar sayesinde Adana, sadece lezzetli kebaplarıyla değil, sıcakkanlı insanlarıyla da hafızalarda yer ediyor. Adana’nın ağası Savaş Çokduygulu, Adana ruhunu tüm ülkeye hissettiren bir gönül elçisi; Adana’nın sesini duyuran, değerlerini yaşatan bir Adanalı.