Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'tan sosyal medya açıklaması

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Sosyal medyada biri sizinle hiç alakalı olmayan bir konuyu sanki siz söylemişsiniz gibi bir tweet atıyor, o yalanı binlerce kişi beğeniyor, paylaşıyor. Bu şifa aramamız gereken ne kadar kötü bir hastalık. Ne olur kardeşlerimiz buna dikkat etsinler.” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, özel bir televizyon programına konuk oldu. Ramazan ayını tebrik eden Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Cenab-ı Hak, bu Ramazan ayını en verimli bir şekilde geçirmeyi hepimize, bütün İslam alemine nasip eylesin inşallah.” dedi.

Başkan Erbaş, bu yılki Ramazan ayı temasını “Şifa Ayı Ramazan” olarak belirlediklerini, bu sayede Ramazan ve Kur’an-ı Kerim’in müminler için bir şifa olduğuna dikkat çekmeyi amaçladıklarını söyledi.

Kur’an-ı Kerim’in, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için gönderildiğini ifade eden Başkan Erbaş, “Kur’an’ın tamamı şifadır. Kur’an’ın tamamı müminler için rahmettir. Kur’an’daki tüm emirler, bütün müminler, bütün insanlar için şifadır. Rabbim, bu şifadan bütün insanlığı mahrum bırakmasın.” diye konuştu.

Zekatın öneminin altını çizdi

Zekatın önemine değinen Başkan Erbaş, şunları söyledi;
“Namaza, oruca, hacca ne kadar önem veriyorsak zekata en az o kadar önem vermek durumundayız. Kur'an-ı Kerim'de 27 ayette de zekat ile namaz peş peşe anılır. Yani önce namaz, sonra zekat. Namaz nasıl insanı bütün kötülüklerden alıkoyarak onun şifa bulmasına vesile oluyorsa zekat da toplumun şifa kaynağıdır. Toplumu diri tutmak, sağlam tutmak, zekatla mümkündür.

Müslümanlar, Allah Teala'nın emretmiş olduğu zekatı kuruşu kuruşuna hesaplayıp fakire fukaraya, garibe gurebaya, mazluma mağdura ulaştırmalıdır. Namaz nasıl farzsa bu da farz.
Zengin olan insanlar zekatını versin, Allah'ın emrini yerine getirsin ve yoksul insanlar da bu yoksulluktan kurtulsun. Toplumdaki sıkıntıları kaldıran zekatta sadece maddi noktada bir fayda yoktur, aynı zamanda fakir ile zengin arasındaki bağı güçlendirir. O sevgi ve saygı bağını güçlendirir. O da toplumsal bir şifadır.”

“Bu şifa aramamız gereken ne kadar kötü bir hastalık”

Bir kimsenin, kendisini ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olmaması gerektiğini kaydeden Başkan Erbaş, şu tavsiyeleri dile getirdi:

“Toplum bugün böyle bir hastalığa tutulmuş, en büyük hastalıklardan birisi. Şu Ramazan ayında, şu şifa ayında şifa aramamız gereken en kötü hastalıklardan birisi de kendimizi ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olmamızdır. Dedikodu, yalan, gıybet, iftira bunun içerisinde. Sosyal medya bugün maalesef bu durumda. Düşünebiliyor musunuz, birisi sizinle hiç alakalı olmayan bir konuyu sanki siz söylemişsiniz gibi sizin ağzınızdan sosyal medyada bir twit atıyor, o yalanı binlerce kişi beğeniyor, paylaşıyor. Sanki siz bunu söylemişsiniz. Bu şifa aramamız gereken ne kadar kötü bir hastalık. Ne olur kardeşlerimiz buna dikkat etsinler.”

Dünyanın pek çok İslam ülkesinin, Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilatı gibi bir teşkilat yapısı kurmak istediğine dikkat çeken Başkan Erbaş, şunları söyledi:
“Diyanet İşleri Başkanlığımız, doğru dini bilgi ile toplumumuzu aydınlatmak için kurulmuş anayasal bir kuruluştur. Bizim işimiz sadece camilerde namaz kıldırmak değildir. Biz Peygamber Efendimizin imamlık, müezzinlik, vaizlik, müftilik noktasında pek çok açıdan varisiyiz. ‘Ben muallim olarak gönderildim.’ buyuruyor Peygamber Efendimiz. Dolayısıyla eğitim olmadan hizmet olmaz. Sağlıklı, doğru dini bilgiye dayanan din eğitimi olmadan sağlıklı din hizmeti olmaz. Bütün birimlerimizle doğru din hizmetini gerçekleştirebilmenin gayreti içerisindeyiz.”

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak eğitime verdikleri önemi anlatan Başkan Erbaş, 4-6 yaş Kur'an kurslarında Kur’an-ı Kerim eğitiminin yanında, ibadet, değerler eğitimi verdiklerini, vatan, millet, bayrak, ezan sevgisini anlattıklarını ve bu eğitimlerle geleceğin gençlerini yetiştirmeye çalıştıklarını kaydetti.

“Dini istismar eden yapılara müsaade etmemeliyiz”

Dini istismarı ile mücadele kapsamında yaptıkları çalışmaları aktaran Başkan Erbaş, “Biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak Türkiyemizin 81 ilini ve bütün ilçelerini ziyaret ederek, konferanslar düzenleyerek, kitapçıklardan 2 milyon adet broşür yaparak insanımızı din istismarı noktasında uyaran etkinlikler, faaliyetler yaptık. Dini istismar eden yapılara müsaade etmemeliyiz.” şeklinde konuştu.

Din İşleri Yüksek Kurulunun sahih dini bilgi üreten ve o bilgiyi vatandaşlarla buluşturan bir yapıda olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, “On altı kişinin yanlışta ittifak etmesi mümkün değildir. Eğer bir konuda bir fetva, ittifakla bir fetva vermişse milletimizin gönül rahatlığı ile o fetvaya uymasının çok doğru olacağını buradan ifadeyim. Bu hocalarımız her birisi alanlarında gerçekten çok yetkin arkadaşlarımız.” diye konuştu.

Hazreti Peygamberin, ziyaret edilmeye değer üç mescit olarak Mekke'deki Beytullah’ı, Medine-i Münevvere’deki Mescid-i Nebevi’yi ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa'yı kastettiğini belirten Başkan Erbaş, “Allah bizi her üç mescitten mahrum bırakmasın.” niyazında bulundu.
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak, Kudüs konusunda farkındalık oluşturmak için çalıştıklarını kaydeden Başkan Erbaş, “Umre Hizmetleri Daire Başkanlığının adını Umre ve Kudüs Ziyaretleri Daire Başkanlığı yaptık. İnşallah Kudüs'ü daha fazla insanın ziyaret etmesi konusunda farkındalık oluşturur. Bizim 2018 yılında İstanbul'da 30 kadar ülkeden katılımcının iştirak ettiği Kudüs Sempozyumumuzda maddelerden birisi de bu idi. Yani dünyadan daha fazla insanın Kudüs'ü ziyaret etmesi için vesileler oluşturmak, farkındalık oluşturmak hepimizin vazifesidir demiş idik. Biz o maddenin gereğini elimizden geldiği kadar Diyanet İşleri Başkanlığı olarak yerine getirmeye çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber