Dolar riskten kaçışla gücünü koruyor
Global piyasalarda koronavirüs vakalarındaki küresel artış ve beraberinde gelen yasakların yarattığı riskten kaçış eğilimi devam ederken dolar/TL de 7,96'daki tarihi zirveye yakın seyrediyor.
Global piyasalarda koronavirüs vakalarındaki küresel artış ve beraberinde gelen yasakların yarattığı riskten kaçış eğilimi devam ederken dolar/TL de 7,96'daki tarihi zirveye yakın seyrediyor.
Avrupa ve İngiltere'de koronavirüs salgınını yavaşlatmak için yeni önlemler getirilirken, dolar endeksi =USD dün 93,910'a çıkarak iki haftanın en yüksek seviyesini gördü. ABD canlandırma paketinde uzlaşı sağlanamamasından destek bulan dolar endeksi hafta başından bu yana yüzde 0,8 yükseldi.
Bugün yurtiçinde 14.30'da yayımlanacak TCMB Ekim ayı beklenti anketi izlenecek. Yurt dışında ise 15.30'da ABD Eylül ayı perakende satış verisi, 16.15'te ABD Eylül sanayi üretimi, 17.00'de ise ABD Michigan tüketici güven endeksi verisi izlenecek.
TL geçen hafta gelişmekte olan ülke para birimlerinden geçen kuvvetli şeklide negatif ayrışırken bu ayrışmada jeopolitik endişeler ana belirleyici olmuştu.
Jeopolitik gelişmeler arasında AB ile tansiyonun yeniden artması endişesi, Azerbaycan-Ermenistan gerilimi ve S-400 hava savunma sistemleri konusunda devam eden süreç yer alıyor. Bu endişeler hala devam ediyor.
TCMB'nin devam eden sıkılaştırma adımları ise piyasalardaki en önemli destek unsuru olmaya devam ediyor. Bankanın piyasaya uyguladığı fonlamanın son maliyetini gösteren ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti dün itibarıyla yüzde 12,18'e yükseldi. Fonlama maliyeti Temmuz ortasında yüzde 7,4'ün altına kadar inmişti. Bu da 500 baz puana yakın sıkılaştırma uygulandığı anlamına geliyor.
Fonlama maliyeti bu hafta ilk kez mevcut enflasyonun üzerine çıktı. TCMB'nin politika faizi yüzde 10,25, faiz koridorunun üst bandı yüzde 11,75, geç likidite penceresi faiz oranı ise yüzde 13,25 seviyesinde bulunuyor. Enflasyon ise Eylül'de yüzde 11,75 seviyesinde.
Sıkılaştırmanın gittikçe kuvvetlendirilmesi TL'deki daha fazla değer kaybının önüne geçen en önemli unsurlardan; ancak likidite sıkılaştırmaları ve bunun swap kanalıyla daha da genele yayılması piyasada iki farklı beklentiyi de beraberinde getirdi.
Bazı bankacılar swap faizinin politika faizi değil de üst bant faizi olarak belirlenmesinin bir sonraki PPK'da faiz artışı anlamına gelebileceğini düşünüyorlar. Bazı bankacılar ise bunun aksine kararların doğrudan faiz artışı yapmamak için alındığı kanaatindeler. Ancak TL'deki değer kaybı belirginleştikçe beklentiler ağırlıklı olarak faiz artışına dönmüş durumda.