Ece Üner'in tv100 Deprem Özel Yayını'nda kullandığı cümleler boğazları düğümledi: Bu fotoğrafa borcumuz var
Ece Üner’in, Deprem Özel Yayını’nda kullandığı ifadeler boğazları düğümledi. Üner, “İlk depremin üzerinden 28 saat geçti, acı içindeyiz. Nefes almaya utanıyor insan, canlarımız betonların arasında sıkıştıkça bizim de kalbimiz sıkışıyor. Keşke yaşayanların verdiği her fazla nefes, göçük altındakilere gitse... Siyasi, ideolojik bütün bagajlarımızdan, angajmanlarımızdan sıyrılıp bir bütün olarak ortak hareket etmemiz gerekiyor" dedi.
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 10 ilde 13,5 milyona yakın vatandaşımızı etkileyen depremlerle ilgili TV100 gün boyunca yayınlarına devam etti. Ece Üner de “Deprem Özel Yayını” ile izleyicilerin karşısına çıktı.
CÜMLELERİ BOĞAZLARI DÜĞÜMLEDİ
Ece Üner’in Özel Yayın’da kullandığı kelimeler ise adeta dinleyenlerin boğazını düğümledi. Üner, şöyle konuştu: “İlk depremin üzerinden 28 saat geçti, acı içindeyiz. Daha doğrusu nefes almaya utanıyor insan, uyku uyumaya utanıyor insan. Yediğimiz kursağımızda. Canlarımız beton yığınlarının arasında sıkıştıkça bizim de burada kalbimiz sıkışıyor.
“KEŞKE ALDIĞIMIZ FAZLA NEFESLER ONLARA GİTSE”
Şairin dediği gibi ‘Memleket isterim ne zengin ne fakir. Ne sen ne ben farkı olsun. Kış günü herkesin evi barkı olsun. Bugün tam da böyle bir memleket isteme hakkımızı kullanıyoruz. Belki de ulusal seferberlik ilanı. İnsan hiç kepçe olmak ister mi, bugün Haluk Levent ‘Kepçe olsam keşke’ dedi. Bu sözünden hareketle ‘İnsan başkası adına nefes almak ister mi?’ Şu an alsam keşke. Hayatta kalanların aldığı her fazladan nefes, göçük altında kalanlara gitse keşke. Bu facia ile birlikte gördük ki birimiz nefes alamıyorsa, hiçbirimiz alamıyoruz. Birimiz o enkazın altında uyuyamıyorsa, hiç birimiz uyuyamıyoruz.”
"BU FOTOĞRAFA BORCUMUZ VAR"
Bir bebek kışın ortasında 40 saat sonra beton yığınlarının arasından sağ çıkabiliyorsa bu mucizedir. O insanlar saatlerce o tonlarca betonun altında buz gibi havada yaşama tutunabiliyorsa bu mucizedir. O zaman dışarıdakiler olarak bizim onlara borcumuz şu küçücük mucizeyi gerçekleştirmek. Nedir o, siyasi ideolojik bütün bagajlarımızdan sıyrılıp bir bütün olarak hareket etmemiz gerekiyor.
Şu fotoğrafa bakın, bu fotoğrafa borcumuz var bizim. Kahramanmaraş’ta bir baba adı Mesut Hançer depremde hayatını kaybeden 15 yaşındaki kızı Irmak’ın elini dondurucu soğuğa rağmen bakın hiç bırakmıyor. Hiç bırakmadı."