Edirne'de gerçekleşen kuru fasulye hasadının ardından hep beraber afiyetle kuru fasulye yenildi

Edirne'de gerçekleştirilen kuru fasulye hasadından sonra köylü kadınlar hep beraber toplanarak tek tek kuru fasulyeleri ayıkladılar. Ayıkladıkları fasulyeleri tek tek derin kazanlarda pişiren yöre halkı afiyetle beraber kuru fasulye yediler.

Edirne'de başarı ile gerçekleşen kuru fasulye hasadının ardından yöre halkı toplanarak hep beraber kuru fasulyeleri ayıkladılar. Ayıkladıkları kuru fasulyeleri dev kazanlarda pişiren kadınlar birlikte oturdukları sofrada afiyetle yediler. 

Osmanlı İmparatorluğu’nda zengin mutfağının vazgeçilmez lezzetleri arasında olan kuru fasulye, her kesim tarafından severek tüketiliyor ama sofraya gelinceye kadar hayli emek yoğun bir süreçten geçiyor.

KABUKLARINDAN AYIRMAK İÇİN HARMAN YERLERİ BEYA EVLERİN BAHÇELERİNE GETİRİLİYOR

'Fakirin eti' olarak nitelendirilen ve hemen hemen her evin tenceresinde kaynayan kuru fasulye Edirne’nin Havsa ilçesinin Naip Yusuf köyünde de zahmetli bir yolculuğun ardından sofraya geliyor. Köyün verimli arazilerinde 3'üncü ürün olarak yetiştirilen ve titizlikle hasat ettiği fasulyeler, traktör römorklarına yüklendikten sonra kabuklarından ayrılmak üzere harman yerleri veya evlerin bahçelerine getiriliyor.

Halk arasında diren ismi verilen ilkel yöntemlerle kabuklarından ayrılan fasulyeler çuvallara konulduktan sonra kurutma işlemi için yere serilen kilim, halı ve naylonların üzerine serilerek bir hafta boyunca güneşin altında kurutuluyor.

Kadınlar arası imece usulü tarlalardan hasat ettikleri fasulyeleri serilen naylonların üzerine sürerek temizlemeye devam ettiklerini belirten üretici Kıymet Şenol, “Zahmeti çok ama bunları burada havalandırarak taneleri çıkıncaya kadar dövüyoruz. Sonra çıkan taneleri kırık ve çürükleri teker teker ayıklıyoruz ve temiz halde torbalara koyuyoruz” dedi.

İMECE USULÜ TEMİZLENİYOR

Köy halkından üretici Zehra Türkyılmaz ise bereketli ovalarda yılda iki defa fasulye ekimi yapıldığını, ilk fasulyenin 23 Nisan’da, ikinci mahsulünde Ağustos sonunda topladıklarını belirtti. Türkyılmaz, “Fasulyeyi önce topluyoruz daha sonra dövüp temizledikten sonra harmanlayıp ayıklıyoruz. Eskiden herkes bir yerde yerdi, şimdi porselen var. Fasulyenin yanında olmazsa olmazı kuru soğanımızı da kırıyoruz” diye konuştu.

Kurutulan fasulyelerin bir kısmı satış için poşetlere konulurken, bir bölümü de üreticilerin kışlık besin ihtiyacını karşılaması için ayrılıyor. Hasat işlemleri tamamlanan kuru fasulyeler, köylü kadınlar tarafından odun ateşinin üzerindeki çömlekte pişirilerek tüketiliyor.

Sonraki Haber