Ev sahibi ve kiracılar için yeni dönem! Uygulama 1 Eylül sonrası başlayacak. Sorun yaşayan herkesin mahkemeye başvurmasının önü kesildi

Türkiye'de ev sahibi ve kiracılar arasında uzun süredir devam eden fahiş kira ve diğer sorunlar için mahkeme gidilmesinin önü engelleniyor. Adliyelerde oluşan yoğunluk sebebiyle bu sorunun çözümü 1 Eylül'den sonra arabulucu ile çözülecek. İşte tüm detaylar...

Türkiye'de ev sahipleriyle kiracılar arasında ortaya çıkan uyuşmazlıklarla ilgili arabuluculuk dönemi 1 Eylül'de başlıyor. Arabulucuya gitmeden mahkemeye gidemeyecek olan ev sahibi ve kiracıların bazıları böyle bir durumda uzlaşmayı tercih edeceklerini söylerken, avukat Iyaz Çimen konuşmasında "Şu anki durum Sulh Hukuk mahkemelerinde yoğunluğun çok fazla artmasını, duruşmaların 1 yıl hatta 1.5 yıl kadar sonraya verilmesine sebep oluyor. Bizim taraf olduğumuz dosyalarda yüzde 10 ila 20 arasında bir uzlaşma sözkonusu olabiliyor" cümlelerini sıraladı.

Kira tespit, tahliye, uyarlama, kontrat kaynaklı sorunlar, taşınmaz paylaşımı, kat mülkiyetinden kaynaklı uyuşmazlıklar gibi davalar için 1 Eylül itibarıyla arabuluculuk dönemi başlıyor. Ev sahibi ya da kiracılar arabulucuya gitmeden dava açamayacak. Davayı açmak isteyen tarafın başlatacağı arabuluculuk süreciyle ilgili detayları avukat Iyaz Çimen anlattı. Kiracı ve ev sahibi davaları nedeniyle mahkemelerde ortaya çıkan yoğunluğun arabuluculuk yöntemiyle azalacağına dikkat çeken Çimen, "Uzlaşıldığı zaman da tarafların uzlaşma durumuna göre bu arabuluculuk tutanağı aynı bir mahkeme kararı hükmünde oluyor" ifadelerine yer verdi.

UZLAŞMA OLMAZSA DAVA YOLUNA GİDİLECEK

Avukat Iyaz Çimen, "Arabuluculuk alternatif çözüm yöntemlerinden bir tanesi. 2013 yılından beri ülkemizde uygulanan bir yol ve bazı davalarda davayı açmadan önce tarafların öncelikle arabuluculuk kanunu yoluna başvuru yapması gerekiyor. Burada kiracıyla ilgili olan uyuşmazlıklarda geçen sene kanunlaştığı üzere 1 Eylül'den itibaren eğer bir tahliye ya da kiranın belirlenmesiyle ilgili bir uyuşmazlık söz konusuysa bununla ilgili taraflar arabuluculuk kanunu yoluna başvuru yapacaklar. Akabinde arabuluculukta uzlaşma gerçekleşmezse dava yoluna ancak o şekilde gidebilecekler." dedi.

Çimen cümlelerini "Zorunlu olduğu için eğer ki arabuluculuk yolunda uzlaşma olmazsa daha sonra dava aşamasında kaybeden kısım kimse o taraf arabuluculuk masrafını ödemekle yükümleniyor. Eğer ki bir uzlaşma söz konusu olursa da arabuluculuk ücreti taraflar arasındaki anlaşmaya göre bir tarafın ya da karşılıklı ödeme yöntemiyle ödenebiliyor" şeklinde sürdürdü.

"MAHKEMENİN İŞ YÜKÜNÜ AZALTMAK AMAÇLANIYOR"

Çimen, "Arabuluculuk başvurusu yapıldığından sonraki 3 haftalık süreçte, arabuluculuk başvurusunun bir neticeye bağlanması yönünde süreci tamamlaması gerekiyor. Zorunlu hallerde 1 haftalık ek süre, uzatma olabiliyor. Arabuluculuğa başvuru yaptığımızdaki temel mantığımız şu. Tarafların yargılama sürecine bilfiil dahil olmasıyla birlikte hem onların içindeki adalet inancının artması hem de mahkemelerin iş yükünün azalması amaçlanmakta. Dolayısıyla arabuluculuk kanunu yoluyla yapılan başvurularda bir nebze olsun bir anlaşma sürecine gidildiğinde mahkemeye gidilmemiş olacak ve mahkemenin dava yükünün sayısı azalmış olacak" diye konuştu.

"ARABULUCULUK TUTANAĞI MAHKEME HÜKMÜNDE OLUYOR"

Çimen, "Artık günümüzde hemen hemen herkes, ya kiracı ya mülk sahibi olduğu için bahsettiğimiz uyuşmazlığın bir tarafı haline geldi. Bu da sulh hukuk mahkemelerinde yoğunluğun çok fazla artmasını, duruşmaların 1 yıl hatta 1.5 yıl kadar sonraya verilmesine sebep oluyor. Bundan kaynaklı da hem yargılama uzamış oluyor, adaletin tesisi gecikmiş oluyor. Dolayısıyla da taraflar haklarına ulaşmada problem yaşıyorlar. Arabuluculuk aşamasında da tarafların uzlaşabildiği oranda yargılama aşamasındaki bu yoğunluk azalacaktır. Daire Başkanlığı bu yüzdenin yüksek olduğunu söylemekle birlikte bizim taraf olduğumuz dosyalarda yüzde 10 ila 20 arasında bir uzlaşma sözkonusu olabiliyor. Uzlaşıldığı zaman da tarafların uzlaşma durumuna göre bu arabuluculuk tutanağı aynı bir mahkeme kararı hükmünde oluyor ve taraflar uzlaşma şartlarına uymazlarsa bu karar doğrudan icra edilebilir nitelikte oluyor" ifadelerini kullandı.

Sonraki Haber